- Konstantinopolis, biri, 674/678, diğeri 717/718’de olmak üzere Emeviler tarafından iki kez kuşatılmıştı.
- 8.-10. yüzyıl arasında Abbasi-Bizans siyasi sınırı Toros Dağları’ndan geçerdi.
- 10. yüzyılın ikinci yarısında Abbasiler güçten düşünce, Ermenistan, Kuzey Suriye, Kıbrıs ve Girit Müslümanlardan Bizans’a geçti.
- 11. yüzyılda Selçukluların Yakındoğu’ya gelişi, Bizanslılarla Müslümanların kurduğu üç yüz yıllık dengenin yıkılmasına yol açtı.
- Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar başta olmak üzere, Türkçe konuşan hanedanlar, 11.-15. yüzyıllar arasında, oynak sınırlar ve hem Bizans, hem de Türk tarafında çeşitli merkezler ortaya çıkmış; 13. yüzyıl başlarında Anadolu Selçuklularıyla İznik İmparatorluğu arasında denge dönemleri de olmuştur.
- Yakın Doğulular, özellikle de Araplar, Konstantinopolis’i değişik nedenlerle ziyaret etmişlerdir: Askerler, casuslar, siyasi sürgünler, diplomatlar gibi. Esirler için fidye vermek, kültürel alışverişler, iktisadi ve dini temaslar, yoğun bir tüccar, hacı ve bilim adamı değiş tokuşuyla sonuçlanmıştır.
- Müslüman elçilerin Konstantinopolis’te hareketleri sıkı bir denetime tabi tutulmuş, bir imparatorluk görevlisi sürekli onlara eşlik etmiş, hareket özgürlüğünü kısıtlamış, şehrin emperyal ve zengin yüzünü göstererek onları etkilemeye çalışmışlardır.
- Bizans ordusundaki Arap askerler savaşarak hayatlarını kazanmak için gönüllü olarak oradaydılar.
- 10. yüzyılda Bizans ordusunda Orta Asya’daki Fergana Vadisi’nden gelme askerler de vardı.
- Müslüman Yakındoğu’nun sınır bölgelerindeki askerler ve sivil nüfus, zaman zaman Bizans ordularının eline düşüyor ve Konstantinopolis’e getirilip köle olarak satılıyor veya ileride fidye karşılığında serbest bırakılmak ya da değiş tokuş edilmek üzere esir olarak tutuluyordu. 10. yüzyıl başında, Konstantinopolis’te ikisi Müslüman esirlerin kaldığı dört zindandan bahsedilir.
- Alt tabakadan gelen Müslüman esirler, tutsaklıkları süresince sarayın bitişiğindeki ipek atölyesinde üretime katılmak zorundaydılar.
- İslam dünyasından gelen tüccarlar şehrin ayrı bir mahallesinde üç aya kadar kalabilirlerdi. Müslüman tacirler şehrin Durungarios kapısını kullanırlardı.
- Müslümanlar Konstantinopolis’e ilmi nedenlerle de geliyorlardı. İlmi nedenler, kitap bulmaktan uzmanlığını sunmaya kadar değişebiliyordu. Bizanslı alimlerin öğrencileri arasında Doğu ülkelerinden gelen öğrenciler de olduğu biliniyor.
- Konstantinopolis’teki Müslümanlar, varlığı hem Bizans hem de Arap kaynaklarınca doğrulanan camide ibadet edebiliyor, 674’teki Emevi kuşatmasında ölen, Hazreti Muhammed’i Mekke’den Medine’ye göç ettiği zaman evinde misafir eden sahabe, Eyyub el-Ensari’nin türbesini ziyaret edebiliyorlardı. Şehre gelen Müslümanların ibadeti için caminin/camilerin 8. yüzyılda yapıldığı düşünülüyor.
- Ortaçağın sonları itibariyle, Konstantinopolis hakkında Arapça büyük bir külliyat oluşmuştur. Arap yazarlar Bizans başkentinden zaman zaman Yeni Roma adıyla bahsetmişlerdir. Şehrin refahı ve debdebesini vurgulayan hayranlık eserlerde belirgindir.
- Şehrin pazarlarında fiyatların ucuz, çeşidin bol olduğu; Müslüman Yakındoğu’nun uzun mesafe ticaretiyle uğraşan Yahudi tüccarlarının Konstantinopolis’e mutlaka uğradıkları yazılmıştır. Konstantinopolis’te Müslüman tüccarlara çok iyi davranıldığı kaydedilmiştir.
- Konstantinopolis’in Hıristiyan tabiatı 12. yüzyıla kadar yazılmış Arapça eserlerde pek betimlenmemiştir. 12. yüzyılın başlarında Selçuklu sultanı Melik Şah’ın hekimi ve coğrafyacı el-Mervazi, Aya Sofya’da yapılan dini törenleri ayrıntılarıyla nakleden ilk yazar olmuştur.
- Dördüncü Haçlı Seferi sırasında Latinlerden bir grup Galata’dan karşıya geçerek şehrin Müslümanların yaşadığı bölgesine girip Aya İrini Kilisesi’nin yanındaki camiyi ateşe vermişler, cami ile birlikte bölgenin tümü yanmıştır.
- 1449 yılında Uluğ Bey öldürülünce, Ali Kuşçu Semerkand’ı terk ederek Konstantinopolis’e kaçmıştır.
Ali Kuşçu, Anadolu Selçukluları, Bizans, Bizans ve Müslümanlar, Durungarios kapısı, el-Mervazi, Eyüp Sultan, Eyyub el-Ensari, Fergana Vadisi, köle, Konstantinopolis, Melik Şah, Osmanlılar, sahabe, Selçuklular, Semerkand, Toros Dağları, Uluğ Bey, Yeni Roma
Leave A Reply