- Analitik Kübizm: Şeklin zihinde parçalanması. Sanatçı bir bütünün neresine bakmak istiyorsa onu öyle parçalıyor, sonra o parçaları birleştiriyor. Son şekil objeye benzemiyor, yeni bir şekil doğuyor, benzetme kaygısı yok. İndirgenen şekiller geometrik, böylece en sadeye iniliyor, evrensel oluyor. İyi parçalamak, iyi birleştirmek için sürekli araştırma yapılıyor. Önemli olan kompozisyonun dengesi. Objeden yola çıkıp soyuta varılıyor.
- Sentetik Kübizm için ise bunun tam tersi bir yol izleniyor: soyuttan figüre gidiliyor. Birbirinden farklı parçaları (gazete, üçgen, kare vs.) birleştirirken form veriyor. Sentetik Kübist yapıtlar daha satıhta. Analitik Kübizm’de derinlik boyutu vardır. Sentetik Kübizm’de konunun ne olduğu daha kolay anlaşılır. Kolaj önemli bir yer tutar. Dekoratif eleman da kullanıyorlar, oyun kağıdı, duvar kağıdı gibi. Değişik malzeme kullanımı, harf ve sayıların soyutluğu esere katılıyor. Tablolarda rakam ve harf kullanımını ilk Juan Gris (1887-1927) yapmış. İzleyicide, acaba doğru mu düşünüyorum, diye bir sorgulama yaratmak istiyorlar. Braque’ın bir tablosundaki ahşabı boya ile yapılmış sanıyorsunuz, gerçek tahta çıkıyor. Sentetik Kübizm’de göz aldanması yaratmak, algılama yanlışlığı olabileceğini ortaya koymak açısından önemseniyor. “Gerçek olan” ile “gerçek olmayan” arasında gidip gelmeyi sağlıyorlar. Kalıplardan kurtulmak isteniyor.
- Kübistler de İslam sanatında olduğu gibi belirli objeleri resimlerinde tekrar tekrar kullanıyorlar: Keman, gazete, pipo gibi.

Pablo Picasso, Hazeranlı Natürmort, 1912.
Çerçeve olarak gerçek bir halat kullanılan bu tabloya bakarak “Gerçek” meselesine yaklaşımlarını izleyebiliriz: Resimdeki limon ile bardak Kübizm’in gerektirdiği şekilde çizilmiş. Ama en gerçekçi gözüken hasır, hasır değil, muşamba.
- Kübizm hem Ekspresyonizm’e hem de Realizm’e karşı bir akım.
- Kübizm’de hiçbir his çağrışmasın isteniyor.
- Doğa ile bağlantı kurmak istemiyorlar.
- Kübizm, parçaları yerinden oynatma özgürlüğü verir.
- Kübizm ile geçmişten hiçbir ima kalmıyor ve soyut sanata gidiş başlıyor.
- Anlayışı, sanatın sanat için olduğu.
- Resmi yanlardan ortaya doğru yapmak uygulanan bir yöntem. Kenarlardan gelen çizgiler ortalarda buluşuyorlar, bütün çizgiler birbirini takip ediyor ve iki boyutlu ortamda üç boyutluluğu, çizgisi ve gölgesi ile veriyor. Bu yöntem genellikle monochrome, tek rengin tonları ile yapılıyor.
- Jean Metzinger, Andre Lhote da önde gelen Kübist sanatçılardan bazılarıdır.

Fransız ressam, heykeltraş, seramikçi, film yapımcısı ve tasarımcı Fernand Léger (1881-1955) Kübist harekete öncülük eden ressamlardan biridir. Tabloları, Pablo Picasso ve Georges Braque gibi Kübist ressamların eserlerinden daha az parçalara ayrılmıştır. Kıvrımlı şekillere olan saplantısı nedeniyle, düz yüzeyleri ve üç boyutlu formları çalıştığı seri ile kendisine ‘Tubist’ takma adı verildi. Resimlerinin sıradan izleyiciler için anlaşılır olabilmesine çalıştı. Savaştan sonraki çalışmaları, içerik ve form bakımından daha mekanikleşti. Stili mekanik parçaların hassaslığını ve parlaklığını içeriyordu. Léger, Pürist hareket ile de ilgilendi. Bu akım, duygulardan ziyade biçimsel komposizyonları kullanmayı tercih eden “matematiksel lirizme” önem veriyordu. 1923-24 yılları arasında Amerikalı ressam ve fotoğrafçı May Ray (1890-1977) ile birlikte, Le Ballet Méchanique adlı kurumsal bir film üzerine çalıştı. Savaş yıllarında sinema ve tiyatro için duvar resimleri ve tasarımlar üretti. İkinci Dünya Savaşı süresince Amerika’da yaşadı ve Kaliforniya’da sanat eğitimi verdi. Bu süreçte çalışmalarının ana konusu bisikletçiler ve akrobatlar oldu. Çalışmalarındaki koyu siyah kontürler, koyu renkler ve dikdörtgenler ile silindirik formlar arasındaki kontrastlar hiç değişmedi.
