
Bir Gökkuşağı ile Barış Güvercini, Pablo Picasso, 1952.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, İstanbul, 2024.
1848 Devrimi, monarşinin yerini cumhuriyetin aldığı Paris’te başlayıp Viyana, Berlin, Dresden, Leipzig, Milano, Venedik, Prag, Budapeşte ve Bükreş’teki isyanlarla devam etti. Kalabalıklar her yerde medeni haklar, demokratik parlamentolar ve imparatorluklardan ulusal kurtuluş talep ediyordu.
Fransız Cumhuriyeti, Viyana Kongresi‘nde belirlenen ve Kutsal İttifak (Rusya, Avusturya, Prusya) tarafından desteklenen meşrutiyetçi ilkelere bir meydan okumaydı. Önde gelen cumhuriyetçi liderler Polonya‘nın bağımsızlığını ve Kuzey İtalya’nın Habsburg yönetiminden kurtarılmasını desteklediklerini ilan ettiler. Çar I. Nikola, Paris’te yaşananlara ilişkin haberlerin gelmesinden sonraki iki hafta içinde 400.000 askeri seferber etmiş, batı sınır bölgeleri işgal edilmiş, Üçüncü Şube (The Third Section) jandarmaları evlere baskınlar düzenleyerek silah, yasadışı yayın ve devrimci faaliyete ilişkin deliller aramıştı. Çar’ın en hızlı müdahalede bulunduğu yer Osmanlı hakimiyetindeki Eflak ve Boğdan idi. Bu prenslikler 1829’da özerkliklerini elde etmiş, fakat o tarihten itibaren Rus hakimiyetinde kalmıştı ve 1848 ilkbaharında başlayan ayaklanmaları Rus hakimiyetine karşıydı. Bükreş’te devrimci hükümet, Eflak Cumhuriyeti‘nin kurulduğunu ilan etti. Çar, Boğdan’ı ele geçirmek ve Bükreş’teki ayaklanmayı bastırmak için asker gönderdi, Alman ve Fransız gazeteleri yasaklandı.
Ayaklanmalar sonucunda Avusturya Macaristan İmparatorluğu‘nun başındaki Metternich bir daha Viyana’ya dönmemek üzere İngiltere’ye kaçtı. 1848 yılında İmparator ilan edilen 18 yaşındaki Franz Joseph, Metternich okulunun temsilcisi idi. Macar devrimi Budapeşte’de Mart 1948’de başlamıştı. Önderler demokratik bir parlamento ve hükümet kurdular; Avusturya’da bağımsızlıklarını ilan ettiler; serfliği kaldıran, basın özgürlüğü getiren bir dizi reform yaptılar. Macarlar, Habsburg ordusunda kendi birliklerinin kontrolünü ele geçirdiler; diğer azınlıklarla beraber Avusturya ordusundan üstün bir güce sahip olan Macarlarla baş etmek için tahta yeni çıkan İmparator Franz Joseph müdahale etmesi isteğiyle Çar Nikola’ya başvurdu ve Rus ordusu onları ezdi. İmparator, halkın anayasa ve özgürlük isteklerine de aldırmadı.
1848 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde, bir otokrat, Napolyon Bonapart’ın yeğeni, Louis Napolyon 7,5 milyon oyun 5,5 milyonunu alarak cumhurbaşkanı seçildi. Louis Napolyon, iki yıl sonra, 1852’de III. Napolyon adıyla diktatörlüğünü ilan etti. Bu diktatörlük, 1871 yılına, Prusya’nın Fransa’ya savaş açıp onu yendiği tarihe kadar sürdü ve sonra Üçüncü Cumhuriyet dönemi başladı.
1848’de kurulan Cumhuriyet, köylülerin desteğini alamadı. Napolyon Bonapart, köylülere topraklarını vermiş ve feodal nitelikteki vergileri kaldırmıştı. 1848 Cumhuriyet yönetimi ise, köylülerin biriken borçlarını hemen tasfiye etmelerini istemiş ve toprak üzerindeki vergiyi artırmıştı.
Yararlanılan Kaynaklar
- Rusya’nın Öyküsü, Orlando Figes, YKY, 2024. Sayfa 133-135.
- Siyasi Tarih, Oral Sander, İmge Kitabevi Yayınları, 2003. Sayfa 192.
Leave A Reply