- MÖ 27’de Augustus ile Roma’nın İmparatorluk dönemi başladı ve bölünmeye kadar yaklaşık 300 yıl devam etti. Otoritenin kötüye kullanımı, bürokratik engeller, ekonominin kötüye gidişi, iç savaşlar, istilalar ve şahsi kaprislerle İmparatorluk çökme noktasına geldi. Roma İmparatorluğu daima daha fazla adam, daha fazla mal, daha fazla vergi gerektiren bir bürokrasi haline gelmişti.
- Roma İmparatorluğu 286 yılında, İmparator Diokletianus tarafından ikiye ayrıldı. Hem Doğudakinin hem de Batıdakinin yöneticisine Augustus ünvanı verildi. Her birinin, ünvanı Sezar olan yardımcıları/varisleri olurdu. Hepsi imparatorluğun belirli bölgelerinden sorumlu olurlardı. Bütün devlet işlerinden bu 4 kişi sorumluydu. 313 yılında dörtlü idareden ikili idareye geçilmişti. Bu bölünme kısa vadede kalıcı olmadıysa da 395 yılında gerçekleşecek daimi bölünmeye emsal teşkil etmişti.
- Batı’nın Augustus’u Konstantin, Doğu’daki Augustus Licinius’u yenip, 324’te tüm İmparatorluğun tek hükümdarı oldu.
- I. Konstantin (324-337) iki temel karar aldı:*Tek hükümdar olunca Nikomedia’daki (İzmit) Diokletianus Sarayı’nda oturmakla birlikte, MS. 324 yılında başkenti, MÖ. 658 yılında Megara kralı Byzas tarafından kurulan, Byzantium’a taşımaya karar verdi ve 330 yılına kadar savunma duvarları, saray, yönetim yapıları, bir forum başta olmak üzere, şehir inşa edildi. Şehrin açılışı 11 Mayıs 330’da yapıldı, adına Yeni Roma dedi. 337’de, Büyük Konstantin’in ölümünden sonra şehir Konstantinopolis diye anıldı. “Roma’dan uzakta bir Roma” kurma fikrinin Diokletianus’a ait olduğu, onun da Nikomedia’yı aynı amaçla yükselttiği söylenir.
- ** Romalılar devletin çıkarlarına ters düşmeyen ve halk ayaklanması yaratmayacak her türlü oluşuma karşı hoşgörülüydüler. Hıristiyanlık Romalılarca bir başka gizli din olarak algılandı, Yahudiliğin bölgesel bir çeşidi sanıldı. Yahudiler gibi Hıristiyanların da ülke içinde çalışmasına izin verildi, hoşgörüldü. 3. yüzyılda Hıristiyanlık imparatorlukta büyük bir güç haline geldi. Diokletianus’un, hükümdarın tanrı olarak kabulünü istemesiyle Hıristiyanlar ile devlet arasında sürtüşme çıktı ve katliam başladı. 313 yılında iki imparator I. Konstantin ve Licinius Milano Emirnamesi’ni hazırladılar. Emirname’de hiç kimsenin tapınma hakkından mahrum edilemeyeceği yasal bir nitelik kazandı. 324 Emirnamesi ile I.Konstantin, Hıristiyanlara karşı olan bütün uygulama ve yasaklara son verdi. Sürgüne gönderilmiş olanların evlerine dönmesini, kürek mahkumu olanların serbest bırakılmasını buyurdu. Daha önce el konulmuş olan bütün Hıristiyan mallarını iade etti. Annesi Helena, Hıristiyandı. Hıristiyanlığın kanuni konumunu garanti etti. Hıristiyan rahiplere vergi muafiyeti tanıdı ve Hıristiyanlığın kutsal günlerine saygı gösterilmeye başlandı. Pazar gününü, “Güneş’in muhterem günü” nü, dinlenme günü ilan eden bir yasa çıkartarak, Pazar gününün, Aziz Paul zamanından beri Hıristiyanların kutsal dinlenme günü olan Cumartesi’nin yerini almasını başlattı. 325 yılında I. Nikaea (İznik) Konsili’ni topladı. Roma’da asillerin çok önemli bir kısmı halen pagandı. Hıristiyanlık Roma’da o sıralar daha çok orta ve alt sınıf arasında yaygındı. Roma’ya ilk Hıristiyan valiyi I. Konstantin atadı. Roma, çoktanrılı dinin bina, heykel ve tapınakları ile dolu olduğundan başkenti taşımak istediği, Yeni Roma’nın, Hıristiyanlığın merkezi olmasını hedeflediği düşünülür. Annesinin 330 yılında ölümünden sonra kilise yapımı için kamu fonlarından destek verdi. İmparatorluğun birçok yerinde başta Roma olmak üzere kiliseler inşa ettirdi.
