- 1940-1960 arasına tarihlenebilecek Soyut Dışavurumculuk da duygusallıktan uzak, akılcı bir çizgide ilerlemiştir. Soyut Dışavurumcu sanatın mesajı yoktur, mistik yönü yoktur. Akım, bilginin özü ve içeriği yerine biçimine önem veren, bilimlerde, özellikle matematikte, doğruların saymaca ilişkiler üzerine kurulduğunu, birtakım simgelerin tanımlarına dayandığını ve bu doğruların bütünüyle biçimsel olduğunu ileri süren soyutlayıcı bir düşünce yolu olan Formalizm/Biçimcilik’e dayanır. Soyut Dışavurumcu hareketin ressamları Jung psikolojisinden, özellikle de kolektif bilinçdışı ve ilkel mitoloji kavramlarından etkilenmişlerdi.
- ABD’de Enternasyonel Modernizm’in piri Clement Greenberg’dir (1909-1994). Greenberg’in tüm beklentilerine cevap veren Soyut Ekspresyonizm’dir. Greenberg’in teorik stratejileri, New York galerileri ve Modern Sanat Müzesi tarafından kurumlaştırılması sayesinde Soyut Ekspresyonizm, İkinci Dünya Savaşı ertesinde ABD’nin Avrupa’ya yaptığı kültürel çıkarmanın ve Soğuk Savaş dönemi kültürel politikalarının etkili bir silahı haline gelir.
- Greenberg, New York’u dünya kültürünün merkezine yerleştirir. Enternasyonel Modernizm sanat tarihindeki Avrupa egemenliğine son vermiştir. ( Burada bize göre iki saptama yapmak gerekiyor: Birincisi, Savaş ABD sayesinde kazanılmıştır ve ABD politik olarak liderdir. İkincisi ise sanat dünyasındaki egemenliğini, böyle bir şeyi kabul etsek bile, yine Hitler ve Stalin Avrupası’dan ABD’ye kaçan sanatçılar sayesinde gerçekleştirmiştir.)
- Biçimci yaklaşımlar, sanatı anlamanın ve değerlendirmenin en önemli temelinin görsel deneyim olduğunu öne sürer.
- Bazı uzmanlara göre Modern Sanat, Kübizm ile doruğuna ulaşır. Buradan soyuta geçilecek ve bunun vatanı da ABD olacaktır. New York, Greenberg’in düşünsel (Greenberg, Soyut Ekspresyonizm için ‘İleri sanat, tutkulu sanat’ der), MOMA’nın müzeciliği önderliğinde, Nazi işgali altındaki Avrupa’dan Modernizm’i ve Avangard’ı devralacaktı. Dünyaca bilinenen ilk Amerikan sanatı olan Soyut Dışavurumculuk’a New York Ekolü de dendi. Jackson Pollock (1912-1956), Willem de Kooning (1904-1997), Franz Kline (1910-1962) hareketli boyama (action painting) alanında; Mark Rothko (1903-1970), Barnett Newman (1905-1970) ve Clyfford Still (1904-1980) renk alanı resmi (color field painting) alanında akımın en bilinen temsilcileridir. Adolph Gottlieb (1903-1974), Robert Motherwell (1915-1991) ve Philip Guston (1913-1980) dönemin tanınan, ama her zaman soyut veya ekspresyonist çalışmayan sanatçılarıdır.
- ABD’deki soyut ekspresyonistler, büyük boyutlu, dev tuvaller üzerinde deneyler yaptılar.
- Soyut Ekspresyonizm’de kolaj, yağlıboya, akrilik ve yeni media kullanılmıştır. Akrilik boya 1950 yılında piyasaya çıkmıştır. Sentetik reçineyle ve plastikle karıştırılıp suyla inceltilen pigmentler çabuk kurur ve rengini kaybetmez. Her yüzeye uygulanabilmesi; suyla inceltildiğinde saydamlık etkisi yaratabilmesi; yoğun uygulandığında opak etki yaratması akriliğin günümüze kadar kesintisiz tercih edilen bir malzeme olarak kalmasını sağlamıştır.
- Amerikan Formalistleri Mondrian’ı izlemişlerdir, denir.
- 1970’lerde monochrome resimler ortaya çıkmış.

Ressam Jackson Pollock Soyut Dışavurumcu hareketin ABD’de 1940’ların sonu ve 1950’lerin başındaki en bilinen temsilcisiydi. Damlatma ve sıçratma (drip and splash) ya da hareketli boyama (action painting) olarak adlandırılan tarzı, sanat dünyasında şok etkisi ve bir devrim yarattı. Tuvali resim sehpasına yerleştirmek yerine zemine koyuyordu. Altına delikler açılmış bir boya kutusunu yerdeki tuvalin üzerinde gezdiriyor, akan renkleri fırçasıyla işliyor, boyayı tuvalin üzerine damlatıyor, akıtıyor, sıçratıyor, kimi zaman doku yaratmak amacıyla tuvalin üzerine kum ve cam parçaları da ilave ediyordu. Bazen sanatçının vücudu da resim aracı oluyordu. Pollock Soyut Dışavurumcu hareketin lideriydi.
Fotoğraf: www.msxlabs.org.

Pollock, damlatma ve sıçratma tekniğini 1947 yılında geliştirmeye başladı. En bilinen eserlerini, Autumn Rhythm (1950) ve Lavender Mist (1950) gibi, bu teknikle yaptı. En meşhur çalışmalarından olan, yukarıda fotoğrafı görülen, No. 5’i (1948) 140 milyon dolara sattı. Bu meblağ, o güne dek bir resim için ödenmiş en yüksek tutar olmuştur.
Fotoğraf: learnodo-newtonic.com
Leave A Reply