
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, 2017.
Bu dönemin ayırt edici özelliği, yeni bir toplumsal grubun, yani alimler grubunun ortaya çıkması idi. Bunlar gerek yerel prenslerin katipleri olarak gerekse devlet ve din törenlerinin doğru yürütülmesi konusunda onların danışmanları olarak, çocuklarının öğretmenleri olarak görev yaptılar. İlk Çin akademileri de bu dönemde kuruldu. Eğitimin denetimi soyluların eline geçti ve din adamları, zamanla bir edipler sınıfı (shih) oluşturarak, daha sonra Çin’i yöneten mandarinler ya da bürokratlar haline geldiler. Bu grup bir eyaletten diğerine dolaşarak, yönetenlere hizmet etti ve danışmanlık yaptı (1).
Bahar ve Güz döneminde (MÖ 771-476), bir takım “barbarları” asimile eden merkezi yönetim artık kurulmuştu ve eğitimli erkeklerden oluşmuş bir bürokrasi vardı (2).
Başlangıçta Çin’in örgütlenmiş hegemonik bir dini olmamasına karşın MÖ 5. yüzyıldan sonra Konfüçyüsçülük baskın bir seküler ideoloji olmuştur (3). Konfüçyüsçülük özünde, seküler bir kişisel ve toplumsal davranış programına dönmek anlamına geliyordu; sanat ve bilimde de seküler bir kültürü geliştirmek söz konusu oldu (4). Konfüçyüsçülük temelde akılcıdır ve dinin batıl, doğaüstü her biçimine karşıdır (5). Doğaüstü yönelimli bir tanrıbilim, hegemonik bir dinin doğa konusundaki düşünceleri denetlediği Avrupa’da olduğu gibi, bilime ket vurmamıştır. Çin’de Karanlık Çağlara karşılık gelen bir dönemin yaşanmadığı genel kabul görür. Hem Taoculuk hem de Konfüçyüsçülük gerek insanların gerek şeylerin maddi dünyasına odaklanmayı teşvik etmekle ilgilidir (6).
Konfüçyüs ilerideki Çin toplumu için büyük önem taşıyacak toplumsal ve kültürel değerleri, örneğin liderliğin doğuştan kaynaklanmak yerine yetenekle ahlaki üstünlüğü birleştirmesini sağlayan ülküleri bu dönemde savundu. (Mohistler’e göre de yönetim yetenekli ve ahlaklı insanların elinde olmalıydı (7). Konfüçyüs bu dönemin birkaç önemli düşünüründen biriydi. Laozi (Lao Tzu), Zhou sarayının kayıt memuru idi (8). Bu düşünürlerin hepsi kamu görevlilerinden oluşan shi sınıfının birer üyesiydi ve yapıtları klasik eğitimin temelini oluşturdu. Bu gelişmeler, Antik Yunanistan‘da felsefenin icat edildiği dönemde meydana geldi (9). Hükümdar için düşünüp konuşmak Doğu metinlerinin ana karakteridir. İslam kültürü de bu geleneği devralacaktır. Sözlerin sonunda hükümdara bağlanması sebepsiz değildir: Güç kültürü de belirler (10).
Yararlanılan Kaynaklar
(1) Kısa Çin Tarihi, Gordon Kerr, Say Yayınları, 2021. Sayfa 25.
(2) Rönesanslar, Jack Goody, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2017. Sayfa 248.
(3) A.g.e., sayfa 244.
(4) A.g.e., sayfa 242.
(5) A.g.e., sayfa 245.
(6) A.g.e., sayfa 246.
(7) Kısa Çin Tarihi, sayfa 33.
(8) A.g.e., sayfa 32.
(9) Rönesanslar, sayfa 251.
(10)İkna Sanatının İncelikleri, Ömer Erdem, Hürriyet Kitap Sanat, 29 Ekim 2021.
Leave A Reply