- Hasan Ali Toptaş yazarken önceden belirlediği bir planı uygulamıyor, bunun metni zedeleyeceğini düşünüyor. Romanlarının kendisi de kurgusu da yazarken oluşuyor, romanın içinde düşünüyor.
- Tek bir sonu olmayan metinler üretiyor. İletileri algılayıp yorumlamayı okura bırakıyor. Böylelikle üretime okuru da dahil ediyor. Metinde okura yer açtığını, okumanın yeniden yazmak olduğunu düşündüğünü belirtiyor. “Sayfanın yüzündeki sözü okurken siz seslendiriyorsunuz, vurgusunu siz yapıyorsunuz ve yaptığınız vurguya göre bir cümle iki, hatta üç cümleye dönüşebiliyor. Cümledeki gizli cümleyi bile görebiliyorsunuz. Ayrıca, sayfanın üzerindeki söz, boşluğu da kapsar,” diyor sinema-edebiyat kıyaslaması yaparken. Ama bu sözleriyle okurun ne kadar çok fonksiyonu olduğunu, okurdan beklentisini de açıklamış oluyor.
- Yorumbilimciler, Postmodernistler okur odaklı düşürler. Derrida, metnin nasıl okunacağı konusunda okura önem vermiştir. Özellikle Göstergebilim, anlam üreten olarak “Okur’a yönelmiştir. Barthes da metnin birliğinin yazarda değil, okurda oluştuğunu söylemiştir. Zaman içinde, “Bir edebiyat eserinin anlamı metnin içinde hazır olarak bulunmaz, metindeki bazı ipuçlarına göre okur tarafından, okuma sürecinde yavaş yavaş kurulur” ilkesi öne çıkmıştır. Barthes, 1967’de yazarın ölümünü ilan etti. Yani yazarın niyeti ne olursa olsun okuyucuların kendi anlamlarını yarattıklarını söylemek istiyordu. Metinler sorgulamaya açıktı.
- 1960’ların sonunda Almanya’da doğan, anlam sorununa eğilen Alımlama Estetiği/Kuramı (Reception Theory), bir edebi eserin belirleyicisinin okurun alımlama (hazmetme) süreci olduğunu belirtir. Bu kuram, Yorumbilim (Hermeneutics) bağlamında öne sürülmüş bir kuramdır. Anlam, metinde oluşmuş ve bütünleşmiş bir şekilde yatmaz, gücül halde bulunur ve okurca alımlandığı süreç içinde somutlaşır ve bütünleşir. Bunun iki ucu vardır: Birincisi, yazarın yarattığı sanatsal metin; ikincisi, okurun yaptığı somutlamadır. Bu bir iletişim, metin ile okur arasında bir alışveriştir. Alımlama Estetiği’ne göre, metinde yazar, her şeyi söyleyemez, belirsizlikleri okura bırakır.
- Çağdaş edebiyat okuru edilgen durumdan çıkartır; onu karakter, olay, zaman ya da mekan ile ilgili birçok noktayı çözmeye davet eder. Çağdaş yazarlar okurun, eseri yorumlama ve anlamlandırma işine katılmasını gerekli gören eserler yazarlar. Kurmaca metindeki kişiler ve gerçeklik itibaridir; gerçeklikle ilişkisi, metin dışı, tarihsel, toplumsal, kültürel öğelerde aranmalıdır. Okur, kendi çabasıyla anlamı bütünlemesi ve keşfetmesi sonucunda kendisine bir çeşit estetik zevk sağlar. Kurmaca/edebî metinlerde, bazen metnin temel örgüsü, bazen metindeki yaşamın toplumsal ve kültürel akışı, yazarın tarihsel konumu metnin somut anlamına ışık tutar. Edebi metin, yazarca önceden programlanmış bir iletidir. Bu ileti, kurmaca olmasıyla yoruma açık olmakla birlikte, yazarca işlenmiş metin içi örgüsü nedeniyle her alıcının ona aklına esen anlamı vermesine de izin vermez. Okur, okuma süreci boyunca, kendi kapasitesince metni yorumlar, yeniden yaratır. Ama her yeni yorum, yazarın kurduğu metin örgüsü, bakış açısı ve tasvir ettiği ana çerçeve içinde kalır. Okurun öznel kapasitesi yükseldikçe metnin anlamı daha zengin hale gelir. Bu görüşe göre, edebiyat metninin durağan, kapalı bir yapısı yoktur, Okur tarafından okuma sürecinde üretilir. Okur da, metne sürekli bir şeyler katar. Yorumlar, edebiyat metni üzerine yapılan her söyleşide/okumada metne farklı boyutlar katar.
- Hasan Ali Toptaş, metinlerinde masal olgusunu çok kullanıyor. Hayatın masalsı bir yanı olduğunu, okuma ve yazmanın da o masalsı yana geçme arzusundan doğduğunu düşünüyor.
- Eserlerinde balkondan bakma izleği çok yer allıyor. Anlattıklarının çoğu kasabada geçiyor. Okur, onun anlatılarından yola çıkarak kasabalara özgü bir yalnızlık ve tedirginlik olduğunu düşünür. Gerçekleştirilememiş hayaller, yaşanamamış hayatlar, iletişimsizlik, dar dünyalar içinde daralma, yabancılaşma, dışta kalma, taşralılık halleri aslında her yerde yaşanabilecek bir deneyimdir. HAT, hayatının 25 yılının küçük taşra kasabalarında geçtiğinden yakınır.
