- Ölü Zaman Gezginleri (1993) adlı kitabında öyküler, gerçek hayattan kesitler (kendi çocukluğundan)+ düş gücü + masal unsurlarından oluşuyor.
- Öykü içine öykü yerleştirerek öykülerine üstkurmaca (metafiction) niteliği kazandırıyor.
- Dostoveyski’nin, Edgar Allan Poe’nun kahramanlarına öykülerinde yer vererek, Borges’in Okuma Notları’nı gündeme getirerek metinlerarasılığa yer açıyor.
- Gölgesizler’in 1995 yılında yayınlanması ile Hasan Ali Toptaş dış dünyaya da açılmış oldu. Gölgesizler’in 2006 yılında Almanya’da yayınlanması nedeniyle Toptaş, Avusturya, Almanya ve İsviçre’de 25 şehirde söyleşiler yaptı. Gölgesizler, 2008’de Finlandiya ve Güney Kore’de, 2009’da ise Fransa, İtalya, İspanya ve Hollanda’da, daha sonra da yazarın kitapları İngiltere ve ABD’de yayınlandı.

İçinden Masal Geçen Resim, Onur Gülfidan, 2015.
Gülfidan, kırmızı başlıklı kız, babaanne gözlüğü takmış kurt ve Pikachu’nun yer aldığı resmin tasarım sürecini, “Yetişkinlerin biçimlendirdiği gerçek dünyanın çocukluk hayallerini, duygularını, isteklerini nasıl değiştirdiği, yönlendirdiğini, çocukken algılanan görselliğin zaman içerisinde nasıl biçim değiştirdiğini göstermek istedim. Buna da günümüzde yaşadığımız pek çok olayın anlamakta zorluk çektiğimiz yapısı üzerinden gitmeyi seçtim” diye anlatıyor. Sinema, çizgi roman ve bilgisayar oyunlarından etkilendiğini belirten sanatçı, “Masal nasıl çocuklar için bir kurguysa, günümüzde yaşanan hayatlar da gittikçe bir kurgunun parçası olmaya başladı” diyerek günümüz toplumunu eleştiriyor. (http://www.tempomag.com.tr/detail/contemporary-istanbulun-10da-10u)
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, Contemporary İstanbul.
- Bin Hüzünlü Haz’da (1998) ana izleklerinden biri de roman sanatı. Bu, HAT’ın, romanın nasıl olmasını istediğinin romanı. Toptaş, belirsizliğin roman sanatının temel özelliklerinden biri olduğunu düşünüyor.
- Kristeva’nın ortaya attığı ve 1960’lı yılların sonlarından başlayarak kullanılmakta olan metinlerarasılık (intertextuality), kabaca iki veya daha fazla metin arasında bir alışveriş olarak tanımlanabilir. Bir yazar, başka bir yazarın metninden parçaları kendi metnine kaynaştırarak yeniden yazar. Eskilerin taklitçilik diye yerdikleri bu eğilim artık, her metnin bir alıntılar toplamı olduğu ileri sürülerek onaylanıyor. Özgünlük artık içerikte değil, biçimde aranmakta. Bu durumda hiçbir metnin eski metinlerden tümüyle bağımsız olamayacağı düşüncesi öne çıkıyor. “Her şey daha önce söylenmiştir.” Bin Hüzünlü Haz’ın anlatımında orman, metinlerarasılığın gerçekleştirildiği yerdir. Anlatı tarihini bir orman olarak değerlendiren Toptaş, Umberto Eco’nun Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti adlı eserinden başka, Binbir Gece Masalları, Alaaddin’in Sihirli Lambası, Kırmızı Başlıklı Kız, Oduncunun Çocukları, Kırk Haramiler, Pamuk Prenses, Değişim, Şato, Dava, Bir Savaşın Betimlenmesi, Suç ve Ceza, Don Kişot, Yeni Hayat, Beyaz Kale’den de esintileri eserine taşır. Metinlerarasılığa ilaveten romandaki belirsizlik ve süreksizlik de Postmodernizmle uyumludur.
- Bin Hüzünlü Haz’da sevgililerin kalpleri ellerindedir, umutsuzluk ruha yapışır, sessizlik kalemin ucunda ezilir, simitçilerin sesi susam kokar, sevinçler rengarenktir…..
3 Comments
Merhaba. Beyninize ellerine sağlık. Beğenerek takip ediyorum blog’unuzu. Sadece ufak bir önerim olacak, “Postmodernizmle uyuşur” yerine “Postmodernizmle uyumludur” demek daha mı doğrudur?
Umut Bey, çok haklısınız.
İlginize çok teşekkür ederim.
Yazıda da güncellendi.
Sevgiler
Füsun
“ellerinize” yazmak istedim…