1920’ler-1933
- Yeni Objektiflik, Birinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’da Otto Dix ve George Grosz tarafından kurulmuş bir akımdır. Akımın sesi, Nasyonal Sosyalistler’in iktidara gelmesi ile kesilmiştir.
- Bu akım, biri politik açıdan, diğeri sanatsal açıdan iki karşı çıkış sergiler.
- Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Almanya’nın karşı karşıya bulunduğu durum oldukça karmaşıktı.
- Kasım 1918’de monarşi yıkılmış, Weimar Cumhuriyeti’ne geçiş yapılmaya çalışılıyordu ama İmparatorluk’tan moral olarak bir kopma olmamıştı.
- Savaş suçu sorusuyla ilgili olarak ciddi bir hesaplaşma gerçekleşmemiş, hatta Almanlar arasında Almanya’nın savaşta suçsuz olduğu miti doğmuştu.
- Versay Barış Antlaşması Almanlar tarafından büyük bir haksızlık olarak algılanmıştı.
- Bu antlaşma ile, özellikle yeni kurulan Polonya yararına toprak kaybı; tazminat olarak ödenmek üzere maddi yükler; sömürgelerin kaybı; askeri sınırlamalar getirilmişti.
- Versay ve Saint Germain Antlaşmaları’ndaki Almanya ile Avusturya’nın birleşmesinin yasaklanması da bir başka haksızlık olarak algılanmıştı.
- Almanya askeri olarak yenilmesinin yanı sıra yenilgisinin sonuçları altında acı çekiyor ama gerçeklerle yüzleşilmiyordu.
- Yani artık “objektif” olmak gerekiyordu.
Sanatsal açıdan bakıldığında ise:
- Ekspresyonizm, Almanya’da dansta, tiyatroda, resimde, mimaride, şiirde, edebiyatta baskın sanat akımı olmuştu.
- Ekspresyonist sanatçılar, doğadan çok insana; insanın iç çalkantılarına, daha çok korku ve endişeye yer vermiş; modern dünyanın yarattığı çalkantıda maruz kalınan yalnızlığı konu etmişlerdi.
- Ekspresyonizm pek çok çevreden eleştiri almış, güçlü bir sol kritik Dada akımından gelmiş, Dadacılar Ekspresyonizm’e ahlaki ve kültürel bir eleştiri, daha doğrusu bir protesto yapmışlar, politik bir canlanma yaratmak istemişlerdi.
- Ekspresyonizm’in Dadacılardan aldığı en net eleştiri, toplumun korku ve endişelerini yansıttığı ama bu konuda bir faydasının dokunmadığı yönünde olmuştu.
- Bertolt Brecht de Ekspresyonizm’i suni ve sınırlı bulduğunu açıklamış; fikirlere hayran olmak ama yeni bir fikir üretememekle eş tutmuştu. Ekspresyonizm’i Almanya’nın politik durumu ile de benzer bulmuş, Almanya’nın yeni bir parlamentosu olduğunu ama parlamenterleri olmadığını öne sürmüştü.
- Savaş’ın getirdiği yıkımdan sonra Ekspresyonizm’e yönelik eleştirilerde artış olmuştu.
- İşte bu şartlar altında Yeni Objektif akımı sanatçıları “Gerçekçilik”e sinik, sosyal eleştiri getiren felsefi bir yön kattı.
- Almanya’nın Savaş sonrası genel moral bozukluğu, Weimar yönetiminin beceriksizliği gibi ülkelerine özel durumları ele aldıkları gibi, daha evrensel, yozlaşma, zevk peşinde olma, savaş karşıtlığı gibi konuları da gündemlerinde tuttular.
- Adlarından da anlaşılacağı gibi acı gerçeği söyleyen, bir objektiflik kültü oluşturdular.
- Savaş sonrası yaşanan sendromları ortaya koymak, fark edilmelerini sağlamak, toplumun bunlarla yüzleşmesine vesile olmak istiyorlardı.
- Yeni Objektiflik akımı sanatçıları Ekspresyonistleri fazla kendine dönük, romantizme eğilimli buluyor, romantik idealizmi kesinlikle reddediyorlardı.
- Ekspresyonizm ile Yeni Objektiflik’i karşılaştırdığımızda:
Ekspresyonizm’in: Egzotik konular, nesnenin ve nesnelliğin dışlanması, ritm ve anlatımcı abartma kullanmasına karşılık,
Yeni Objektiflik ile sıradan ve güncel konular, nesnenin ve nesnelliğin kabul edilmesi, betimleme ve nesnenin saflığı gündeme gelmiştir.
Yeni Objektiflik’in Ekspresyonizm’in reddi, Realizm’in geri gelişi olduğunu söyleyebiliriz.
Objektiflik çerçevesinde estetik bir söylemle siyasi bir söylemi bir araya getiriyorlardı.
- Otto Dix (1891-1969), Savaş’ta, cephedeydi. Savaş öncesi yaptığı resimlerinde çirkinliğin eksik olduğunu yazmış.
- Dix’e göre Ekspresyonistler renkçidir ve hayat o kadar renkli değildir.
- Dix, her şeyi olduğu gibi göstermek istediğini yazar.
- Kendi akımlarının, her şeyi Ekspresyonistlerden daha çıplak ve net ifade etmek istediğini belirtmiştir.
- Weimar Cumhuriyeti’ni karikatürize etmiş, ağır eleştiri getirmiştir.
- Kurator Gustav Friedrich Hartlaub (1884-1963), akımın sanatçılarının ne Empresyonistler kadar anlaşılmaz, ne Ekspresyonistler kadar soyut, ne de Konstrüktivistler kadar içe dönük olduklarını söyler. Eserlerini, dürüst, gerçek hisleri yansıtan, gerçekliğe sadık olarak niteler. Akımı, Post Ekspresyonizm olarak adlandırmıştır.
Leave A Reply