- İlk romanı Stephen Hero yayınevleri tarafından reddedilmiş otobiyografik bir anlatıydı. Bu ilk yazdıklarından yola çıkarak daha sonra Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi’ni yazmıştır. Her iki kitap da aynı konuları işler: aile baskısı, din baskısı, dil ve toplum baskısı, yabancılaşma, sürgün, sanat, baba arama. Stephen Hero’da Joyce kahramanını dışarıdan bakarak anlatmış, Portre’de ise kahramanı içerden görerek sunmuştur. İlk kitapta kendini kahramanından ayıramaz; bu eseri liriktir; Portre ise dramatiktir. Stephen Hero’da çok canlı çizilen kişiler, Portre’de donuklaşır; olayların geçtiği, dramın oynandığı sahne Stephen’nin zihni, bilincidir.
- Bin sayfa olduğunu bildiğimiz Stephen Hero’dan geriye kalan 200 sayfa James Joyce öldükten sonra kardeşi Stanislaus tarafından yayınlanmıştır.
- Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi 1914 yılında Şair Yeats ve Ezra Pound’un yardımıylatefrika halinde çıkmaya başlar.Joyce 1915’de Zürih’e yerleşir ve yine Yeats ve Pound’un yardımıyla Kraliyet Edebiyat Vakfı’ndan parasal destek almaya başlar. 1917 yılında ise ona yaşam boyu destek verecek olan iki ABD’li hamisi Harriet Shaw Weaver ve Edith Rockefeller ile tanışır.
- 1916 yılında Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi basılır, Chicago’da şiirleri yayımlanır. Eserinde, kendisi on bir yaşındayken ailenin mali durumunun bozulmasının ve kendisinin okul taksitleri ödenemediği için okuldan alınma sefahatini ve sanatı seçmek için İrlanda’yı terk etme kararını uzun uzun ve çok canlı bir dille anlatmıştır.
- Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi, Ulysses ve ölümünden sonra yayımlanan, ilk yapıtı Stephen Hero’nun başkahramanının adı Stephan Dedalus’tur. Stephen adının ilk Hıristiyan şehidi Aziz Stefanos’tan geldiği düşünülür. Kahramanın soyadı, Yunan mitolojisindeki ilk sanatçıdır. Girit kralı ona ünlü labirenti yaptırmış, sonra kızarak onu oğluyla birlikte hapsettirmiştir. Daedalus kendine ve oğlu İkarus’a kanatlar yaparak kaçar. Joyce’un gözünde İrlanda ulusçuluğu, aile, dil ve din bu labirenti temsil eder. Kitapta gerek labirenti, gerekse uçuşu simgeleyen birçok şey vardır. Karanlık ve kirli Dublin sokakları, Cizvit okulunun koridorları gibi.
- Kitapta İrlanda kendi yavrularını yiyen kocamış dişi bir domuzdur; Katolikliğin maddi, ticari zihniyeti anlatılır. Soğuk, Kilise’ye yakıştırılan bir niteliktir. Islaklık, her zaman papazları ve dinle ilgili şeyleri betimlerken ortaya çıkar. Dinin sık sık bağdaştırıldığı şeylerden biri de beyaz renktir. Beyaz ilk bakışta güzeldir, ama belirli bir çağrışım bağlamı içinde olumsuz ve kötü olduğu görülür. Anlatıda bütün beyaz şeylerin nemli ve soğuk mu olduğu düşünülür.
- Joyce, Portre’yi on yılda yazmıştır.
- Joyce, Giacomo Joyce’u yazdığı sırada Sanatçının Genç Bir Adam Olarak Portresi’ni bitirmek ve Ulysses’e başlamak üzereydi. Giacomo Joyce, Dublin’de geçmeyen tek eseridir, Trieste’de geçer. Yazar, isminin bu İtalyanca biçimini başlık yaptığı eserinde yaşamındaki bir kesite işaret eder, 1913-1914 yıllarına. Bu kısa eser özenle seçilmiş detaylar, tekrarlanan kelime, ses ve sembolleri ile düzyazıdan çok lirik şiir özellikleri taşımaktadır.
- Kitap sayısız epifanlar üzerine kuruludur. Küçük küçük epifanlar bir araya gelerek bölüm sonlarının büyük epifanlarını meydana getirirler. Her bölümün sonunda Stephen gerçeğe biraz daha yaklaşmış, bir zafer kazanmış olur. Birinci bölümün sonunda papazların haksızlığını yenmiş, ikincide cinsel hayatın gerçeğini tatmış, üçüncüde inayete kavuşmuş, dördüncüde sanatçı olmaya karar vermiştir. Son epifani kendini bütün bağlarından kurtararak sanatın çağrısını yanıtlamasıdır.
aile baskısı, baba arama, Chicago, Cizvit okulu, dil ve toplum baskısı, din baskısı, Dublin, Edith Rockefeller, Ezra Pound, Giacomo Joyce, Harriet Shaw Weaver, İkarus, İrlanda, Kraliyet Edebiyat Vakfı, otobiyografi, Şair Yeats, sanat, Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi, Stanislaus, Stephan Dedalus, Stephen Hero, sürgün, Ulysses, yabancılaşma, Yunan mitolojisi
Leave A Reply