- Konstantin, Romalıların haçı işkence aleti olarak kullanma geleneğine son verdi. Bundan böyle haç Hırıstiyanlığın simgesi olacaktı. Bizans’ta haç, devletin koruyucusuydu.

İmparator’un annesi de Kutsal Topraklar’a ilk hacca gidenler arasındaydı. Kudüs’te Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği haçı bulduğuna inanılır. Doğu Kiliseleri onları aziz ve azize olarak kabul eder ve 21 Mayıs’ta anar.
Fotoğraftaki Büyük Konstantin tablosu Helsinki’de, Rus Ortodoks Katedrali Uspenski’de bulunmaktadır.
- Konstantin eski başkentten asil aileleri getirip Yeni Roma’ya yerleştirerek yeni bir yönetici sınıf oluşturmak istiyordu, onları güzel evlere yerleştirdi. Aristokratlar ve senatörler için Roma’daki senatör evlerinin kopyaları yaptırılmıştı.
- Hedefi, tek imparatorluk, tek imparator ve tek Tanrı idi.
- Merkeziyetçi bir devlet yönetimini geliştirdi ve Kilise üzerinde otorite kurdu.
- Solidus olarak bilinen para sistemini oluşturdu.
- Konstantinopolis’in su dağıtım sisteminin temellerini attı.
- Septimus Severus’un başlattığı Hipodrom’u tamamladı.
- Kenti savunmak için yeni bir sur yaptırdı.
- Büyük Saray yapı topluluğunun ilk yapılarını inşa ettirdi.
- I. Konstantin’in ancak ölüm döşeğindeyken vaftiz olduğu; dine aykırı olduğunu bildiği kararlarını alabilmek için vaftizini geciktirdiği söylenir. Böylece, ilk Hıristiyan Roma İmparatoru olur.
- Kendi cenaze merasimini planlamış, kendi anıtmezarını hazırlamıştır. Kutsal Havariler Kilisesi’ne On İki Havari için yaptırdığı anıtmezarların ortasına gömülmüştür. Havarilerden Aziz Andreas, Aziz Timoteus ve Aziz Luka’nın röliklerinin Antiocheia’dan buraya getirilmiş olduğuna inanılır. 337-1056 yılları arasında imparatorlar, imparatoriçeler, imparatorluk ailesi üyeleri Kutsal Havariler Kilisesi/Havariyun Kilisesi’ne (Hagia Apostolea), daha sonraki yıllarda ise kendi yaptırdıkları kiliselere gömülmüşlerdir. 1204 yılında IV. Haçlı Seferi sırasında Latinler tarafından bu mezarlar açılarak yağmalanmıştır. Fatih Camisi bu kilisenin kalıntıları üzerine yapılmıştır.
- İmparatorun dairesel planlı Mausoleion’u kubbeli, kütlesel, silindirik bir yapı olmalıdır. Spalato’daki (Split) Diokletianus’un mezar yapısına benzediği düşünülmektedir.
- Konstantin bir Hıristiyanlık merkezi yarattı ise bu, Kudüs’te Kutsal Mezar için inşa edilen büyük kilise kompleksidir. Roma’da da çok sayıda kilise ve kamu yapısı inşa ettirmişti.