- Pablo Picasso (1881-1973), uzun yaşamı boyunca pek çok akıma dahil olmuştur. İlk gençlik tabloları Realist-Neo Klasik tarzda yapılmıştır. Mavi Devir (1901-1904), El Greco’dan form olarak etkilendiği dönemdir. Ama Picasso, mistik yönü kuvvetli bir kişi olmadığı için El Greco’nun mistisizmi tablolarına yansımamıştır. Pembe Devir’de (1905-1907) eserlerinde deformasyon görülmeye başlar. Afrika masklarından etkilenmesiyle bütün yaşamı boyunca kullandığı Ekspresyonist ifadeyi yakalıyor. 1907-1914 arası Picasso’nun Kübist dönemi. Georges Braque (1882-1963) ile çok yakın temastalar, birbirine çok yakın eserler üretiyorlar, biri diğerinin resmini onaylamadan altına imza atmıyorlar. Picasso, Braque için “eski karım” dermiş. Picasso, Sentetik Kübizm’i tercih ediyor. Tuvale resim dışı malzeme yapıştırmak ilk onun aklına geliyor. Soba borusu kullanarak kadın heykeli yapıyor. Bu yaklaşımı ile Nouveau Realizm’i etkiliyor. Kübizm’i daha Ekspresyonist, daha fantastik bir hale getiriyor. 1920’den sonra Primitif Sanat ile Neo Klasik’i birleştirmeye başlıyor. Yüzler hissiz, Yunan+Primitif, kadınları Gaugin’in kadınlarına benzemeye başlıyor. 1930’larda Freud ile ilgilenmeye başlamasıyla iç dünyanın yansımaları tablolarında görülmeye başlıyor, 1937’de Dora Mar’ı resmettiği Ağlayan Kadın adlı tablosunda olduğu gibi.
- 1930’la 1944 arasında, çok farklı üsluplar kullandı. Otuzlu yıllarda ve kırklı yılların başında özyaşam öyküsünü anlatan resimler yaptı. Araştırıcılık ruhunu hiçbir zaman dikkate almamış olmasına rağmen, Picasso modern sanatın tartışılmaz imparatorudur. Öğretmenlik yapmayan ender birkaç modern ressamdan biridir.

1936-1939 yıllarında cereyan eden İspanya İç Savaşı esnasında yaptığı tablolarda hayvan figürlerini çok kullanıyor. Bu dönemin imgeleri İspanya’ya özgü, mitolojik ve törenseldir. 1937 tarihli Guernica adlı tablosunda siyah, beyaz ve griyi kullanmış. Tablodaki at insanlığı, boğa vahşeti temsil ediyor. Guernica büyük ölçüde içe dönük bir yapıttır. Bask bölgesindeki en eski kent ve Baskların kültür geleneğinin merkezi Guernica kenti General Franco yanlısı Alman bombardıman uçakları tarafından yerle bir edilmişti. Bu olayın üzerinden bir hafta geçmeden Picasso resmine başladı. Cumhuriyetçi İspanya hükümeti tarafından zaten kendisine Paris Dünya Fuarı’na konmak üzere bir duvar resmi ısmarlanmıştı. Resim, 1937 Haziran’ında fuardaki İspanya pavyonuna kondu. Guernica bir efsanedir ve 20. yüzyılın en ünlü resmidir. Özelde faşizmin, genelde savaşın acımasızlığına karşı sürekli bir protesto olarak görülür. Sivil halkı sindirmek için bombalanan ilk şehir Guernica olmuştu. Picasso’nun kişisel protestosu dünya çapında önem kazandı, Guernica adı tüm savaş suçlarını mahkum eden bir sözcük oldu. Picasso, gerçek olayı imgelerde canlandırmaya çalışmamıştır. Tabloda kent, uçaklar, patlama yoktur. Suçlanacak düşman yoktur, kahramanlık da yoktur. Protesto, bedenlerdedir: ellere, tabanlara, atın diline, annenin memelerine, gözlere sinen acıdadır.