- Anlatısında canlıyla cansızın ayrımı yoktur, tüm nesneler canlıdır onun yazınında. Herkes ve her şey kendi özgünlüğü ile metinde yerini alır. Anlatı ögeleri Öteki ile sıcak ve içtenlikli ilişkiler içindedir. Onun eşitlikçi insanını okuruz eserlerinde.
- Asuman Kafaoğlu Büke, Hasan Ali Toptaş’ın büyülü ama bir o kadar da gerçek bir dünyanın hikayelerini anlattığını söyler. Büke, Toptaş’ın üslubunda ses yansımaları ile sık karşılaştığımıza dikkat çeker: Daha çok şiirlerde karşımıza çıkan ses yansıması, sözcüğün anlamı ile sesindeki uyumdur; sözcüğün zihinlerde sese dönüşmesidir.
Yararlanılan Kaynaklar
- Bin Hüzünlü Haz, Hasan Ali Toptaş, Doğan Kitap, 2007.
- Uykuların Doğusu, Hasan Ali Toptaş, Doğan Kitap, 2007.
- Gölgesizler, Hasan Ali Toptaş, İletişim Yayınları, 2009.
- Kuşlar Yasına Gider, Hasan Ali Toptaş, Everest Yayınları, 2016.
- Heba, Hasan Ali Toptaş, Everest Yayınları, 2016.
- Beni Kör Kuyularda, Hasan Ali Toptaş, Everest Yayınları, 2019.
- Gecenin Gecesi, Hasan Ali Toptaş, Everest Yayınları, 2017.
- Mutlu Sanat Odası, Nükhet Hızıroğlu, Türk Edebiyatı Seminerleri.
- Kötülük…Daha Çok Kötülük, Asuman Kafaoğlu Büke, Ajan Literer, 15 Kasım 2019.
- Güldiyar’ın Gözlerinden Dökülen Yaşlar, Metin Celal, Hürriyet Kitap Sanat, 15 Kasım 2019.
- “Siz Yaşayanlar, Çok Tuhafsınız”, Murat Çelik, Cumhuriyet Kitap, 7 Kasım 2019.
- Hazin Bir Manzara, Güliz Arslan, Hürriyet Pazar, 17 Kasım 2019.
- Hasan Ali Toptaş; Gecenin Gecesi, Sadık Aslankara, Öyküdenlik, 28 Aralık 2017.
- Şiirden Gelen Öyküler, Asuman Kafaoğlu Büke, Cumhuriyet Kitap, 16 Kasım 2017.
- Öyküye, Dile ve Eve Adanan, Kemal Varol, Hürriyet Kitap Sanat, 3 Kasım 2017.
- Sayfadaki Söz Daha Güçlüdür, Işık Kansu, Cumhuriyet, 21 Mart 2009.
- Hasan Ali Toptaş Dosyası, YOM Sanat, Mayıs-Haziran 2003.
- Hasan Ali Toptaş İle Söyleşi, Mazlum Dirican.
- Ölü Zaman Gezginleri, Şaban Sağlık.
- Bir Yazın Adanmışlığının Adı: Hasan Ali Toptaş, A. Alper Akçam.
- “HAT” Yazısı, Mahmut Temizyürek.
- İmgesel Dilin Metinlerarası Yolculuğu: Bin Hüzünlü Haz, Sıddık Akbayır.
- Süreksizliğe ve Düalizme Davet Ediyorum, Saba Kırer.
- Bir Biyografik Roman: Sonsuzluğa Nokta, İmam Demir.
- Orda Bir Taşra Var Uzakta, A. Ömer Türkeş.
A. Ömer Türkeş, Ailemiz Kaybetti/Kayboldu, Ajan Literer, Alımlama Estetiği, Alımlama Kuramı, Asuman Kafaoğlu-Büke, Beni Kör Kuyularda, Bin Hüzünlü Haz, Bir Biyografik Roman: Sonsuzluğa Nokta, Çağdaş edebiyat, Çok Tuhafsınız, Cumhuriyet, Cumhuriyet Kitap, Galata Rum İlköğretim Okulu, Gecenin Gecesi, Gölgesizler, Göstergebilim, Güldiyar’ın Gözlerinden Dökülen Yaşlar, Güliz Arslan, Hasan Ali Toptaş, Hasan Ali Toptaş; Gecenin Gecesi, Hazin Bir Manzara, Heba, Hürriyet Kitap Sanat, Hürriyet Pazar, İmam Demir, İmgesel Dilin Metinlerarası Yolculuğu: Bin Hüzünlü Haz, Işık Kansu, Kötülük…Daha Çok Kötülük, Kuşlar Yasına Gider, Leander Schönweger, Metin Celal, Murat Çelik, Mutlu Sanat Odası, Nükhet Hızıroğlu, Orda Bir Taşra Var Uzakta, Öyküdenlik, Postmodernistler, Saba Kırer, Sadık Aslankara, Sayfadaki Söz Daha Güçlüdür, ses yansıması, Şiirden Gelen Öyküler, Siz Yaşayanlar, Sıddık Akbayır, Süreksizliğe ve Düalizme Davet Ediyorum, Türk Edebiyatı Seminerleri, Uykuların Doğusu, Yorumbilim
Leave A Reply