Her yere sızan, her gün yaşadıklarımıza saygısızca bulaşan, dile olduğu gibi hareketlere de hükmeden şiddet….
Şiddet, aslında izdiham, kalabalık, getto, zulüm, baskılama, karakter zırhı, usanç ve yoksunluk gibi belli başlı şartların ürünüdür.
- Freudyen düşünceye göre, insan davranışını doğumdan itibaren şekillendiren iki güdü, cinsellik ve şiddettir ve zapt edilmediği takdirde ölümcül sonuçlar doğurabilir. Freud, toplumun kendi idealleri uyarınca insana dayattığı engellemelerin çekilmez hale gelmesinin kişiyi nevrotikleştirdiğini söylemiştir.
- Popüler kültür erotizmden ziyade pornografiden hoşlanıyor. Pornografi kelime olarak fahişelere özgü, fahişenin resmi anlamına gelir. Müstehcen, sahnede temsili mümkün olmayandır. Düzen, teşhirciliği destekliyor. Fanteziler de artık kısa ve vurucu olmalı. Teşhirci Instagram pozları ve karşılıklı like’lar ilişkileri yeşertiyor. Online ilişki aplikasyonları yeni ilişki modelleri doğuruyor. Yemeğin, vahşetin bile pornosu çıkıyor, bunlar popüler etiketlere dönüşüyor. Pornografi, cinselliği kötülemek için onu aşağılama girişimidir; cinselliği bayağı, ucuz ve çirkin hale sokar.

“Genç bir erkekle genç bir kadın gece yarısı bir otelin terasından deniz manzarası seyretmektedir. Adam şöyle der:
-Şu karanlık ve huzursuz okyanusun içine doğru kayan yıldızları görüyor musun?
Kadın şöyle yanıt verir:
-Kısa kes! Oda numaram 32!”
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, Venedik Bienali, 2017.
- Günümüzde katliamı, yamyamlığı, Öteki’nin bedeninin ve ruhunun aşağılanmasını onaylayan kültürler varlığını sürdürmektedir. Bazı kültürler “Öteki”ni insanlık dışı varlıklar olarak görmeye devam ediyorlar.
- Azınlık, Deleuze felsefesinde sayıca az olanı değil, egemenlik aygıtı tarafından dışlanan ve tabi kılınan bütün toplumsal kümeleri temsil etmek için kullanılan bir kavramdır. Aslında felsefe de halka, ulusa değil, düşünce imgesinin dışladığı veya yok saydığı söz konusu azınlıklara seslenir. Felsefenin ve halkın ortak yanı direnmektir, ölüme, tutsaklığa, hoş görülemeyene, utanca ve şimdiki zamana direnmektir.
- Temelcilik (fundamentalizm, köktencilik) ile Birleştirmecilik (entegrizm) hoşgörüsüzlüğün en bariz iki biçimidir. Hoşgörüsüzlük sorunu derin ve tehlikelidir. Tarihsel açıdan Temelcilik bir kutsal metnin yorumuyla bağlantılıdır. Birleştirmecilik, dinsel ve siyasal bir konumdur. Bizden farklı olan insanlara tahammül edememek her tür öğretiden önce vardır: derilerinin rengi farklı olduğu için; anlamadığımız bir dili konuştukları için; kurbağa, köpek, maymun, domuz, sarımsak yedikleri için; dövme yaptırdıkları için….Hıristiyanların cadı avını kabul ettirebilmesinin nedeni, halkta cadılara karşı bir güvensizliğin önceden de var olmasıydı. En tehlikeli hoşgörüsüzlük, herhangi bir öğretiye dayanmadan, ilkel itkilere dayalı hoşgörüsüzlüktür. Bunların akılcı savlarla frenlenmesi olanaksızdır. Yabanıl hoşgörüsüzlükle en küçük yaşlardan başlayan sürekli eğitim aracılığıyla mücadele edilmelidir.
Leave A Reply