Caynacı etiğin en önemli kuralı, herhangi bir canlıya zarar vermekten kaçınmak. Bu öğretinin adı Ahimsa. Yaşayan canlılar tanımı sadece insanları ve hayvanları değil, bitkileri, böcekleri ve mikropları da kapsıyor. Başka bir canlı varlığın gelişim sürecine müdahale etmek, yeniden doğuş döngüsünden kurtuluşu geciktiriyor. Küçük böcekler ve canlıları incitmemek amacıyla hava karardıktan sonra bir şey yiyip içmemek gerekiyor. Ahimsa, Hindular ve Budistler tarafından da benimsenmiş bir ilke ama onlar uygulamada daha gevşek davranıyorlar.
Vejetaryenlik ve tüm canlılara karşı hoşgörülü olmak, Hindistan’da çok yaygın bir tavır. Vişnucu bir Hindu olan Mahatma Gandhi, Ahimsa ilkesini siyasi arenaya da taşımıştı.
Halktan kişiler hiçbir canlı varlığa bilerek zarar vermemeliler; ama keşişler, bunu istemeden dahi yapmamalılar. Caynacılar, balıkçılık, avcılık yapmıyorlar. Çiftçilikte herhangi bir yaşam biçimine zarar vermek, kasıtsız kabul edilmesine rağmen, çiftçilik de meslek olarak pek tercih edilmiyor. Geleneksel olarak kabul gören meslekler memuriyet, sanat, el sanatları ve ticaret. Çiçekler canlı oldukları halde tapınak için kopartılmaları kabul edilebiliyor. Yine de bazı Caynacılar, tapın ak için bile olsa bunu hoş görmüyor ve sadece solmuş çiçeklerin kullanımını onaylıyor. Caynacılık’ta sanat geleneği çok zengin, eğitim düzeyi yüksek ve Caynacılar, Hint toplumunun hali vakti yerinde, sözü geçen üyeleri. Bazı Hindu tanrıları da saygı görüyor.

Adinat Tapınağı’nın iç hücresinde, Şivetambara mezhebine bağlı beyaz giysili müritler, herhangi bir canlıyı soluma ihtimalini en aza indirmek için maske kullanarak Ahimsa ilkesine saygı gösteriyorlar. Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, Mumbai, 2002.

Yapımı 25 yıl sürmüş ve 1867 yılında bitirilmiş olan Parasnat Tapınağı, Mücevher Kutusu diye anılıyor.
Caynacı tapınakları, genellikle gösterişli oluyorlar. Hem müritlerin hali vakti yerinde hem el sanatlarında becerileri yüksek hem de tapınaklarının Tirtankaralar’a, Cinalar’a (Cayna öğretisini insanlığa öğretmek için dünyaya gelen 24 öğretmen) layık olması gerektiğini, tapınakların öğretmenlerin kutsal salonlarının birer kopyası olduğunu düşündükleri için çok özeniyorlar. Hindu tapınağı ise tanrının yaşadığı yer olarak kabul edilir.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu, Kolkata, 2002.
Leave A Reply