Minos sarayların üçte birlik bir bölümünün ürünlerin depolanması amacıyla kullanıldığı düşünülmektedir. Evlerin zemin katlarında üretime ilişkin bulgularla karşılaşılmaktadır. Bu yapılarda buğday, arpa öğütme ile şarap ve zeytinyağı presleme işlemleri gerçekleştirilmekteydi. Knossos Sarayı’nda büyük küpler içinde, litrelerce zeytinyağının depolanmış olduğu saptanmıştır. Ekonomik olarak krallığı ayakta tutan başlıca üretim malları zeytinyağı ve şaraptı.
Minoslular, Ege coğrafyasında yerlerini alacak olan Mikenler gibi zeytinyağını hammadde olarak kullanmakta ve doğadan topladıkları çeşitli hoş kokulu bitkilerle karıştırarak meydana getirdikleri parfümleri Batı Anadolu’ya, Kıbrıs’a, Mısır’a ihraç etmekteydiler. Bu güzel kokulu zeytinyağlarını taşıdıkları kapların üzerini de dev ahtapotlar ve bitkilerle süslemekteydiler. Minoslular farklı bitkilerin yağını da kullanarak kokular üretebilmekteydi. Örneğin iris çiçeğinin yağını koku üretiminde kullanmaktaydılar (1).

Yeni Saraylar Döneminde (MÖ 1700-1450), küpler çeşitlendi ve nüfus artışına bağlı olarak sayıları da arttı. Malları depolama ve taşımada kolaylık sağlamak için küplerin biçimleri ve üzerlerine konan işaretler standart hale getirilmişti. Su, zeytinyağı, şarap/bira gibi sıvıların konacağı küplerin dipleri dar olurdu. Fotoğrafta soldaki küpün üzerindeki desen şarap/bira için, ortadaki zeytinyağı için, sağdaki süsleme, su bitkisi olan saz, su için yapılırdı (2)(3).
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, The Museum of Prehistoric Thera, Santorini, 2023.

Orta Kikladik Döneme (MÖ 2100-1650) ait bu küpün bir yüzünde iki dağ keçisiyle bir boğa ve Ege’nin tipik bitkileri, diğer yüzünde ise yunusların su yüzüne çıkmasıyla havalanan kuşlar betimlenmiştir. Bu tercihle belki de adanın tüm flora ve faunası birleştirilmek istenmiştir (4).
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, The Museum of Prehistoric Thera, Santorini, 2023.

Pithoi denen iki büyük silindirik küp. Biri yunus diğeri beyaz zambak süslemeli.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, The Museum of Prehistoric Thera, Santorini, 2023.
Geç Tunç Çağı’nın ya da Geç Kikladik Dönem’in (MÖ 1650-1050) başlamasıyla Akdeniz kültürel ilişkileri de artarak batıya dek yayıldı. Bunda yelkenli gemilerin inşası ve bunlarla açık denizlere açılabilmenin rolü önemlidir. Kıbrıs, Suriye, Filistin ve Mısır’a yapılan Minos keramiği satışı Ege Bölgesi ile olan ilişkilerin sürekliliğini yansıtmaktadır. MÖ 16. ve erken 15. yüzyılda Minos keramiğinin dağılımı ve daha sonra Miken mallarının yayıldığı geniş bölge Doğu Akdeniz’de Anadolu kıyılarını izleyerek Kıbrıs ve Levant Bölgesi’ne varan, hatta doğrudan Mısır’a ulaşan deniz yolu güzergahlarının bulunduğunu ve bu güzergahlardan giderek düzenli bir biçimde yararlanıldığını belgeler (5).

Thera’da, (Santorini Adası’nda) üretilen seramiklerin hepsi dekorludur. Kiklad geleneğindeki Minos etkisi geometrik süslemelerle olduğu kadar, bitkisel ve zoolojik süslemelerde de kendini gösterir.
Geç Kikladik Döneme ait, koyun-keçi benzeri dört ayaklı hayvan bezemeli, MÖ 17. yüzyıla tarihlenen seramik örneği adanın arkeoloji müzesinde sergilenmekte (6).
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, The Museum of Prehistoric Thera, Santorini, 2023.
Yararlanılan Kaynaklar
(1) Girit’in Arkeolojik Mirası ve Söylencesel Geçmişinde Minos Kültürü, Barış Gür, Arkeoloji ve Sanat, Ocak-Nisan 2018. Sayfa 9-24.
(2) Akrotiri, Christos G. Doumas, Society for the Promotion of Studies on Prehistoric Thera, 2017. Sayfa 26, 27, 154.
(3) Storage and Storage Pithoi, Archaeological Museum of Heraclion.
(4) Akrotiri, sayfa 171.
(5) Tunç Çağında Küreselleşme, Prof. Dr. Ünsal Yalçın, Aktüel Arkeoloji, Mayıs Haziran 2013. Sayfa 56.
(6) A.g.e., sayfa 168-170.
Leave A Reply