Slow Food’un Hedefleri:
- Dünyadaki herkese beslenme ve onları üretecek araçlara sahip olma hakkı tanınması ilk öncelik olmalı,
- Zevkin ve zevk alma hakkının sorumlu bir şekilde korunması,
- İnsanoğlunun hayat ritimlerine saygı gösterilmesi,
- İnsanın doğa ile ahenkli bir ilişki kurması,
- Gıda kültürünün iyileştirilmesi,
- Çocuklara uygun bir tat ve koku bilgisinin aşılanması amacıyla tat eğitiminin okullarda yaygınlaştırılması ve özellikle üreticilerin çocuklarının eğitilmesi,
- Tarım ve gıda zenginliklerinin her ülkenin mutfak pratikleri çerçevesinde muhafaza edilmesi,
- Kaliteli ürünlerin yaygınlaştırılmasının teşviki,
- Çevre ve tüketicinin korunması,
- Biyoçeşitliliğin korunması,
- Tada, çevreye, sofra keyfine, yemek yiyenlerin cüzdanına saygı duyulması,
- Tehdit altındaki türlerin listesini çıkarmak ve yaymak,
- Tüketicileri bu ürünleri tüketmeye teşvik etmek, her bölgede bazı lokantaları bu ürünlerin promosyonu için görevlendirmek,
- Kaliteli gıda ürünlerinin denenmesi, yayılması, üretilmesi, korunması ve teşviki,
- Yöreye özgülük, geleneksellik, gastronomik mükemmelliğin gözetilmesi,
- Kadınların süreçlere doğrudan dahil edilmesi,
- Erdemli bir küreselleşmenin sağlanması,
- Dünyadaki köylülerin globalleşmenin kötülüklerinden korunabilmeleri için onları kaliteye yöneltmek; kendi geleneklerine ve kültürlerinin çok özel olduğuna güvenmelerini sağlamak,
- Yemeğin ekim, mutfak, tadım, sanat, tarih, coğrafya ve edebiyat ile ilgili olduğuna dikkat çekmek,
- Sofranın yüksek seviyede kültürel değiş tokuşun yaşandığı bir mekan olarak yenen yemeğin etrafında toplanmanın aile ile, ülke ile, ulus olmak ile bağlantılı olduğunu, bir kimlik unsuru olduğunu anlatabilmek,
- Endüstriyel tarıma karşı çevresel olarak sürdürülebilir tarımı savunmak,
- Sağlıklı ve güvenli beslenme hakkının korunması,
- Tohumlara ve bilgiye erişme hakkının olması,
- Özgür ve adil ticaret için gerekli şartların oluşturulmasının öneminin anlatılması,
- Ekin rotasyonu, doğal gübre ve biyolojik ilaçlama tekniklerinin çekici hale getirilmesi,
- Beslenme ile ilgili düşünce şeklimizi değiştirmek,
- Tarımdaki sorunun çözülebilmesi için kırsal kültürün geleneksel bilgisi ile bilimsel bilginin diyaloğunu sağlamak,
- Partilerin, birliklerin ve sendikaların yönlendirmesi olmadan geleceği tartışabilmek,
- Köylülerin ormanların korunmasında aktif rol almasını teşvik etmek,
- Yemekle ve gastronomik geleneklerle bağlantılı olan kültürel kimliklerin korunması,
- Geleneksel işleme yöntemlerinin unutulmamasını sağlamak,
- Yemek’i, Eylem’in ilgi odağı haline getirmek,
- Çok disiplinli ve çok parçalı bir alan olan gastronomiye gerçek değerini teslim etmek, (Slow Food gastronomiden söz ederken tarım, botanik, ekonomi, politik ekonomi, tarih, ekoloji, antropolojiyi de ele alır ve biyolojik çeşitliliği ve ekosistemleri de koruma altına alır.)
Slow Food, çokuluslu gıda şirketlerini toprağa, doğaya ve geleneksel kültürlere karşı bir tehdit olarak görür.
Daha az saldırgan, çevreye daha saygılı bir tarıma geri dönüş ve kırsal toplumlara layık oldukları itibar ve saygıyı teslim etmek ister.
Slow Food, yeme hazzının ardında tüm büyük geleneklerin tarihinin yattığını var sayar. Misyonu, Toprak Ana’yı koruma ile yeme hazzını uzlaştırmaktır.
Carlo Petrini, küreselleşmeye değil, biyolojik çeşitliliği yok eden olumsuz küreselleşmeye karşı olduğunu; olumlu bir küreselleşme yardımıyla, olumsuz olanla başa çıkılabileceğine inandığını belirtmiştir.
Carlo Petrini, Türk mutfağının büyük bir servet olduğunu; Türk mutfağını kusursuz yapan şeyin topraklarının birçok farklı kültürün buluşma zemini oluşuna bağlamıştır.
Slow Food anlayışı, seçkin bir yemek kültüründen ziyade, yaygınlaşmış bir tarımın ve balıkçılığın sunduğu ürünlerle tüm bir kültürü kucaklayan daha karmaşık bir yemek kültürünü ortaya koymakla ilgilidir.
Leave A Reply