
Robert Wilson’dan Üç Kuruşluk Opera.
İKSV tarafından düzenlenen etkinlik, Zorlu PSM Ana Tiyatro’da gösterildi, Mayıs 2016.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu
- Jonathan Swift’in Londra’da hapishanedeki hayat kadınları ve hırsızların yaşamlarını bir operayla anlatmayı düşünmesi ile orijinal fikri ortaya çıkan, janrı hicivli opera olan Dilenci Operası/The Beggar’s Opera (1728), 20. yüzyılda Üç Kuruşluk Opera’nın çıkış noktası oldu.
- Dilenci Operası, İtalyan operasına olan düşkünlüğü, iktidardaki İngiliz politikacıları hicvederken, idareci sınıf ile hırsız, hayat kadını gibi kişilerin benzer şekillerde halkı soyup sömürmelerini sahneliyordu.
- Üç Kuruşluk Opera adlı müzikal tiyatro oyununun büyük kazanımlarından biri olan müziği, Kurt Julian Weill’e (1900-1950) aittir. Weill, daha önce librettosunu John Gay‘in yazmış olduğu Dilenciler Operası üzerine Bertolt Brecht ile beraber çalışmış ve bu eserdeki olaylar dizisini koruyarak Brecht’in sözleriyle Üç Kuruşluk Opera için yeni besteler yapmıştır.
- Gecede Trampet Sesleri ile ünlü olmuş, bu oyunu ile Kleist Ödülü’nü kazanmış olan Bertolt Brecht’e (1898-1956) Üç Kuruşluk Opera (1928) da büyük ün kazandırmıştır.
- Brecht’in eserleri Naziler tarafından önce yasaklanmış, sonra yakılmış; Savaş sırasında sürgünde yaşamış; Savaş sonrası Batı’ya giriş izni alamadığı için Doğu Berlin’e yerleşmişti. Dünya onu hep Doğu Almanya’nın sözcüsü gibi gördü.
- Doğu Berlin’de eşi oyuncu Helene Weigel ile birlikte Berliner Ensemble’ı kurdu (1949). Berliner Ensemble, Brecht’in ününe ün kattı.

Berliner Ensemble, 1892 yapımı bu binaya 1954 yılında taşındı. Üç Kuruşluk Opera, 1928 yılında dünya prömiyerini bu tarihi bina Theater am Schiffbauerdamm adını taşırken burada yapmıştı.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu

Berliner Ensemble’ın olduğu yerde Brecht’in heykeli ve iki yanında text’leri var.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu
- Brecht, kendisi de burjuva olmasına rağmen burjuva yaşantısına tepkili; anti militarist; anti faşist (Hitler’e Badanacı der); şiirlerinde önceleri daha yumuşak ve kişisel, sonra toplumsal ve politik, tiyatro eserlerinde daha didaktik; eski Alman masallarında olduğu gibi kendi eserlerinde de tekrarı seven; karşıtlıkları çok güzel kullanan (“Kutsal ülke! Mutlulukla dolu! Ölülerle dolu!”, Almanya, Solgun, Sarışın) ; efsaneleri ve başkaldıran küçük adamı seven; çirkinlikleri açıklamak için de şairlere ihtiyaç olduğunu düşünen biriydi. Dine değil, din adamlarına karşıydı.
- Onu, ideolojik sertliği açısından eleştirenler bile Brecht’ten sonra tiyatronun aynı kalmadığını kabul ederler.
- Dramatik tiyatroda heyecan vardır, dramlar hissedilerek duygulanılır, yürekler hoplar, tiyatro karakterleri ile özdeşleşilir. Amaç, arınmadır.
- Brecht’in epik tiyatrosunda seyirci karakterler ile özdeşleşmemelidir. İzleyici karakterler ile özdeşleşirse eleştiri yapamaz, eyleme geçemez. Amaç, düşündürmektir.
- Dramatik: Ben de bunu hissettim.
Epik: Bunu hiç düşünmemiştim. - Dramatik: Ben böyleyim işte.
Epik: Böyle olmamalıyım. - Dramatik: Bu çok doğal.
Epik: Bu çok dikkat çekici. - Dramatik: Bu, her zaman böyledir.
Epik: Bu bir son bulmalı. - Dramatik: Bu acı beni sarsıyor, çıkış yolu yok.
Epik: Bu acı beni sarsıyor, elbette çıkış yolu var. - Dramatik: Bu büyük sanat, her şey doğal.
Epik: Bu büyük sanat, hiçbir şey doğal değil. (“Sabahın kokusu bile sabaha benzemiyor.” Kafkas Tebeşir Dairesi, Ön Oyun) - Dramatik: Ağlayan ile ağlıyor, gülen ile gülüyorum.
Epik: Ağlayanla gülüyor, gülenle ağlıyorum. - Epik tiyatroda dekor çok sadedir, seyirciyi içine almaz.
- Epik tiyatroda tüm ögeler eşit öneme sahiptir.
- Dramatik tiyatro için maskeden, epik tiyatroda ozandan bahsedebiliriz.
- Ozan-şarkıcı kabare türüdür. Hem güldüren hem üzen, düşünmeye zorlayan kabare Almanlarda güçlüdür.
- Brecht’e göre, inanılan şey değil, bilinen şey önemliydi. İnsanlar çok şeye inanıyordu, ama pek az şey biliyordu. (Deney, Öykü, Varlık Yayınları)

Bu güne kadar pek çok yazar ve müzisyenle işbirliği yapmış olan, Üç Kuruşluk Opera’nın yönetmeni Robert Wilson, oyunun aynı zamanda sahne ve ışık tasarımının da yaratıcısıydı. Her bir sahne, şahane bir tablo gibiydi. Pek çok ödülü ve nişanı olan Wilson’ın diğer ilgi alanları ise resim ve heykel sanatı. Wilson’un tüm işleri dansı, hareketi, ışığı, metni, tasarımı birbiri içine geçirerek bir bütün oluşturur, deniyor.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu
Leave A Reply