- Karaktere göre renk ile dışavurum farklılaşır.
- Ekspresyonist sanatçı, ruhunu ortaya koymak için gerçeğin biçimini bozma yöntemini kullanıyor, deformasyon yapıyor.
- Özel bir durumu yansıtan Ekspresyonist tablolar evrensel değildir.
- Sivri keskin çizgiler, kırmızı ve tonları öfke; dairesel oluşumlar, mavi ve tonları sakinliği vurgular. (Bloğumuzda yayınlanmış Renkler dosyasına bakabilirsiniz.)
- Ekspresyonizm ilk önce resim alanında doğmuş, sonra edebiyatta da etkili olmuştur.
- Dışavurumcu ressamlar arasında Edvard Munch (1863-1944), Ernst Ludwig Kirchner (1880-1938), James Ensor (1860-1949) ve Oscar Kokoschka (1886-1980) sayılabilir.
- 1933 yılında Nazilerin Almanya’da başa geçmesinden beş yıl sonra Ekspresyonist sanat yok olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra etkisini yeniden göstermiştir. Savaşın stres yüklü duygulanımları Dışavurumculuğu yeniden doğuran faktör olmuştur.
- Dışavurumculuk, Kübizm, Fütürizm, Minimalizm ile özdeşleşerek temel bir sanatsal ifade olarak canlılığını sürdürür.

Naziler tarafından “yoz sanat” kategorisine alınan Edvard Munch’un eserlerinden belki de en bilineni 1893 yılında tamamladığı Çığlık adlı tablosudur. Sembolistlerden (Gauguin, Mallarmé, Moreau, Redon) ve Van Gogh’dan önemli izler taşıyan tablosu, “ nörotik ekspresyonizm” kategorisinde anılır. İmgeleri yoğunlaştırması ve gerçeklikten ziyade yüzleştiği gerçeklik karşısında hislerini yansıtması onun, Ekspresyonist sanatçılar arasında önemli bir yere sahip olmasını sağlar. Neo-Empresyonist etkiler ise tablonun canlı renklerinde hissedilmektedir.

İntikamcı, Ernst Barlach (1870 – 1938), Alman dışavurumcu heykeltıraş ve yazar. Nazi Partisi’nin yükseliş dönemine denk gelen bu yapıtlar zamanın egemen siyasetçileri tarafından yozlaşmış sanat ürünleri olarak değerlendirilmiştir.
- Dışavurumcu Edebiyat: İç gözleme önem veren Ekspresyonistler okuyucuya estetik zevk ve haz verip onu eğlendirmek yerine , onu sarsarak içinde bulunduğu uyuşukluktan kurtarmak istemişlerdir. Almanca yazan Franz Kafka’nın (1883-1924) eserleri Ekspresyonisttir. Lisanı Almanca olan ülkelerde Dışavurumcu şiir de büyük gelişme göstermiştir. Şairin görevi dış dünyanın anlamsızlığına, ruhsuzluğuna farklı bir anlam katmaktır. Georg Trakl (1887-1914), Georg Heym (1887-1912), Ernst Stadler (1883-1914), Gottfried Benn (1886-1956) ve August Stramm (1874-1915) akımın ünlü şairleridir. Arthur Rimbaud, Paul Verlaine dünya edebiyatında, Ahmet Haşim ve Ahmet Muhip Dıranas da Türk edebiyatındaki temsilcisidir.
- İlk Dışavurumcu tiyatro eserinin 1909’da Oskar Kokoschka’nın yazdığı Cinayet, Kadınlar İçin Umut adlı kısa oyun olduğu kabul edilir. Ekspresyonist drama için Alman oyun yazarı ve aktörü Frank Wedekind ve İsveçli yazar August Strinberg sayılabilir.
- Ekspresyonist mimari 1910-1930 arasında özellikle Almanya’da etkisini göstermiştir. İşlevselliği ifadeci formla birleştirme; ifadeci form için bireysel ve duygusal tasarım; alışılmamış form ve yeni malzemelerin kullanımı Dışavurumcu mimarinin özellikleridir. 1880-1910 yıllarında yaygın olan Art Nouveau’da da dışavurumcu bir tavır vardı. 1910 yılından sonra da Ekspresyonizm önemli olmaya devam etti. Ekspresyonist mimaride doksan derecelik açı kullanımı tercih edilmez.
- Bruno Taut‘un 1914’de Köln‘deki Cam Pavyon’u, Erich Mendelsohn‘un 1921’de bitirilmiş olan Potsdam‘daki Einstein Kulesi ve Hans Poelzig‘in Berlin‘deki Grosse Schauspielhaus tiyatrosunun iç dekorasyonu Ekspresyonist mimarlığın önemli örnekleridir. Bauhaus okulunun kurucusu Gropius da, Ekspresyonist mimarlığın erken döneminin temsilcilerinden biridir.
- Ekspresyonist Müzik: Arnold Schoenberg (1874-1951) ile öğrencileri Anton Webern (1883-1945) ve Alban Berg (1885-1935) Ekpresyonist adını verdikleri parçalar bestelemişlerdir. Bu besteciler eserlerinde geleneksel tonalite prensiplerinden ayrılıp atonal parçalar bestelemişlerdir. Müzikleri şuuraltı, içsel gereklilik ve acı çekme duygularını ifade etme çalışmalarıdır. Schoenberg’in Orkestra İçin Beş Parça, Op. 10 (1911-13), Bekleyiş (1909) ve Mesut El adlı eserleri ; Alban Berg’in Wozzeck operası Ekspresyonist yapıtlara iyi örneklerdir.
Bir müzik parçasının belli bir tona bağlı olmadan düzenlenmesi, klasik armoni kurallarının kabul etmediği sesleri de kullanabilme özgürlüğü sağlayan müzik atonal müziktir. Atonal bir parça, mutlaka on iki tonlu bir parça olmak zorunda değildir. Yani atonal parça on iki adet notanın tümünü içermek zorunda değildir. Atonal parça kulağa birbiri ile alakasız notaların dizilmiş hali gibi gelebilir.
Atonal müzik Theodor W. Adorno’ya (1903-1969) göre insanlığı içinde bulunduğu kötü durumdan kurtarabilecek devrimci ve anarşik bir müziktir. Adorno, Frankfurt’ta üniversite öğrencisi iken müzik eleştirmeni olarak yazılar kaleme alıyordu. 1924 yılında Alban Berg’in Wozzeck adlı operasının tanıtım yazısını da o yazmıştı. Atonal müzik Adorno’nun Negatif Diyalektik’ine (1966) de ilham kaynağı olmuştur.
- Ekpresyonist film sanatının ana özellikleri gerçek-dışı ve çoğunlukla absürd dekorlar, çarpıtılmış perspektifler, ışığın ve gölgelerin abartılı kullanımıdır. Robert Weine’nin Dr. Caligari’nin Muayenehanesi; Paul Wegener ve Carl Boese’nin Golem: Dünyaya Nasıl Geldi adlı filmi; F.W.Murnau’nun Bir Dehşet Senfonisi filmlerini Ekspresyonist sinema örnekleri arasında sayabiliriz.
- Ekspresyonizm savaş çarkının parçası olmakla suçlanmıştır..
Leave A Reply