
Fotoğraf: Wikimedia
Aleksandr Puşkin (1799-1837), 1829 yılında Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Rus ordusuyla birlikte yola çıkmış, buralarda yaşadıklarından esinlenerek Erzurum Yolculuğu adlı eserini 1836’da yayınlamıştır. Erzurum’a giderken Kars’ta kalmış. Arpaçay’ı geçerek Anadolu’ya giren Puşkin Kars’a varmadan ordunun ayrıldığını haber alınca Kars’ta bir gece konaklayıp yoluna Erzurum’a doğru devam etmiş. Aleksandr Puşkin, Erzurum Yolculuğu (1835) adlı eserinde, “Türk kılavuzuma, beni hemen bir hamama götürmesini emrettim. Dik, eğri büğrü sokaklardan geçtik. Kötü Türk yollarında atlar tökezliyordu. Harap bir evin önünde durduk. Hamam burasıymış,” diye yazar (sayfa 412).
“Türkler, kestikleri kafaları başkente gönderiyorlarmış. Ellerini kana batırıp sancaklarına basıyorlar” (sayfa 416).
“Savaş bitmiş görünüyordu. Dönüşe hazırlanıyordum. 14 Temmuz günü halk hamamına gittim ama hiç hoşnut kalmadım. Havluların pisliği, kötü hizmet vs. adamakıllı canım sıkıldı. Tiflis hamamları nerde, bunlar nerde!” (sayfa 434).
“Kocakarı az sonra soğanlı bir koyun yahnisi getirdi. Aşçılık sanatının ulaşabileceği en yüksek noktaydı bu,” diye yazmıştır (sayfa 412).
Tüm Öykü ve Romanlar, Puşkin, Cem Yayınevi, 1990.
“1829’da işgalci birliklerle bölgeye gelen Puşkin, “leş gibi pis, hastalık kaynıyor,” dediği Erzurum’dan nefret etmişti.
Aydınlanma Değil, Merhamet, Alev Alatlı, Everest Yayınları, 2005. Sayfa 194.
Leave A Reply