- Bazı kaynaklara göre Konstantinopolis’te Kutsal Barış kilisesi Aya İrini, Ayios Akakios ve Ayios Mokios kiliselerini yaptırdığı; bazı kaynaklara göre ise, Mausoleion dışında Konstantinopolis’te herhangi bir kilise yaptırmadığı yazılıdır. Aya Sofya’nın inşaatını da onun başlatıp başlatmadığı net değildir. Konstantinopolis’te kesin olarak ona atfedilebilecek tek kilise onun başlattığı, oğlunun tamamladığı Havariyun Kilisesi’dir.
- Caeserea Maritma’lı Eusebios Büyük Konstantin’in cenaze törenini şu satırlarla betimliyor: “Konstantin’in mor kumaşlara sarılı altın tabut içindeki bedeni, sarayın anı salonunda bütün maiyetindekiler, generaller, senatörler ve imparatorluğun daha alt kademelerinde olanlar, başında tacı ile morlar içinde yatan hareketsiz insanın önünde eğilerek saygılarını sundular. Altın katafalkın çevresi yanan mumlarla çevrilmişti. Cenaze alayı sokaklardan geçerek Havariyun Kilisesi’ne geldi. Yeni imparator ve Roma devletinin görevlileri burada ayrıldı. Kilise adamları ve Hıristiyan cemaat yeni vaftiz edilmiş olan kardeşlerini aldılar. Dualardan sonra kendi yaptırdığı anıtmezara On Üçüncü Havari olarak gömüldü.”Onun döneminde inşa edilmiş yapıları Bizans Anıtları bölümünde anlatacağız.
4 Comments
Yazılarınızı okumak keyifli… Emeğiniz için teşekkürler.
“Kaiserialı (Kayserili) Eusebios” tabiri doğru mu? Eusebios’tan bahseden çoğu kaynakta bu yazıyor ve yanlış bir algı yaratıyor bu. Caesarea (Kayserya) Maritma (Yun. Parálios Kaisáreia) olması gerekiyor sanırım.
Hakan Bey merhaba,
Öncelikle güzel sözleriniz için teşekkür ederim.
Aslında bahsi geçen yer sizin de belirttiğiniz gibi Caesarea Maritma antik kentidir.
Roma döneminde, Sezar’ı temsil eden yerlerin, bu merkezlerin “kayser”e ait oluşunu vurgulamak üzere caesarea denmesi karışıklıklara neden oluyor.
Uyarınız için teşekkür ediyorum. Derhal düzelteceğim.
Saygılar,
Füsun Kavrakoğlu
Merhaba, elinize dimağınıza sağlık.
“337-1056 yılları arasında imparatorlar, imparatoriçeler, imparatorluk ailesi üyeleri Kutsal Havariler Kilisesi/Havariyun Kilisesi’ne (Hagia Apostolea), daha sonraki yıllarda ise kendi yaptırdıkları kiliselere gömülmüşlerdir. ” Bu bilginin kaynağını (ya da kaynaklarını) öğrenebilir miyim acaba?
Melike Hanım merhaba,
Biliyorsunuz yazılarımın bir Yararlanılan Kaynaklar bölümü oluyor. O yazı dizisi için yararlandığım tüm kaynakları orada belirtiyorum. Ama akademik yayınlar gibi kaynağı geçtiği yerde belirtmiyorum, yazı daha akıcı olsun, kolay okunsun diye.
Sorunuza konu olan Kutsal Havariler Kilisesi için kullandığım kaynaklardan ikisi:
İstanbul’un Bizans Anıtları, John Freely-Ahmet S. Çakmak, YKY, 2005, sayfa 121,
İstanbul’un 100 Roma, Bizans Eseri, Feride İmrana Altun, Kültür AŞ, 2009, sayfa 51.
Ama sizin alıntı yaptığınız cümle, yazıdaki şekliyle Bizans İmparatorluğu Tarihi, Radi Dikici, Remzi Kitabevi, Genişletilmiş Baskı 2013, sayfa 57’nin sonu, 58’in başında geçmektedir.
Umarım yardımcı olabilmişimdir.
Selamlar, sevgiler.
Füsun Kavrakoğlu