- Modernizm, bireyin öznelliğini ve geçmişini, bir parçalanmışlık içinde yansıtmaya eğilimlidir. Çorak Ülke ve Deniz Feneri’nde olduğu gibi. Modernizm parçalanmışlığı trajik bir şey gibi gösterir. Oysa parçalanmışlık, gelip geçicilik ve tutarsızlık Postmodernizm’i üzmez, tersine eğlendirir.
- Modernist yazarlar dünyayı tecrit olmuş, yabancılaşma ve belirsizliklerle dolu olarak görmüşlerdir. Postmodernistler için ise bu dünya artık yeni ve yabancı değildir. Bunu verili bir durum olarak kabul etmişler ve dünyaya dışarıdan, oyunbaz ve mizah içeren gözlerle bakmaya başlamışlardır. Pek çok Postmodernist çalışma Modern dünyanın sorunlarına ironi ve kara komedi çerçevesinde yaklaşır.
- Eskiden sömürgeciler tarafından kontrol edilen topraklardaki insanlar tarafından ya da onlar hakkında üretilen çalışmalar post kolonyal edebiyat/sömürgecilik sonrası edebiyat türü olarak sınıflandırılır. Post kolonyal çalışmalar, kültürel ve ulusal kimlikler, dini gerilimler, bir ırka ya da etnik gruba diğerinin boyun eğdirmesi ve kültürlerin karışımı ya da mücadelesiyle ilgili meseleler post kolonyal edebiyatın temalarıdır. Edward Said’in (1935-2003) Şarkiyatçılık/Oryantalizm isimli çığır açan eserini yayınlamasıyla birlikte post kolonyal edebiyat 1978’den itibaren parlamaya başladı. Batılı toplumların Doğu’ya bakışı Oryantalizmi yorumlayan, Yapısöküm’e tabi tutan Edward Said’e göre Oryantalizm, Doğu’nun gerçekte ne olduğunu değil, Batı’nın Doğu’yu kendi gereksinimleri doğrultusunda nasıl yorumlamak istediğini anlatır. Said ve izleyicileri, Batı’nın kültür birimlerini bu açıdan yorumlarlar. V. S. Naipaul’un Nehrin Dönemeci (1979) ve Salman Rushdie’nin Gece yarısı Çocukları (1987) romanları bu alanda verilmiş önemli eserler arasındadır. Bu tür günümüzde de gelişimini sürdürmektedir. Yeni bir post kolonyal yazar nesli ABD, İngiltere ve diğer Batı ülkelerinde yaşayan Batı kökenli olmayan göçmenlerin yaşamı üzerine yoğunlaşmaktadır. Post kolonyal olarak nitelenen yazarlar arasında Nadine Gordimer, Hanif Kureishi, Doris Lessing, Zadie Smith gibi isimler yer almaktadır.
- Yapısöküm, Oryantalizm yorumlarında ve sömürgecilik sonrası edebiyatlarını araştıran çalışmalarda ve Feminist edebiyat yorumlarında sıkça görülür.
- Postmodern anlayışa göre, bir metnin yazıldığı ortamı bilmeden, metni Yapısöküm’e tabi tutmadan anlamak mümkün değildir.
- Postmodernist eserler genellikle benzer özellikler gösterirler:
Kendine atıfta bulunma,
İroni,
Farklı stillerin karıştırılması,
Toplumun hakim düşüncelerinin dışındaki bakış açılarının yansıtılması,
Labirentler, aynalar, alegoriler, şaşırtmacalar, bilmeceler, mitoloji, parodinin kullanılması,
Hislerin sönükleşmesi,
Olayların zaman ve mekan tanımlamasının yapılmaması,
Olayların arasına neden – sonuç ilişkilerinin konulmaması,
Karakterlerin kişiliklerinin tanımlanmaması,
Eski çalışma ve figürlerin yeni bir çerçevede ele alınması,
Yazarın bilmediği , bilemeyeceği bir gerçeği anlatmayı , öğretmeyi , açıklamayı tercih etmemesi gibi. - Postmodernizm, yüksek ve alçak kültür arasındaki ayrımların halen geçerli olup olmadığını ve bu ayrımların hangi zeminde yapıldığını sorgular. Birçok değerlendirmenin gizliden gizliye sosyal sınıf yapılarına dayanması Postmodernizm’de önemli bulunan bir konudur. Postmodern edebiyat esnek ve çoğulcudur; popüler olana ılımlı yaklaşır. Oysa Modernistler popüler kültüre gönderme yaparken, bunu onunla alay etmek veya onu geliştirmek için yapar.
- Postmodern edebiyat eserleri, Modernizm’in yüksek entelektüel standartlarını bir yana bırakan, taklitçi bir edebiyat olarak eleştirilir.
Çağdaş Sanat, Çağdaş Sanata Varış, Çorak Ülke, Deniz Feneri, Doris Lessing, Edebiyat, Edward Said, Gece yarısı Çocukları, Hanif Kureishi, Modernizm, Nadine Gordimer, post kolonyal edebiyat, Postmodern Edebiyat, Postmodernizm, Salman Rushdie, sanat, sömürgecilik sonrası edebiyat, Yapısöküm, yüksek ve alçak kültür, Zadie Smith
Leave A Reply