Oyun, 2007 yılında İskoçya’da konservatuardan mezun olan genç birinin eseri.
Oyunun dünya prömiyeri 2012 yılında Londra’da yapılmış. Ayrıca Alaska’da ve Los Angeles’ta da sahneye konmuş. Şimdi İstanbul’da.
İskoç aktör, oyun yazarı, yönetmen Kieran Lynn’ın oyununun orjinal adı Incident At the Border, Sınırdaki Olay. Türkçesi Parkta Güzel Bir Gün olarak seçilmiş.
Bence birkaç bakımdan daha iyi olmuş. İzleyici “sınır”ın çağrıştırdığı politik etkiden arındırılmış olduğu için olayın sürpriz etkisi daha çarpıcı olmuş gibi geldi bana.
Ayrıca orjinal isim, politik çekişmelerden haklı olarak bıkmış olanları oyuna gitmekten alıkoyabilirdi. Evet, konu politik ama işlenişi açısından o kadar hoş, önemli ve farklı ki bu sebepten dolayı görmemek yazık olur.
Bu politik kara komedi, sınır, vatandaşlık, birey ve özgürlük, ülke kavramlarını tartışırken bireylerden habersiz alınan kararların bireysel düzeyde yarattığı etkileri de sergiliyor.
Kuzey ve güney sınırımızda cereyan eden talihsiz olaylar nedeniyle oyunun gündeme getirdiği kavramlar bizim açımızdan çok da güncel. Ama bu kavramlar evrensel olarak güncel kalmak zorunda olan kavramlar zaten.

Seksen dakika süren, tek perdelik oyunda Mert Fırat, Didem Balçın ve Volkan Yosunlu rol almışlar. Üçü de çok iyiler. Tempo hiç düşmüyor. Tiyatroda beni en rahatsız eden “olaylar sahnede geçiyor, bunlar da rol yapıyorlar” hissine sahip olmaktır. Parkta Güzel Bir Gün’de ise ben de olayın içindeydim. Bu his ancak oyuncuların yüksek performansı sayesinde oluşabilir.
Volkan Yosunlu’yu ilk kez izledim. Geçen sezon sahneye konmuş Bütün Çılgınlar Sever Beni adlı oyunda, yine Mert Fırat ile oynuyormuş, o oyuna da gideceğim.
Didem Balçın’ı aslında daha önce izlemişim. Dila Hanım’da Arzu rolündeydi. Performansını beğenmeme rağmen adını bilmiyordum. O kadar çok yetenekli oyuncumuz var ki, jenerikleri hazırlarken sanatçıları tanıtacak şekilde yapmaları gerektiğini, yoksa izleyicinin beğendiği oyuncunun adını öğrenemeden izlemeyi sürdürdüğünü düşünüyorum. Kendisini sahnede de izlemiş olmaktan çok mutlu oldum.
Mert Fırat, sinemadan ve TV’den tanıdığım ve çok beğendiğim bir sanatçı. Gazetede okuduğum bir söyleşide, kitap okuyacak zamanı kalmazsa sinirlendiğini, okumuş ve kendisine yakınlık duymuştum. Ama tiyatro sahnesi farklı bir ortam. Kendisini bir de sahnede görmek için bu oyuna gitmiştim. Mert Fırat’ı bir komedide hiç izlememiştim. Beğenimin gerekçesiz olmadığını gördüm, kendisine bir kez daha hayran oldum.
Eski Moda Sineması elden geçirilmiş, Moda Sahnesi olmuş. Tiyatrosu konforlu. Sıfırdan yapıldığı halde arka sıralardan sesin duyulmadığı, sahneyi görebilmek için boynunuzun koptuğu salonlar gibi değil.
Leave A Reply