“20. yüzyılın en büyük derdi olan savaş, birbirine tahammül edememekten çıkıyordu. Thomas Mann, ‘Apolitik adam medenidir’ diyordu. Bizden olmayanlar kötüdür. Mann’ın ülkesinde onlara mahluk denir. Mahluk ister ki toplum onu gizlesin, hatta Walter Benjamin’in deyimiyle “yarı yarıya” görünsün, istendiği zaman rafa kaldırılsın. Mahluk Avrupa’ya gitmiş, kök salmış ama kabul edilmemiş Doğulu Yahudi’dir. Onların kökü kazınmadıkça biz Avrupalılar rahat yüzü göremeyiz. Onları seven kimseler de onlarla benzer cezalara çarptırılacaktır. Naziler Mann’ı vatan haini ilan eder, kitaplarını yakar ve küllerini ona yollarlar. Mann’ın kitapları basılmaz, Brecht yasaktır. Gerekçe şudur: “Bunlar, kölelerin dillerini kullanıyor.”
Dünya Edebiyatı: Masal mı, Rüya mı, Çeviri mi?, Müslüm Yücel, Notos Ağustos-Eylül 2019. Sayfa 67, 68.

Chopin, 1849’da tüberkülozdan öldü. Kalbi, vasiyeti üstüne doğduğu şehir olan Varşova’da bir kiliseye gömüldü. Ama bedeni Paris’teki Pére-Lachaise mezarlığında bulunmaktadır. Ayrıca cenazesinde, kendi Cenaze Marşı’nın değil Mozart’ın Requiem’in çalınmasını istemiştir.
Varşova’daki Kutsal Haç Kilisesi’nde Chopin’e ait kitabe, kalbini taşıyan kabı örtüyor.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, 2004.
Londra Müzik Birliği’nin 1845’teki bir programında, “sanata hiçbir şey” katmayan, sadece “esnafın ve Yahudi vurguncuların ceplerini dolduran” ticari konserlerdeki vurgunlar kınanmıştı.
Chopin, aldığı ücretlerden nadiren tatmin olmuş, bu onda yayıncılara karşı kızgınlık oluşturmuştu. İki büyük yayıncı da Yahudi olduğundan onları, “Yahudi alçaklar” ve “Yahudi hileleri” gibi anti-semitik ifadelerle anmıştı. Oysa söz konusu iki yayıncı Chopin’e diğer yayımcılardan daha fazla para ödemişlerdi.
Avrupalılar, Orlando Figes, YKY, 2020. Sayfa 121, 132.
Leave A Reply