- Ortaçağ Avrupa’sında filizlenen Faust efsanesinin, İncil’in Elçilerin İşleri bölümünde bahsi geçen Büyücü Simon’un öyküsünden kaynaklandığı düşünülür.
- Batıl itikatlar ile dolu olan Ortaçağ’da, ruhunu şeytana satarak doğaüstü güçler edinen Faust’un ünü, kulaktan kulağa yayıldı ve bir zaman sonra adına Dr. Faustus dendi.

Faust and Mephistopheles, Eugene Delacroix, 1826-7.
Mephistopheles, Faust efsanesinin temel kişilerindendir. Önceleri kötü bir insan olarak tasarımlanmıştı, sonra, insan üzerine Tanrı ile bahse girişen şeytana dönüştü. Faust’un teması, insanın sonunda Tanrı ya da şeytandan hangisine boyun eğeceği üstüne gelişir. Tanrı’nın, insanın özvarlığına güvenerek şeytanla bahse girdiği, insanın sonunda gerçeği bulacağına olan inancın yönlendirici olduğu düşünülür.
Fotoğraf:www.oceanbridge.com
- 1540-1585 arasında çıkan yazılardan anlaşıldığına göre, Almanya’da Johann Faustus adında bir adam kendini büyücülüğe vermiş ve bu işte büyük başarılar elde etmiş. 1488’e doğru doğmuş olan bu adamın, daha gençken gizli bilimlere yeteneği olduğu görülmüş, Wittenberg veya Heidelberg üniversitesinden ya doktor, ya da ilahiyat doktoru olarak çıktıktan sonra köy köy, kent kent dolaşarak becerilerini halka göstermeye başlamış. Şeytan kayınbiraderi imiş ya da her zaman yanında bulundurduğu köpek, şeytanmış. Kendisini gören ve görmeyenler arasında büyük bir ün kazanan Faustus’u, bir gece Würtemberg’de bir handa şeytan öldürmüş; sabahleyin yerde bulmuşlar; yüzü gözü kötü bir biçimde öldüğünü gösteriyormuş. Böyle acı bir biçimde ölüşü halkta, ruhunu gerçekten şeytana sattığı ve gerçek bir büyücü olduğu kanısını güçlendirmiş, kulaktan kulağa duyulmuş olan bütün büyücülük öyküleri, muhtemelen 1488-1541 arasında yaşamış bu adama yüklenmiş ve Faustus adı çevresinde bir söylence oluşmuştur.
- Yazarı bilinmeyen, 1587’de çıkan Faustbuch, Dr. Faustus’un Lanetli Yaşamı ve Ölümü adlı kitap ile bu söylence son biçimini almıştır. Faustbuch, Faustus’un öğrenim yıllarını, nasıl sihirbazlığa sapıp ruhunu şeytana sattığını, gösterdiği mucizeleri ve ölümünü anlatır.
- Rönesans’ın etkileri, Kuzey Avrupa’ya yayılmaya başladıkça, Faust, özgür ve laik düşüncenin, Kilise baskısına baş kaldırışın simgesi olmuş ve Christopher Marlowe, Batı edebiyatının ilk önemli Faust eserini yazmıştır. Bazı kaynaklara göre 1585 yılında yazılmış, bazı kaynaklara göre ise 1588’de sahneye konulan, 1604 yılında yayınlanan oyunun tam adı Dr. Faustus’un Trajik Öyküsü’dür. Marlowe bu eseri ile dramatik sanat türünde bir devrim yaratmış, başta Shakespeare olmak üzere bütün tiyatro eseri yazarları eserin görsel zenginliğinden, şiirselliğinden, trajik kahramanının duyarlı tasvirinden örnek almışlardır. Marlowe, konusunu Faustbuch’un İngilizce çevirisinden almış, fakat konuyu tümüyle başka bir biçimde ele almıştır. Faustbuch, Faustus’u basit bir büyücü, bir kötülük örneği olarak göstermekte iken Marlowe, Faustus’u kendi kişiliği ve içinde yaşadığı İngiliz Rönesans’ı açısından işlemişti.
- Marlowe’un Faust’u, kendini doyuma eriştiremeyen dar dünyadan sıyrılarak maddi-manevi zenginlik, güzellik ve güç peşinde koşar. Düşlemlerinin genişliği, tutkuları, umutları, bocalamaları, acıları ve sonunda daha üstün güçler karşısındaki yenilgisiyle Rönesans insanının bir örneği olarak belirerek bütün insanlığı yansıtıyordu. Faust’un hırsı, kafasıyla dünyaya egemen olmak, evrenin tüm gizlerini çözmek, insanların bilebileceği her şeyi bilmek, insanların duyabileceği her şeyi duymaktı. Sadece bir insan olmakla yetinemiyordu. Amacı insanüstü biri olmaktı. Benliğinde iyi ve kötü güçler arasındaki savaş sürüp giderken Hıristiyan dininin yasakladığı büyülere yöneldi.
(Eserdeki din karşıtı sözler için bakınız Dr. Faustus, Marlowe, , Cumhuriyet Dünya Klasikleri, 1999. Sayfa 22, 23, 25, 33, 35, 45, 74)
- Marlowe’un Faust’u 17. yüzyılın ortalarına kadar popülerliğini kaybetmedi.

