- Xanthos, Eşen Çayı’nın doğu kıyısına kurulmuş, MÖ 168’de Likya Birliği’nin idari ve dini başkenti olmuştur. Günümüzde Kınık Beldesi sınırları içindedir.

Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmekte olan MÖ 7. yüzyıl ortalarına tarihlenen eserde Leto ile ikizleri Artemis ve Apollon ile kurtların betimlendiği düşünülüyor.
Fotoğraf: semrabayraktar.blogspot.com
- Leto, Zeus’tan olan ikizleri Apollo ve Artemis’i Patara’da doğurduktan sonra, Zeus’un karısı kıskanç Hera’dan korunmak için dağlara çıkar. Bir pınar başında çocuklarını yıkarken çobanlar tarafından kovulur. Kurtlar Leto’ya yol gösterir ve onu Xanthos Çayı’na ulaştırırlar. Leto çayda susuzluğunu giderir, çocuklarını yıkar. Bu yüzden Eşen Çayı kutsal sayılır. Leto’nun adını taşıyan tek antik yerleşim Likya’dadır: Letoon. Leto, Artemis ve Apollo Likya’da üçlü tapkı görür. Tarihi MÖ 8. yüzyıla uzanan Likya’nın kutsal merkezi olan Letoon kentinde bu üçlü için farklı tarihlerde yan yana üç tapınak yapılmıştır. Artemis Ay’ı, Apollo ise Güneş’i temsil eder. Leto’nun adı Likçe kadın anlamına gelen lata/lada ile örtüşür. Leto için Kurtların Tanrıçası da denir. Bu da bir başka kurt ile ikizler efsanesidir.
- Xanthos (Ksantos), sarı demektir: yağmurda Eşen Çayı’nın rengi sarı olur.
- Muğla-Antalya il sınırındaki kentin yerleşim tarihinin MÖ 8. yüzyıla uzandığı, bu yüzyılın sonundan itibaren kesintisiz iskan gördüğü düşünülmektedir. Likya uygarlığının en büyük şehri olan Xanthos’un en muhteşem yapıları pilyeli mezarlardır: Aslanlı Pilye, Harpili Pilye, Yazılı Pilye. Bu anıtlardan sadece bir tanesi yazıtlıdır ve MÖ 5. yüzyılın sonlarında Xanthos Kralı Gergis’e aittir.

Ksanthos’da en erken dönemlerden beri, diğer Likya kentlerine göre, daha nitelikli bir yerleşim olduğunu Likya Arkaik sanatını temsil eden eserlerin (MÖ 7. yüzyılın üçüncü çeyreğine tarihlenen tanrı kabartması, MÖ erken 6. yüzyıla tarihlenen aslan ve boğa kabartması) burada bulunmuş olmasından anlıyoruz.
Arkaik Döneme tarihlenen kalker boğa kabartması Xanthos’tan Antalya Müzesi’ne getirilmiş bir eser.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, 2019.
- Burası, MÖ 545’teki Pers saldırısına kadar bağımsız bir kent devleti idi. Onlara kahramanca karşı koyarak tüm Likya kentlerine örnek olmuşlar, Likya’nın özgürlüğüne düşkün bir bölge olduğunu tarihe not düşmüşlerdir. Xanthos’lular, General Harpagos’a sonuna kadar direnmelerine rağmen işgali engelleyememişlerdi. O zamana kadar hiçbir devletin egemenliği altına girmemiş olan Likyalılar, Perslere büyük bir direnç göstermişlerdir. Düşmana esir olmaktansa topluca intiharı tercih etmişlerdir. Heredot, kadınları, çocukları, hazineleri, köleleri kaleye doldurup kaleyi ateşe vererek intihar ettiklerini; yaylada olan seksen aile dışında kentin ahalisinin tamamının öldüğünü yazar. Bu toplu intihar eylemi son derece özel bir durumdur. Aynı eylemi MÖ 42’de, ilkinden 500 yıl sonra, şehre saldıran Brutus karşısında da tekrar etmişlerdir. Brutus, Likyalıların intihar eylemleri karşısında şok geçirmiş, askerlerine kurtardıkları Likyalı başına ödül vaat etmiştir. Bu yolla sadece 150 Likyalı kurtarılabilmiştir.
Kentteki kazılarda bir tablet üzerinde bulunan şiir şöyle der:
Evlerimizi mezar yaptık
Mezarlarımızı ev
Yıkıldı evlerimiz
Yağmalandı mezarlarımız
Dağların doruğuna çıktık
Toprağın derinlerine girdik
Suların altında kaldık
Gelip buldular bizi
Yakıp yıktılar
Yağmaladılar bizi
Biz ki analarımızın, kadınlarımızın
Ve ölülerimizin uğruna
Biz ki onurumuz ve özgürlüğümüz uğruna,
Kitlesel intiharı yeğleyen bu toprağın insanları,
Bir ateş bıraktık geride
Hiç sönmeyen ve sönmeyecek olan.
Leave A Reply