- Sigmund Freud’un bakışı, Avrupa-merkezci bir kültürel bakıştı. Dil ve kültür söz konusu olduğunda Freud çeşitli vesilelerle kendisini Alman ve aynı zamanda Yahudi olarak tanımlamıştır. Musa ve Tektanrıcılık adlı eserinde Yahudilerin Akdeniz uygarlığının kalıntıları olduğunu; yabancı Asyalı bir ırk olmadıklarını; büyük oranda Akdeniz halklarının kalıntılarından oluşmuş ve onların kültürünü miras almış bir ırk olduğunu yazar. Freud, ilkel ile uygar arasında fark olduğunu ileri sürer ama Avrupalı olmayan ilkeller ile Avrupa uygarlığı arasına aşılamaz bir duvar örmeyi zımnen reddetmiştir.
- Freud, Uygarlığın Huzursuzluğu kitabında, insanın nihai amacının mutluluk ve haz arayışı olduğunu yazar. Bu amacın iki hedefi vardır: acı ve keyifsizlik veren şeylerin yokluğu ile yoğun haz duygularının varlığı. Ancak Freud’a göre bu isteklerin hayata geçmesi neredeyse imkansızdır. Evrenin bütün oluşumları insanın mutluluk arayışına ve haz isteğine karşıdır. Dolayısıyla mutsuz olmak daha kolaydır ve acı, insanı üç yönden kuşatır:
*Ağrı ve kaygıdan yoksun kalmayan bedenimiz,
*Acımasız dış dünya,
*Öbür insanlarla olan ilişkilerimiz.Freud, toplumun kendi idealleri uyarınca insana dayattığı engellemelerin çekilmez hale gelmesinin kişiyi nevrotikleştirdiğini söylemiştir.
- Freud, pek çok suçluda, özellikle de genç olanlarda, suçtan önce de var olan, bu nedenle de aslında sonuç değil gerekçe olan oldukça güçlü bir suçluluk duygusuna rastlamak mümkündür, diye yazar.
- Devlet’in dördüncü kitabında Platon, akıl, öfke/kızgınlık ve iştah/arzu’dan oluşan ve Freud’un süperego, ego ve id şemasını önceleyen üç ayaklı bir zihinsel işlev teorisi geliştirmişti. Platon’un teorisinin tek farklılığı, akıl’ı en üste, öfke ile temsil edilen vicdanı ortaya koymasıdır.
- Çarşamba Toplantıları’na katılıp sonra ayrılan talebelerinden Alfred Adler (1870-1937) Bireysel Psikoloji’nin; Carl Gustav Jung (1875-1961) ise Analitik Psikoloji’nin kurucusu olmuştur. Bu toplantılara katılan ve Freud’un biyografisini de yazan Ernest Jones (1879-1958) İngiliz Psikanaliz Derneği’nin kurucusu ve 1932-1949 yılları arasında Uluslararası Psikanaliz Derneği’nin başkanı olmuştur. Yine aynı gruba katılan Sandor Ferenczi (1873-1933) de Macar Psikanaliz Derneği’ni kurmuş, 1918-1920 yılları arasında Uluslararası Psikanaliz Derneği’nin başkanlığını yürütmüştür.
- Carl Gustav Jung’un bilinçaltı arketipleri (temel düşünceleri) ile Freud’un kompleksleri arasındaki fark, bilinçaltı arketiplerinin vücuttaki organların ve bunların gücünün tezahürü olmasıdır. Arketiplerin zemini biyolojikken Freudçu bilinçaltı, bastırılmış travmatik deneyimlerdir. Freudçu bilinçaltı kişisel bir bilinçaltıdır, biyografiktir. Jung’un bilinçaltı arketipleri ise biyolojiktir. Biyografik olan bunun ardından gelir.
- 1911’de Weimar Psikanaliz Kongresi’ne katılan, 1912-13’te Freud ile birlikte çalışıp analist olarak görev yapan Lou Andreas-Salomé (1861-1937), psikanaliz üzerine çok sayıda yazı da yayımlamış, Freud ile yaşam boyu dostluğu sürdürmüştür.
- 1902’de verilen Ekstra Ordinaryüs Profesör unvanı, İmparator I. Franz Joseph tarafından imzalanmıştı.
Alfred Adler, Analitik Psikoloji, André Brouillet, Bireysel Psikoloji, Carl Gustav Jung, Çarşamba Toplantıları, Ekstra Ordinaryüs Profesör, Ernest Jones, Freud, İmparator I. Franz Joseph, İngiliz Psikanaliz Derneği, İngiliz Psikanaliz Derneği’nin kurucusu, Lou Andreas-Salomé, Macar Psikanaliz Derneği, Musa ve Tektanrıcılık, Pappenheim kadın hakları hareketi, Platon, Salpêtrière’de Ders, Sandor Ferenczi, Sigmund Freud, Uluslararası Psikanaliz Derneği, Uygarlığın Huzursuzluğu, Weimar Psikanaliz Kongresi
Leave A Reply