“Martinik çok pahalı! Paris’te 5 Frank’a satılan sabunun fiyatı burada iki misli! Her şey iki misli pahalı, çünkü her şeyin ithal edilmesi gerekiyor. Eğer bu baş belaları amaçlarına ulaşır da Martinik bağımsızlığına kavuşursa bu sonu olur. Fransa’nın yardımı olmaksızın Martinik varlığını sürdüremez. Yok olup gideriz.” “Dediğim gibi, her şey ithal ediliyor. Kendi sebzemizi bile yetiştirmiyoruz. Yerliler çok uyuşuk.”
“Öyle bayağılar ki şu Haitililer. Tam Creole!” (İspanyol asıllı olup Karayip Adaları’nda doğup yaşayan kimse)
ABD’nin güneyinde yaşayan, zenci aleyhtarı olan fakir ve cahil çiftçilere redneck denir.
Bukalemunlar İçin Müzik, Truman Capote, Remzi Kitabevi, 1990. Sayfa 26, 28, 24, 75.
“Hakikat ve kurmaca karşıtlığının etik boyutu üzerine yoğunlaşmamın, önce beyaz bir Güney Afrikalı iken sonraları beyaz bir Avustralyalı olma ve arada geçen yıllarda, toplumsal bir gerçeklik olarak beyazlığın Güney Afrika ya da Avustralya’dakinden daha örtülü olmakla birlikte yine orada olduğu Amerika Birleşik Devletleri’nde bir beyaz olarak yaşama deneyimimden kaynaklandığına eminim. Başka bir deyişle, uzun süre kendini alenen ırkçı bir çerçevede tanımlayan ve yabancı bir toprağa yerleşmede (“medeniyet götürme”de) gösterdiği başarının gurur duyulası bir şey olduğuna inanan ama sonra, benim yaşadığım dönemde, dünya tarihinin yapısından kaynaklı sebeplerle, kendisine ve başarılarına bakışını keskin bir şekilde gözden geçirip düzeltmek, dolayısıyla kendi hakkında kendine anlattığı hikayeyi, yani tarihini gözden geçirip düzeltmek zorunda kalan fetihçi bir grubun üyesi olarak yaşadım ben.
Avustralya bu açıdan bilhassa ilginç. Kabaca özetlemek gerekirse, günümüzde Avustralya’da hüküm süren hikaye, önceki beyaz yerleşimci kuşakların ataları Avrupalı olduğu için yerli Avustralyalılardan daha iyi oldukları ve dolayısıyla onlara boyun eğdirmekte, topraklarını ele geçirmekte haklı oldukları minvalindeki habis yanılsamanın etkisi altında hareket ettikleri yönünde. Ama İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra olgunluğa eren beyaz Avustralyalı kuşaklar bir tür bilinç evrimi geçirdi ve bu evrimin sonucunda Avustralya’da 1788’den beri gerçekte neler olup bittiği hakkında, daha iyi ve daha hakiki bir kavrayış, yani kendileri hakkında daha iyi ve hakiki bir tarih geliştirdi.
Bu daha iyi ve daha hakiki tarihte, günümüzün beyaz Avustralyalıları hala ecdadının işlediği büyük bir suçun varis ve lehtarı hala, bu onlar gibi aydın insanların asla işlemeyeceği türden bir suç; ama kendilerine ve dünya tarihindeki rollerine dair yanlış bir anlayışın kölesi olan ataları insanı felç eden ahlaki sancılar çekmeden bu suçu işleyebilmişler.
Büyük büyükannemle büyük büyükbabam (gözden geçmiş hikayeye göre) meyvelerini şu an benim yediğim şeytani bir projeye ortak olan suçlulardı. Ama onlardan sonra gelenler iyi hayatlar sürebilsin diye zorluklar çeken cesur ve dürüst insanlardı aynı zamanda.”
İyi Hikaye, J. M. Coetzee ve Arabella Kurtz, Can Yayınları, 2023. Sayfa 78, 79.
Leave A Reply