Çektiri tipi kürekli gemiler ailesinde kadırga, baştarde, kalyete, fusta, pergende, fırkata denen modeller bulunurdu.
Standart kadırga 5,5 m genişlik ve 40 m uzunlukta, 25 oturak üzerinde yaklaşık 150 kürekçi, 50 mürettebatın çalıştığı bir gemiydi.
Büyük kadırga olan baştarda ya da baştarde tipi, genellikle 8 m genişlik, 55 m uzunlukta oluyor ve yaklaşık 350 kürekçi çalışıyordu. Güvertesinde bin kişi taşıma kapasitesi vardı.
Korsanlar, kalyete denen küçük, ince kadırgalardan çok yararlanıyorlardı.
Yelkensiz, az kürekçili, görkemli süslemeli saltanat kayıkları da bu çektiri ailesinin üyesiydi ve Osmanlı’nın son dönemlerine kadar kullanıldılar. İstanbul’daki Deniz Müzesi koleksiyonu çok zengindir.

Barbaros Hayrettin Paşa’nın 1543 kışında Toulon’daki filosu, Matrakçı Nasuh (1480-1564) minyatürü.
Fotoğraf: tr.wikipedia.org
Korsan, bir meslek erbabıydı. Yasaların onları hırsız veya eşkıya olarak tanımlaması uzun zaman aldı ve ilk tedbir alanlar Fenikeliler oldu.
Belirli bir uluslararası hukuk dahilinde hareket edenlere korsan, deniz eşkıyasına pirat denmiştir. Piratlar günümüzde Somali açıklarında varlığını korumaktadır. Korsanlar ya bir devlete bağlı çalışmış, ya da kendi devletlerini kurmuşlardır. Korsanların da mallarını satacak, kereste temin edecek, adam toplayacak limanlara ihtiyacı olduğundan belli kurallara uymayı kabul etmeleri gerekiyordu. Cezayir ve Tunus korsanlıkla geçinen yerler olmuştur.
Cezayir, deniz teknolojisi açısından Osmanlı’dan daha ilerdeydi. 1534 yılında Kaptan-ı Derya olan Barbaros Hayrettin Paşa, Tunus ve Cezayir’den gemi yapımında deneyimli usta ve işçiler getirtmişti. Bu ustalar, gemi yapımında Venedik gibi denizci ulusların gemilerini örnek alıyordu. Cezayirliler, Hollanda’dan yelkenli teknolojisini almışlardı. 16. yüzyılda okyanusa gemi çıkartabiliyorlardı. Osmanlı 17. yüzyılın ikinci yarısında yelkenlilere geçti. Yaklaşık 12 türü olan yelkenliler iki ya da üç direkliydi. En büyükleri, iki ya da üç katı olan kalyonlardı. Yelkenli gemilerde İngiltere ve Hollanda başı çekiyordu. Korsanlıkta malı çalıp geldikten sonra tekrar başka bir sefere çıkılıyordu. Oysa Hollandalılar sefere çıktıklarında üç sene suda kalırlar, eve dönmezlerdi.
Korsanlıkta reis olmak için bir komisyon tarafından verilen sınavı geçip berat almak lazımdı. Reisler ihlallerinin hesabını mahkemede verirdi. Onların denizde yaptıkları, bağlı oldukları devletin başını belaya sokabilirdi. 1580’lerde Cezayir’de reisler İtalyan ve İspanyol idi, yelkenlilerin gelmesiyle reislerin neredeyse %40’ı kuzeyliydi, İngiliz, Danimarkalı, Hollandalı.
Yararlanılan Kaynaklar
Korsanlığın da Hukuku Vardı, Dr. Emrah Safa Gürkan, Atlas Tarih, Şubat-Mart 2019.
Eski İstanbul’da Kayık ve Gemiler, Prof. Dr. Metin And, Skylife Ağustos 2003.
Leave A Reply