MÖ 1950-1750

British Museum’da sergilenmekte olan Asur kabartmalarından bir örnek.
Haberleşmede kullanılan ulakların hızlı ve güvenilir olması gerekirdi. Yaya, eşek üstünde, gemi ya da kağnıyla yolculuk eden habercilerin günde otuz kilometre yol kat ettikleri belgelerden anlaşılmıştır.
Asur Devleti, ülke içindeki ve kolonilerle haberleşmeyi ve askeri harekatı güvenlik altına almak için sürekli posta bağlantıları kurmuş ve taş döşenmiş yollar yaptırmıştı.
Asur Koloni Çağı mektuplarında, Kültepe-Kaniş ile Asur arasında kervanlarla yola çıkan ve hem mektup hem de ticari mal taşıyan habercilerden söz edilir. Bu dönemde de habercilerin korunması için birtakım güvenlik önlemleri alınmıştır. Kaniş’ten diğer Karum’lara yollanan bir mektupta, iki resmi habercinin, iki koruma eşliğinde yola çıktığı; bir sonraki koloniye güvenlik içinde varmasından her koloninin sorumlu ve yükümlü olduğu belirtilmektedir. Alınan bütün bu önlemlere rağmen kervan saldırılarında bazı habercilerin öldüğünü vesikalardan öğrenmekteyiz. Uluslararası haberciler için siyasi karşıtlıklar yüzünden bir bölgeden geçiş izni alamamak, yolda veya gittiği ülkede uzun süre güvensizlikle karşılanıp kabul edilmemek gibi tehlikeler de vardı. Bu dönemde habercilere belli ödemeler yapıldığı da masraf listelerinden öğrenilmektedir.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, 2017.
- Yozgat yakınındaki Alişar, Çorum yakınındaki Hattuşaş /Boğazköy, Aksaray’daki Purushanda/Acemhöyük de Asur Karumlarıdır. 40 civarında Karum adı kayıtlıdır ama tümünün yerleri tespit edilememiştir. Anadolu’daki Karumların hepsi Kaniş Karum’a, o da Asur’a bağlıydı. Asurlular bir tehdit unsuru olarak görülmediklerinden Hititler, başkentleri Hattuşaş’ta yerleşmelerine izin vermiş, hatta korunmaları için sur duvarları inşa etmişlerdir. Kayseri Karum 300 yıl ayakta kalmıştır. Karumların en parlak dönemi, MÖ 1900’lerdir.
- Kültepe’ye getirilen mallar, gerekli işlemlerden sonra Anadolu’da dağıtılmaktaydı. Tüccarlar burada ticaret yapabilmek için, bu organizasyona dahil olmaları, kayıt yaptırmaları, aidat veya belli bir bedel ödemeleri gerekiyordu. Kaçakçılık yapmayacaklar, gümrüksüz mal alıp satmayacaklar, her türlü vergilerini ödeyeceklerdi. Asurlu tüccarlar, hem Kaniş’te hem de yol boyunca yerli soylulara vergi öderlerdi. Asurlu tüccarların iş yerlerinin, mallarının ve yollarının güvenliği sağlanacak, ikamet izinleri çıkarılacaktı. Savaş durumunda, Asurlu tüccarlar bundan etkilenmeyecekler, istedikleri yere serbestçe gidebileceklerdi. Bunlar, Anadolu’nun ilk sistemli uluslararası ticaretinin kurallarıydı. Saray bazı lüks malların ticaretini yasaklayabilirdi. Asurluların kendi hukuk sistemlerine göre yargılanma hakkı vardı. Anlaşmalara aykırı davranan tüccarların cezalandırıldığı tabletlerden öğrenilmektedir. Bütün bu ticari organizasyonun düzenleyicisi, denetleyicisi bit-karim Bu kurum vergiyi tahsil eder, tüccarlar arasındaki davalarda hakemlik yapardı. Karışık davaların çözüm yeri ise Asur’du. Ele geçen metinler, Anadolu’da Asurlu olmayan tüccarların da, Hurri ve Amorit kökenli Anadolulu tüccarların da ticarete katıldığını göstermektedir.
- Dünyada ilk kez Sümerler tarafından MÖ 3200 yıllarında yaygın olarak kullanılan yazı, ticari ilişkiler sonucunda ancak MÖ 2. binyılın başından itibaren Anadolu’da kullanılmaya başlamıştır. Bu çağın en önemli özelliklerinden birisi Anadolu’da yazının ilk olarak bu dönemde tanınmış ve kullanılmış olmasıdır. Asurlular Anadolu’da çivi yazılı tabletlerle borç ve alacak senedi düzenlemiş, bu iş için mühürler kullanmışlar, tefecilik de yapmışlardır. Kültepe’de Asur çivi yazısı ile yazılmış binlerce kil tablet ele geçmiştir.
- Ekonomik içerikli mektupları zarflama usulü, Ur Hanedanı döneminde (MÖ 2111-2003) başlamıştır. Depolara giren ve çıkan malların listesi yapılır, üzerinde aynı bilgilerin yazılı olduğu kil zarf metnin üzerine sarılırdı. Yetkili kişi zarfı mühürlerdi. Gerekli olduğunda zarf kırılarak üzerindeki bilgilerin doğruluğu kontrol edilebilirdi.
Leave A Reply