Alim Çalışma Odasında, Rembrandt, 1650-4, gravür, Rijksmuseum.
Fotoğraf:commons.wikimedia.org
- 18. yüzyılın sonunda Almanya’da Rönesans’a benzer bir devir yaşandı. Alman drama yazarı Gotthold Ephraim Lessing (1729-1781), 1759’da bir dergi için yazdığı, ölümünden sonra basılan, tamamlanmamış bir tiyatro eseri yazdı: Faust.
- Goethe’nin (1749-1832) işlediği büyük trajedi, bütün Avrupa’yı yeni görüşlere ve düşüncelere sürükledi. Onun yarattığı kahraman, ilk modern Faust olarak kabul edilir.
- Goethe’nin Faust’una, aydınlanma açısından bakıldığında, bir bilim adamı olarak kişilik arayışının trajedisidir. Aydınlanmanın insanı, dünyaya ve doğaya karşı çıkmak, doğal yaratının kaynaklarını bulmak, yaratarak yaşamak ve dünyaya katılmak ister. Kendi sınırlarını aşmak, uçsuz bucaksız olanaklara ve kaynaklara ulaşmayı arzular. Sonsuzluğu özleyen bu gücü eyleme dönüştürmek için, çağırdığı doğa ruhu, iblistir. Faust için insanın doğa ve evren hakkında bildikleri, bilmedikleri yanında hiçbir şeydir. Aradığını elde etmeye, Mefisto’nun kılavuzluğunda yönelir. Goethe, bütün aydınlanmalara, gelişme ve ilerlemelere karşın hisleri değişmemiş olan çağdaş insanı bize haber vermektedir. Faust aslında, ilk varoluşundan, yok oluşuna dek insanı yansıtmaktadır.

Tarihi ve edebi temaları işlemeyi tercih eden, 1946 Beyrut doğumlu ABD’li ressam Nabil Kanso, 1976-79 yılları arasında yaklaşık 100 adetlik bir Faust serisi üretti. Büyük boy, kağıt üzerine yapılan dizi, Goethe’nin iki ciltlik Faust’undan tabloları işliyor. Bu tablosunda Faust, Marguerite ve Mefisto bir arada.
Fotoğraf:kanso.com
- Hz. İbrahim, Musa, Davut, İsa ve Muhammet Goethe’nin şiir ve romanlarında adı geçen peygamberlerdir. Faust’un prologlarından biri Tevrat’tan alınan Eyüp Kıssası’dır. Ama dinlerin reddettiği, kötülediği şeytanı konu alır. Müslüm Yücel, onun şeytanını geveze bulur; köyden şehre inmiştir, burjuvaziyle kelime oyununa girmektedir, kurnazlığı da simgesel düzeydedir. Goethe’nin Faust’u tüm sanat dallarında ilham kaynağı olmuştur. ‘Faustvari’ terimi, yalnız sanatta değil, ilim ve siyasette, tanımlayıcı bir sözcük olarak kullanılmıştır.
- Her sanatçı, Faust temasının işlenişini çağının entelektüel ve duygusal eğilimine göre biçimlendirdiği için, geçen birkaç yüzyıl içinde Faust öyküsü, evrendeki konumunu anlamaya çalışan insanın umut ve ikilemlerini yansıtan bir arketip haline gelmiştir.
- Faust teması hep popüler kaldı, bu temadan hiç vazgeçilmedi ama ‘Faust çılgınlığı’ 1830’ların başlarında zirvedeydi. Goethe’nin hikayesi, bulvar tiyatrolarında birçok kez sahnelenmişti. Eugéne Scribe’in Robert le diable – Şeytan Robert adlı librettosu da Faust ile paralellikler taşıyordu. Jules Perrot’nun balesi (1848); Beethoven, Schubert, Wagner, Mendelssohn, Berlioz, Schumann, Liszt, Mahler, Mussorgsky’nin de aralarında bulunduğu 16 sanatçı tarafından yapılan besteler; ayrıca 16 adet opera; 8 çizgi ve animasyon; 14 manga ve anime; 33 çağdaş müzik parçası; 63 sinema ve TV filmi; yazarları arasında Puşkin (1830), George Sand (1838), Heinrich Heine (1851), Vaclav Havel’in (1986) de bulunduğu 34 oyun; 11 şiir; 58 roman ve 8 bilgisayar oyunu tarafından Faust teması işlendi.
- Suç ve Ceza için Rus Faust’u da denir.
Yararlanılan Kaynaklar
- İngiliz Edebiyatı Tarihi Cilt 1, Prof. Dr. Mina Urgan, Altın Kitaplar, 1986.
- Dr. Faustus, Marlowe, , Cumhuriyet Dünya Klasikleri, 1999.
- Faust, Goethe, Öteki Klasik, 1993.
- Christopher Marlowe ve Dr. Faustus Üzerine Birkaç Söz, İrfan Şahinbaş, Cumhuriyet Dünya Klasikleri, 1999.
- Aydınlanma Açısından Goethe’nin Yapıtlarında Bireyleşme, Yüksel Pazarkaya, turuz.com, 1999.
- Dünya Edebiyatı: Masal mı, Rüya mı, Çeviri mi?, Müslüm Yücel, Notos, Ağustos-Eylül 2019.
- Avrupalılar, Orlando Figes, YKY, 2020. Sayfa 101.
Leave A Reply