Unguentarium, krem, yağ, merhem gibi kelimelerin Latince karşılığı olan Unguenta sözcüğünden türetilmiştir. Özellikle mezar buluntusu olarak karşımıza çıkan unguentarium’lar pişmiş toprak, cam, altın, gümüş, kurşun ve alabasterden yapılmışlardır. Cam olanları MÖ 1. yüzyılın ikinci yarısından itibaren serbest üfleme tekniğinin ortaya çıkmasıyla birlikte çok yaygın olarak üretilmiştir. Muhtemelen bu döneme kadar kokulu yağlar ve merhemlerin saklanması için seramik unguentariumlar kullanılmış, cam olanlar yapılmaya başlayınca onların kullanımı tercih edilmiştir. Bunun temel sebebi de camın, içerisindeki maddeyi seramik gibi emmemesi ve geçirgen olmamasıdır. Tabii camın zarafetini ve hafifliğini de unutmamak gerekir. Soğan gövdeli, çan gövdeli, makara tipli, tüp biçimli, iğ gövdeli gibi değişik şekillerde yapılan bu cam kaplarda en önemli özellik uzun silindirik boyundur. İçerisine konulan değerli yağların birden akmaması ve kolaylıkla uçmaması için boyun bu şekilde yapılmıştır. Ağız kısmı genellikle dışa çekilip tekrar içe katlama ile oluşturulur. Taban ise düz veya içe çökertilmiştir. Bu kaplar, sporcuların yağları, kadınların kozmetik ürünlerini muhafaza ettikleri küçük, dar boyunlu kaplardır. Lacrymaria denen tipi cenaze törenlerinde ağlayıcıların gözyaşlarını biriktirdikleri, balsamarium denen tipi ise güzel koku ve yağların muhafaza edildiği kaplardır. Unguentariumlar, yağ ve kozmetik ürünlerin yanı sıra renklendiriciler, merhemler ve ilaçları saklamak için de kullanılmıştır. Bu yüzden bu kapların yoğun olarak üretildiği yerlerde koku, merhem, ilaç gibi ürünlerin de üretiliyor olması gerekir. Yaşlı Plinius, Tarsus’ta bir merhem, Antalya-Phaselis kentinde gül kokusu ve Kilikya-Soli’de safran üretildiğinden bahseder.
Yunanca aryballus çanta anlamına gelmektedir. Genellikle atletlerin kullandığı küresel gövdeli, dar boyunlu ve iki kulplu yağ veya parfüm şişeleridir. Cam aryballos’lar, seramik ve bronz aryballos’lardan etkilenerek yapılmış ve aynı amaç için kullanılmıştır. Dışa çekilip tekrar içe katlanarak oluşturulan ağız, kısa silindirik boyun ve küresel biçimli gövde formu gösterir. Dipleri ise genellikle iç bükeydir. Kulpları ise sonradan gövde soğukken omuzdan boyuna eklenmiştir. Erken dönemlerde opak mavi renkten yapılan aryballos’lar geç döneme doğru yeşilimsi renkli camlardan daha saydam olarak üretilmiştir. Bu kap formunun yüksekliği 5-13 cm. arasında değişmektedir. Amphorikoslar gibi, hamama giderken kulplarına geçirilen deri veya metal halkalarla bileğe bağlanarak veya boyuna asılarak taşınmıştır. MÖ 6. yüzyıllarda iç kalıp tekniğinde yapılan aryballoslar üfleme tekniğinin ortaya çıkmasıyla Roma dünyasında da yerini almış ve yoğun bir şekilde üretilmeye başlanmıştır. Kullanımlarına dair bilgiyi, vazolar, duvar resimleri ve taş kabartmalardan almaktayız. Bu tür şişeler birçok işe yarardı: dar ağzı sıvıların ve uçucu yağların korunmasına ve yavaş akıtılmasına uygun olduğundan yağ, ilaç, kozmetik ve içecek taşımak için kullanılmıştır.
Yararlanılan Kaynak
Antikçağ’da Cam Kap Formlarının Kullanımı Üzerine Bir Deneme, Fevziye Eker, https://dergipark.org.tr
Leave A Reply