Picasso, Boğa Başı, 1943.
Picasso nesneleri birbirine dönüştürmeye 1930’ların ilk yıllarında başladı. Bisiklet selesi ve gidonları ile bir boğa başı yapmıştır. Ayrıca bir oyuncak arabayı maymun yüzüne, tahta parçalarını insan figürlerine vb. çevirmiştir. Boğa Başı’nda Picasso selenin ve gidonun biçimini hiç değiştirmemiştir. Yaptığı şey, bunların bir boğa başı imgesini oluşturabileceğini görmek olmuştur. Zaten bu kuşağın gözünde “aslolan sanatçının yaptığıdır”.
- Kübistler, baleyi özentili ve burjuva tipi bir eğlence olarak her zaman aşağılamışlardı. Panayır alanlarını ve sirkleri yeğliyorlardı. Ama 1917’de Jean Cocteau, Diaghilev için Geçit Töreni adlı balede perdenin, kostümlerin ve dekorların tasarımı için Picasso’yu ve besteci Erik Satie’yi kendisiyle çalışmaya ikna etti. Diaghilev’in kumpanyası Ballets Rousses on yıldır Paris’te çok tutuluyordu ve Rusya’da Çar’ın gözdesiydi (Diaghilev ve Ballets Russes’dan Çağdaş Sanata Varış 33’de bahsetmiştik). Oysa Cocteau’nun tasarladığı gelenekten kopmak ve “modern” bir gösteri yapmaktı. Geçit Töreni adı, sirki ve müzikholleri anımsatmak için seçilmişti; böylece burjuvazinin kötü ruhları kovulmuş oluyordu. Açılışta yapılan protestolara karşı Apollinaire, modern hareketin, sanattaki yeni ruhun savaşa karşı ayakta kalabileceğinin bir kanıtı olduğunu söylüyordu. Ayakta kalan bu ruha da süper-realizm ya da sürrealizm adını veriyordu. Modern hareketin bir sonraki evresinin böylece Apollinaire önceden koymuş oldu.
- 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Kübist grup dağıldı, Braque, Derain, Léger, Apollinaire savaşa gittiler. Savaştan sonra Kübistlerin çoğu Paris’e döndü. 1914’e kadar onların yapıtları öncüydü ama savaştan sonra olaylar onların önüne geçmişti. Kübistlerin en entelektüeli Juan Gris (1887-1927) Kübist grubun dağılmasından sonra da Kübist resimler yapmaya devam etti..
- İyi bir sanatçı insanın hem dış görünüşünü hem de iç görünüşünü anlatmalıdır. Çünkü insan bir bütündür. Picasso, Apollinaire (1880-1918), Max Jacob (1876-1944) Kübizm’in dünya edebiyatındaki temsilcileridir.
- Kübizm, resmedilen imgeyle gerçeklik arasındaki ilişkinin niteliğini değiştiren büyük bir devrimdir.
- Kübizm’in daha sonraki sanat, sinema ve mimarlık üzerindeki etkileri çok güçlü olmuştur.
- Kübist akım bitmiyor, değişimlere uğruyor.
- Kübizm, 20. yüzyılın en etkili akımıdır. Kübizm’den birçok akım doğmuştur:
* Neoplastisizm 1910’lar
* Fütürizm 1909-1920’ler
* Orphism 1912
* Süprematizm 1913
* Konstrüktivizm 1916
* Kübistlerin arasından, Kübizm’in fazla dekoratif olmaya başladığını düşünen, Kübizm’in süsleme eğilimini tamamen reddeden, temiz ve net biçimleri yeğleyen bir grup çıkıyor. 1918 yılında prensipleri Kübizm’den Sonra adlı kitapta Le Corbusier (1886-1965) ve Amédée Ozenfant (1886-1966) tarafından anlatılan Pürizm/Arıtıcılık, en sade şekillerin kullanıldığı, denge için matematiksel hesap yapan, iyice soyut bir tarz. Bloğumuzda Le Corbusier için ayrı bir bölüm olacaktır.
Leave A Reply