Ulusal düzeyde seçmenin oyunun çoğunluğunu alamamış ama delege sisteminden yararlanarak Başkan seçilmiş olan Donald Trump bu defa gerçekten seçilmedi.
Amerika’yı yeniden büyük yapmayı vaat etmişti – Make America Great Again – MEGA. Üzerlerinde MEGA yazan şapkalar bu dönemde yaygın olarak kullanıldı.
America First – Önce Amerika da bir diğer sloganı idi.
Her iki sloganın da kökleri doğrudan 1920’lere, Ku Klux Klan, Kızıl Süvariler gibi köleliği geri getirmek isteyen terörist gruplara; 1930’larda ABD’de İtalyan ve Alman faşist rejimlerine hayran ırkçı gruplara kadar gidiyor.
Trump, yaptığı toplantılarda eğitim seviyesi düşük kesime yönelik bir dil kullandı; el-kol hareketleriyle, beden diliyle maço bir lider imajı çizdi.
Demokratik yollarla seçilmiş görevlileri aşağılayıcı bir dil kullandı, onları müstehcen sayılabilecek fıkralarının hedefi yaptı.
Washington Post’un yaptığı sayıma göre, başkanlığının ilk 1170 gününde Amerikan halkına en az 18.000 kez, yani günde ortalama 15 kez, yalan söylemiş. Forbes da bu oranın, COVID-19 salgını başladıktan sonra günde ortalama 23.8’e yükseldiğini saptamış.
Trump yıllarında, Müslümanlara, Latin Amerika kökenlilere, Yahudilere yönelik ırkçı şiddet olaylarında artış olmuş. 2018-19 yıllarında, ölümle sonuçlanan ve kitleyi hedef alan 6758 saldırı gerçekleşmiş. Princeton ve Warwick Üniversitelerinden akademisyenlerin yaptığı araştırmalara göre, bu nefret suçlarıyla Trump’ın tweetleri arasında ilişki olduğu saptanmış.
Devleti, kendisinin ve ailesinin ekonomik çıkarları için istediği gibi kullanabilmek, soruşturmalardan korunabilmek için, yargının en üst noktalarına kendisine sadık olduğuna inandığı kişileri yerleştirmiş. ABD’de hiçbir devlet başkanının yargıda bu kadar çok değişiklik yapmadığı söylenirken, Temmuz 2020’de The New York Times’dan bir soru yükseliyor: Buna, hala faşizm demiyor muyuz?
Yararlanılan Kaynak
Yeni Faşizm, Ergin Yıldızoğlu, Cumhuriyet Kitapları, 2020. Sayfa 89-97.
Leave A Reply