
Apartheid rejimi (1948-1994) sonrası İngiltere’ye yerleşen Güney Afrikalı yazar Zoe Wicomb (1948-), ulusal özgürlük mücadelesinin getirdikleri ve marjinalleştirdiklerinin, milliyetçilik, dil, aidiyet, kimlik meseleleri, sözde demokrasiler ve göçmenlik konularının sömürge sonrası edebiyatın başlıca konuları arasında yer aldığına dikkat çeker.Macar Marksist filozof ve edebiyat bilimcisi Georg Lukács (1885-1971), tarihsel romana övgüler düzer. Tarihsel romana özgü iki temel özelliği öne çıkarır: bütünlük ve tipiklik.Çağdaş romanı, tarihsel romanın yolunu tutmayıp, modern dönemin yeni sanatsal yönelimlerinin etkisinde kalması nedeniyle eleştirir.Lukács, bütünlük ve tipiklik gibi kavramların tarihsel bir roman için vazgeçilmez bir çerçeve olduğuna ve Balzac, Flaubert, Zola, Tolstoy ve Stendhal gibi birçok romancının bu biçemsel zorunlulukları yerine getirme becerileri ile çağdaş romancılara örnek olabileceğini öne sürer. Sinemada da tarihsel romana özgü özellikleri içinde barındıran filmler görmek mümkündür. Luchino Visconti’nin 1963 yapımı Leopar filmi ve Bernardo Bertolucci’nin 1976 yapımı 1900 adlı filmi bunlardan sadece ikisidir. Kaynak: Michael Haneke Filmleri, Barış Kılınç, Literatürk Academia Yayınları, 2014. Fotoğraf: Tuğrul Selçuk, Kırmızı Kalemler
Leave A Reply