- Kur’an, kadınlarla erkeklerin Allah önünde eşit olduğunu söyler. Ayetlerin çoğu eşitliği destekler niteliktedir. Mali haklar konusunda Nisa Suresi, 32. Ayet; kadın ve erkeğin birbirine saygısı ve eşit olma durumu hakkında Tevbe Suresi, 71. Ayet; boşanma hakları konusunda Nisa Suresi, 35. Ayet örneklerden bazılarıdır.
- İslamiyet, ilk dönemlerinde kadınlara miras yoluyla mülk edinme hakkı tanıdı. Bu hak, Hıristiyanlık’ta tanınmamıştı.
- Çok kadınla evlenme, kadının yüzünü peçe ile örtmesi, harem uygulaması gibi bazı İslamiyet öncesi gelenekleri de sürdürdü. Çok eşlilik, peçe takma, kadının belirlenmiş bölümlerde, toplumdan uzak yaşaması gibi olgular Bizans toplumunun üst sınıflarında da görülen bir yaşam biçimiydi.
- Evlerdeki ayrı bölümlerde yaşama ilkesi camiye de taşındı, kadınlarla erkekler ayrı bölümlerde ibadet eder oldular.

Evleri birbirinden ayıran kalın ve sağır kerpiç duvarlar mahremiyetin, kadın olmanın sınırlarını aşılmaz biçimde belirlemiştir. Kadının yaşamı mutfağı ve hamuruyla sınırlandırılmıştır.
Çatılar kadınların alanı. Çatılar birbirine geçişli. Sokağa pek çıkamayan kadınlar birbirlerine teraslardan gidip geliyorlarmış.
Kadınlar çatılarda buluşuyor, gün yapıyor, çatılarda kadın pazarları açılıyormuş.
Çatılar sıcak gecelerde yatak odası olarak da kullanılıyormuş.
Gıdamis, Libya.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu
- Şeriat, yasak cinsel ilişki kuran kadına taşlanarak ölme cezası getirdi.
- İslamiyet beden konusunda Asya kültürlerine benzer, beden düşmanlığı yoktur.
- Ortaçağ İslam bilgini el Gazali’ye (1058-1111) göre, erkeğin çektiği bütün belaların, bütün mutsuzlukların ve acıların kaynağı kadındır. Gazali, adet görme, hamile kalma ve doğumu Tanrısal cezalar arasında görür. Ona göre, kocası istediği zaman onu boşayabilir ama kadın kocasını boşayamaz; bir erkek dört kadın alabilir ama kadının tek kocası olur; kadın evin kapalı bir bölmesinde yaşar; iki kadının ifadesi bir erkeğin ifadesini karşılar; kadın ancak yakın bir akrabasının eşliğinde evin dışına çıkabilir.
- İslam bilgini İbn el Arabi (1165-1240) kadınlara karşı olumlu bir tavır sergiler ve bu tür görenekler kadınların statüsünü aşağı düşüreceği için karşı çıkar.
- Aile içi evlilikler, İslam dünyasında ve gelişmekte olan ülkelerde uzun süredir kabul gören bir uygulamadır. Tarihsel açıdan bu gelenek, eşlerin köklerini tanımaya yarayan ve aile içindeki rolünün devamını sağlayan bir yoldur. Ayrılıkları ya da boşanmaları engellemek açısından da önemlidir. Ayrıca servetin aile dışına çıkmasını da önler. Ancak genetik olarak sağlıksız çocukların doğmasına da yol açar. 1994 yılından bu yana İran’da uygulamaya konan bir program, aile içi evlilik yapan çiftler için eğitim, sağlık tarama ve danışmanlık hizmetleri ile genetik testleri içeriyor. Ailedeki sakatlıkların tarihçesi izleniyor, diğer aile içi evlilikler hakkında bilgi toplanıyor, riskli bulunan çiftler tibbi araştırma için genetik uzmanlara gönderiliyor. Gelişmekte olan ülkelerin hiçbirinde daha önce böyle bir program yoktu.
- İslami kanunlar erkek evleneceği kadını önceden görmeli ve onunla konuşmalı der. Ama adetlerde adayların birbirini görmesi yoktur. Büyük kentler dışında gelenekler ağır basar.
- Namus uğruna cinayet işlenmediği veya kısas yasasının uygulanmadığı söylenemez; ancak toplum, bir zamanlar bunları olumlu şeyler olarak görürken, artık olumsuz olarak değerlendirmektedir. Kimi zaman aynı ahlak, öldürme yasağının istisnaları olabileceğini kabul edebilir, kolektif duyarlığın daha üstün bir iyiliği güvence altına alan korkunç eylemleri ve kurban etmeleri kabul edebileceği gibi.
32. Ayet, 71. Ayet, Çok eşlilik, Çok kadınla evlenme, el Gazali, harem uygulaması, İbn el Arabi, İslam bilgini, İslam'da Kadının Konumu, İslami kanunlar, kadın erkek, kadın-erkek eşitliği, kadının yüzünü peçe ile örtmesi, Kur’an, namus, namus cinayeti, Nisa Suresi, peçe takma, Şeriat, şiddet, Tevbe Suresi
Leave A Reply