- Bulgarların Hıristiyanlığı kabulü büyük ölçüde Cyril ve Methodius kardeşlerin misyonerliği sayesinde 870 yılında gerçekleşmişti. Günümüzde tüm Slav dillerinin yazımında kullanılmakta olan Kiril alfabesinin önceli olan Glagolitik alfabeyi de bu kardeşler oluşturmuştu. Bizans, Bulgarların Hıristiyan olmasını sağlayarak onları politik etki çemberine almış; sınır komşusunun dini ve politik alanda rakipleri olan Roma ve Germenlerin etki alanına girmelerini de önlemişti. Bulgarlar Bizans sanatını da benimsemişlerdi.
- Rusların 10. yüzyılda Hıristiyanlığı kabulünde de Bizans sanatının büyük etkisi olmuştu. Burada, diplomatik araç olarak sanattan bahsedebiliriz. Aya Sofya’da sergilenen İsa’nın ve onun elçisi olan imparatorun ihtişamı, Konstantinopolis’e gelen Rus heyetlerini hep çok etkilemişti. Kiev, Konstantinopolis’i model aldı, Konstantinopolis’ten mozaik sanatçıları Kiev’e gitti, Kiev de bir Altın Kapı yaptı.
- Bizans’ın Kafkasya, Mısır, Yakın Doğu’daki Hıristiyanlık üzerinde etkisi olmadı. Onların kendi Hıristiyanlık anlayışları vardı.
- Süryaniler ve Koptlar hep Müslüman devletlerin tebaası oldular.
- Gürcüler, Bizans kilisesinin ayin usullerini aldılar ama Kafkasya halkları sanatta İran etkisinde kaldılar.
- 451 yılındaki Konsil kararlarını tanımayan Ermeniler, başka bir dini dünyaya aittiler ve Ermeni krallar Müslümanlara Bizans’a olduğundan daha yakındılar. Ama Bizans’ta çalışan, hatta sarayda önemli görevlere gelen Ermeniler vardı. 989 yılında, depremde hasar gören Aya Sofya’nın kubbesini yapan, Ani’deki katedralin de ustası olan Trdat olmuştu.
- 11.-12. yüzyılda Bizans’ın askeri ve diplomatik gücü azalmaya başlamıştı.
- 1204 yılındaki Latin işgali, Bizans devletler hiyerarşisinde mütevazi unvanları kabul etmek zorunda kalmış olan yöneticilerin intikam alma dönemi oldu. Latin işgali sonrası Bizans’ın askeri ve diplomatik gücü eskisi gibi olamadı. Ama Bizans’ın politik baskısının ortadan kalkması, yurtdışında Bizans sanatına olan ilgiyi artırdı. Bizanslı sanatçılar yurtdışından çok talep gördü.
- Rönesans, 13. yüzyılda Giotto ve Masaccio ile başlamıştır. Dolayısıyla fetihten kaçanlar Avrupa’da Rönesans’ı başlattı iddiası asılsızdır.
- Başka bir iddia da fetih olmasaydı, Rönesans’ın Konstantinopolis’te başlayacağı yönündedir. Karşı görüşte olanlar ise, Bizans sanatının Rönesans gibi bir oluşumu başlatmak için cılız olduğunu öne sürer.
- 1390 yılında İmparator Manuel Paleologos tarafından Türklere karşı destek aramak için Venedik’e gönderilen heyete başkanlık eden Konstantinopolis doğumlu Manuel Chrysoloras (1355?-1415), Yunan edebiyatının Batı Avrupa’da tanınmasında öncü rol oynamıştır.
- 15. yüzyılın en ünlü ikona sanatçısı, Ortodoks fresk ve ikonlarıyla ortaçağ Rusya’sının en büyük ressamı kabul edilen Andrei Rublev’in (1360-1427 veya 1430) hocası Bizanslı sanatçı Yunan Theofan (1340?-1410?) idi.
- Konstantinopolis, Moskova’dan Madrid’e kadar uzanan geniş bir etki çemberi oluşturmuştu.
- Ressam, heykeltıraş, mimar Domenikos Theotokopulos, namı diğer El Greco (1541 – 1614) Bizans biçemini İspanya’ya taşıdı. Bizans biçeminin izleri İspanya’nın yanı sıra Balkanlarda, Venedik ve Siena okullarında da görüldü.
- Bizans imparatorluk sanatı, altınla işli ipek giysiler, gümüşle süslenmiş saraylar, askeri zaferleri betimleyen mozaikler ile gücün nasıl teşhir edileceğini imparatorluklara öğreten bir medeniyet oldu.
- 395 yılında Roma ikiye bölündükten ve Batı Roma 453’te yıkıldıktan sonra Avrupa, geri kalan tek Roma’yı “Doğu” Roma olarak anmıştı. Oysa devletin resmi adı, Roma İmparatorluğu idi. 1557 yılında, Alman hümanist ve tarih bilgini Hieronymus Wolf, Doğu Roma İmparatorluğu tarihi hakkında Latince bir kitap yazdı. Bu kitapla birlikte tarihte ilk kez, bir devlet yıkıldıktan 104 yıl sonra isim değiştirdi ve 1123 yıl süreyle Doğu Roma diye bilinen devlete Bizans adı verildi. Bu isimlendirmede devletin, Roma uygarlığının devamı değil de Ortaçağ Yunan uygarlığı olduğu savı vardır. Bazı tarihçiler tarafından yapay bulunan bu ad, tüm dünya tarafından benimsenir. Günümüzde dilimize de çok yerleşmiş olduğu için ben de bu adı kullanmayı tercih ettim.
Andrei Rublev, Bizans, Bizans İmparatorluğu, Bizans'tan Sonra, Cyril ve Methodius, Domenikos Theotokopulos, Edinburgh, El Greco, Giotto, Glagolitik Alfabe, Gürcüler, Hieronymus Wolf, Kiril alfabesi, kubbe, Kurtarıcı İsa, Latin işgali, Manuel Chrysoloras, Masaccio, Moskova, National Gallery of Scotland, Novgorod, Pantokrator İsa, Rönesans, Süryaniler, The Church of Transfiguration, Trdat, Tretyakov Devlet Galerisi, Yunan Theofan
Leave A Reply