- Beynin çok farklı bölümleri var ama kabaca sol ve sağ olmak üzere, iki ana parçadan söz edilir. Sol beyin için mantık, dil, detaylar, düzen/kontrol, dışadönüklük, hesap ve analizden bahsedebiliriz. Sol beyin, her şeyin mantıkla, detaylı konuşarak, kontrollü ama sosyal bir şekilde çözüldüğü taraftır. Sağ beyin için ise duygular, resimler, parça değil bütün, özgürlük, içe dönüklük, sanat ve yaratıcılık söz konusudur. Sağ beyin, resimlerin, duyguların, olayın bütününün, çok özgür ama içine kapanık olarak bulunduğu taraftır.
- Genel olarak, bilinç görevlerinin sol, bilinçaltı görevlerinin sağ lobda olduğunu söylemek yanlış olmaz.
- Çocuklukta her iki lobu da dengeli kullanırken, ilerleyen yıllarda tek bir yarım küreye yüklenme alışkanlığı gelişiyor.
- Solakların %10’unda lobların görev dağılımının tam ters şekilde işlediği biliniyor.
- Stresli zamanlarda sağ ve sol beyin arasındaki bağlantı zayıflar. Stresli zamanlarda beynin en ilkel bölümü olan arka beyin, daha gelişmiş olan ön beyni baskılayarak, sağ ve sol lobun arasındaki iletişimin azalmasına neden oluyor.
- Claude Lévi-Strauss (1908-2009) tarafından geliştirilen felsefi bir tutum olan Yapısalcılık, insan beyninin yapısı nedeniyle bütün insanların ikili zıtlıklarla düşündüklerini öne sürer.
- Alışkanlıkların oluşumunda ve devam ettirilmesinde etkili olan beyin devrelerinin noktasal olarak konumları saptanmış. Sydney Üniversitesi’nden Bernard Balleine ve New South Wales Üniversitesi’nden Simon Killcross, beyinde alışkanlıklarla ilgili birden fazla devre bulunduğunu tespit etmiş. MIT’den Catherine Thorn, insanların alışkanlık haline getirecekleri davranışları öğrenirken, alışkanlıkla ilgili devrelerin güçlendiğini, bilinçli davranışlarla ilgili devrelerin ise zayıfladığını ortaya çıkartmış.
- Son 20 yılda yapılan araştırmalarda alışkanlıkların gelişmesi için 3 haftalık bir sürecin gerekliliği saptanmış. (Bir İspanyol atasözü şöyle der: Alışkanlıkların zinciri önceleri fark edilemeyecek kadar hafif, sonraları kırılamayacak kadar güçlü olur.)
- Araştırmacılar, denek hayvanları üzerinde yapılan araştırmalarda beyinde bazı hücreleri lazerle ışık bombardımanına tutarak o bölgedeki nöronların açılıp kapanmasını sağladılar. Son edinilen alışkanlığın bu teknikle kapatılmasından sonra, bir önceki alışkanlığın yeniden ortaya çıkması ilginç bir gelişme olarak kayıtlara geçmiş.
- Beyindeki elektriksel aktivite, dalga olarak yayılıyor. Beyin dalgaları, duygularımız hakkında çok önemli bilgiler veriyor.
- Duyu organlarımızdan bilinçaltımıza saniyede 4 milyar bit bilgi geliyor. Bilinçli beynimiz sadece 2 bin bit bilginin farkına varıyor ve filtreleme yaparak önemli gördüğü bilgileri içeri alıyor.
- İnsan burnu on binden fazla kokuyu alabiliyor, beyin ise onları ayırt ediyor.
- Ortalama bir insan günde ortalama 60.000 düşünce işliyor. Düşüncelerimizin de çok büyük bir bölümü bilinçaltında.
- Beynin ağırlığı vücut ağırlığının %2’sidir.
- Vücudun istirahatte kullandığı oksijenin %20’sini beyin kullanır.
- Beyin, kandan dakikada 80 mg glikoz alır.
- Beyne giden kan miktarı, bir dakikada vücuda pompalanan kanın %20’sidir.
- Pennsylvania Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, erken ergenlik döneminde yani 12 yaşlarında beyindeki kan dolaşımının kızlarda ve erkeklerde eşit olduğu; ergenliğin orta evresinde, 16 yaşlarında farklılık saptandığı; erkeklerde kan dolaşımı zayıflamaya devam ederken, kızlarda hafif bir güçlenme görüldüğü ve geç ergenlik döneminde bu eğilimin daha da arttığı gözlenmiş. Farklılıklar özellikle sosyal davranışlar ve duyguların ayarlanışıyla ilgili beyin bölgelerinde çok belirgin olduğu saptanmış.
- Kadın beyni, erkekten ortalama %20 daha fazla glikoz kullanır.
- Beynimizdeki 100 milyarı aşkın nöronun (sinir hücresi) birbiriyle nasıl haberleştiği henüz kısmen biliniyor.
- Kısa bir süre öncesine kadar hakim anlayış insan beyninin çocukluğun ilk yıllarında son şeklini aldığı ve sonrasında da değişmez olduğu yönündeydi. Ancak son 10 yılda yapılan araştırmalar bu kanıyı değiştirdi. Artık beynin neredeyse ömür boyu süren bir adaptasyon ve yeniden şekillenme kapasitesine sahip olduğu düşünülüyor. Nöroplastisite beynin esneklik özelliği üzerinde duran yeni bir kavram. Ancak araştırmalar nöronlar arasında var olan bağlantıların gücünde değişiklik olmasının, birtakım yeni nöronal bağlantılar oluşurken önceden var olan bazı bağlantıların ortadan kalktığını ve bazı nöronal devrelere yeni nöronların eklendiğini gösteriyor. Bu yeniden şekillenebilme kapasitesinin insan beyninin yeni ortaya çıkan çevresel koşullar ve streslere uyum sağlamasını izah ettiği düşünülüyor.
- Bazı yeni becerilerin kazanılmasının, beynin yeni organizasyonlar geliştirebilmesiyle mümkün olduğu saptanmış. Buna paralel olarak, teknolojinin belleğin çalışma şeklini değiştirdiği düşünülüyor. Teknoloji geliştikçe beynin, verimliliği en üst düzeye çıkartmak için de gerekli uyumu göstereceği düşünülüyor.
- Kayba uğrayan işlevlerin beynin sağlam bölümleri tarafından devralınmasıyla kısmen ya da tamamen geri döndürülebildiği bulunmuş.
- Beyindeki nörotransmitter’lar kimyasal ileticilerdir. Bunlardan ikisi, serotonin ve dopamin, kadın beyninde daha fazladır.
- Beyin acı duymuyor. Baş ağrısı beynin civarındaki kas ve sinirlerden geliyor.
Alışkanlıklar, analiz, Bernard Balleine, Beyin, Beyin dalgaları, Beyin Salatası, bilinç, Catherine Thorn, Claude Lévi-Strauss, dil, dopamin, duygular, hesap, mantık, mit, New South Wales Üniversitesi, nöron, Nöroplastisite, nörotransmitter, Pennsylvania Üniversitesi, resimler, Sağ beyin, sağ ve sol lop, serotonin, Simon Killcross, sinir hücresi, Sol beyin, Sydney Üniversitesi, Yapısalcılık
Leave A Reply