Nesnellik, Paradigma Kaymasi, Mini Anlatılar
Russell, Whitehead, Kuhn
- Önce nesnellik sorgulandı ve kesinlik önce matematiğin elinden alındı.
- 20. yüzyılın başlarında İngiliz filozof ve matematikçiler Bertrand Russell (1872-1970) ve Alfred North Whitehead (1861-1947), matematiği mantıksal kurallar dahilinde neredeyse yeniden oluşturmak ve paradokslardan temizlemek için çalıştılar.
- “Tam doğru diye bir şey yoktur; tüm doğrular yarı doğrudur. İşleri karıştıran, onları tam doğrularmış gibi ele almaya çalışmaktır,” der Alfred North Whitehead.
- 1931 yılında matematikçi Kurt Gödel (1906-11978), sistemdeki her doğru teoremin kanıtlanamayacağını, yani kesin olamayacağını; tutarlı olan her aksiyomatik sistemde belirsiz önermeler bulunduğunu, yani sistemin eksik olduğunu gösterdi.
- Bilginin, bilgi temellerine dayanan güvenilirliği gerçek kabul edilen değerlerden ayrılır. Doğruluk ile kesinlik arasında fark olduğu görülür, yani kesinlik doğruluktan kesin bir şekilde ayrılır.
- Bilimsel ilerleme önceleri, her bilimci kuşağının kendisinden öncekilerin keşifleri üstüne inşa ettiği birikimsel bir süreç olarak düşünülmüştür.
- 1962 yılında ABD’li filozof ve tarihçi Thomas S. Kuhn (1922-1996), bilimsel gelişmenin düzensiz ve kesintili bir tarihi olduğunu öne sürdüğü kitabını yayımlar.
- Kuhn ve takipçileri tarafsız olgular olmadığını; kuram ile veriler arasında temiz bir çizgi olmadığını; her gözlemin kuram yüklü olduğunu savundular.
- Kuhn, yerel ölçekte belirlenmiş ve çoğunlukla birbiriyle uyuşmazlığa düşmüş çeşitli bilimsel hedefler ve yöntemlerden oluşan bir resim çizdi.
- Paradigma, paylaşılan fikir ve varsayımların kapsamlı ve esnekçe tanımlanmış bir toplamıdır: ortak yöntemler ve teknikler, üzerinde uzlaşmaya varılmış standartlar, kuşaktan kuşağa geçen büyük ölçüde sorgulanmamış yorumlar….
- Paradigmaya meydan okuyan sorunlarla ortaya çıkan kriz yeni bir paradigmanın tasarımını teşvik eder.
- İnsanların düşünme ve olaylara bakma biçiminde kökten değişim yaratan paradigma kayması için örnekler verebiliriz: Batlamyus’un Dünya merkezli dünya görüşünden Kopernik’in Güneş merkezli sistemine geçiş; 20. yüzyılın ilk döneminde Newton mekaniğinin yerini kuantum fiziği ve göreli mekaniğin alması; barutun icadının askeri teknolojide, penisilinin icadının tıpta, jet motorlarının icadının havacılıkta, cep telefonlarının icadının toplumda, grafit raketlerin icadı ise teniste bir paradigma kayması yaratmıştır.
- Lyotard’a (1924-1998) göre, Postmodernizm ile bir paradigma değişikliği yaşandı; emek/üretim paradigmasından, enformasyon paradigmasına geçildi. Post endüstriyel toplumlarda dil de artık teknolojinin nesnesi oldu, teknoloji dili işgal etti. (Wittgenstein (1889-1951), çağımızın hastalığı dilde, demişti). Bilgiyi enformasyon parçacıklarına çevirerek dili basitleştirme uğraşı veriliyor. Kapitalist sistemin ölçütleri olan performans ve en yüksek verimlilik dile de uygulanıyor. Sermayenin hep sonsuz olanı elde etme isteği (evren, enerji) dile de çevrilebilir; çok anlamlılık ya da boşlukları devre dışı bırakmak gibi.
- Postmodernizm egemen anlayışların hiçbirine inanmaz. Cinsel ve etnik çeşitlilik, ekolojik ve çevresel sorunlar, kitle iletişimi ve tüketimcilik üzerine daha geniş bir farkındalığı teşvik etmiştir. Herşeye daha kapsamlı bir bakışı teşvik eden çağdaş bir duyarlılık önerir. Dünyaya daha şüpheci, eleştirel ve güvensiz bakar. Geçmiş fikirlere uymayı reddeder.
- Lyotard, bir disiplini ya da pratiği açıklayan ve meşrulaştıran evrensel düzeyde kabul görmüş dine, tarihe, bilgiye, özgürleşmeye dair Aydınlanma’dan beri devam eden ve kendi kendini meşrulaştıran anlatımlara üst anlatı, üst kuram, üst ideoloji veya büyük anlatı adını verir.
- Postmodernizm mini anlatılardan yana tavır koyar. Bunlar bir kezlik, rastlantısal, olası, kısa süreli ve geçici olana yöneliktir. Evrensellik, gerçeklik, akılcılık ve istikrarlılık gibi iddiaları yoktur.
Alfred North Whitehead, Bertrand Russell, büyük anlatı, Çağdaş Sanat, Kuhn, Kurt Gödel, Lyotard, mini anlatılar, Mini Anlatılar Russell, Nesnellik, paradigma değişikliği, Paradigma Kaymasi, Postmodern Düşüncenin Evrimi, sanat, Thomas S. Kuhn, üst anlatı, üst ideoloji, üst kuram, Whitehead, Wittgenstein
Leave A Reply