Burada bir karşılaştırma yapma imkanı vermek için Batı tıbbına dair küçük bir parantez açmak istiyoruz.
Hipokrat (MÖ 460-370) ve Galen (129-216) kaynaklı geleneksel Batı tıbbı, toprak, hava, su ve ateş olarak dört öğe üstüne kurulmuştu. Bunlar ise; soğuk, kuru, yaş ve sıcağa; Satürn, Venüs/Jüpiter, Ay ve Mars’a; balgam, sarı safra, kara safra ve kana karşılık geliyordu. Bu mizaçlar arasındaki denge bozuldu mu afiyet de bozuluyordu ve tedavi için dengenin tekrar kurulması gerekliydi. İsviçreli doktor ve simyacı Paracelsus (1490-1541), seleflerinin mizaçlara dayalı tıbbi kuramlarını reddederek, doğa incelemeleri üzerine kurulu bir kuram geliştirmişti. Ona göre ana maddeler civa, kükürt ve tuzdu, ama antimon, çinko ve alkol gibi başka maddeler de işin içine giriyordu. Ağrının başlıca ilacı haline gelen haşhaş tentürünü ilk üreten Paracelsus’tu. Bu yeni fikirlere ilk sahip çıkan Catherine de Medici’nin sarayı, Güney Avrupa’daki kraliyet ve prenslik sarayları, Almanya ile Kuzey Protestan sarayları olmuştu.
İlk İmparator olarak anılan Qin Shi Huang, MÖ 210’da kendisini ölümsüz yapacağına inandığı için aldığı cıva hapları yüzünden ölmüştü. Antik Çin’de spermin beyinden geldiği düşünülürdü.
Çin’deki tedavi yöntemleri arasında akupunktur, akupressure, diyet düzenlemesi, özel nefes teknikleri, bitkisel ilaç kullanımı, masaj ve egzersiz vardır. Ama en iyi tedavi korunmadır. Mevsimlerle ve çevre ile uyum içinde yaşamak, dengeli beslenme ve düzenli egzersiz gereklidir.
Vücuda ince iğneler saplama yöntemlerini kapsayan akupunktur yaklaşık MÖ 2700’den itibaren kullanılmaktadır ve bedendeki tıkanmış enerji kanallarını açmayı, ağrıları gidermeyi hedefler. Akupunktur, iğne tedavisi ve moksibüsyon adlı iki tedaviden oluşur. İğne tedavisi dikey çizgi üzerinde belirli noktalara iğne batırarak gerçekleşir. Moksibüsyon ise, cilt üzerinde moksa yaprağı yakılması uygulamasıdır ısı ile tedavi eder. En eski akupunktur iğneleri taştan yapılmaydı. MÖ 5. yüzyılda metalürji tekniğinin gelişmesi ile metal akupunktur iğnesi yaygınlaştı. MS 3.-6. yüzyıllar arasında akupunkturla ilgili yayınlar çoğaldı ve bu teknik, Japonya ve Kore’de de yayıldı. Sui ve Tang Hanedanlarında (581-907), İmparatorluk Tıp İdaresi’nde akupunktur eğitimiyle ilgili birim kuruldu. Akupunktur 16. yüzyılda Avrupa’ya tanıtıldı. Ancak, Qing Hanedanı döneminde (1644-1911) bu teknik küçümsendi ve yalnızca ilaçla tedavi önemsendi. Çin Halk Cumhuriyeti 1949’da kurulduktan sonra bu teknik eski önemine kavuştu, ülke genelinde 2000’den fazla geleneksel Çin tıbbı hastanesinde akupunktur bölümleri kuruldu. (9)
Çinli hekimler, pelin otunun yanan yapraklarını kullanarak da vücudun çeşitli bölümlerini ısıtır ve ağrıları giderirlerdi. Yılanlardan yapılan ve çeşitli hastalıkları giderdiği düşünülen iksirler hazırlanırdı.
Leave A Reply