Çay başlığı altında daha önce dört yazı yayınlamıştık. Oradaki bilgilere ek olarak bu yazıyı paylaşıyoruz. Geleneksel Japon Çay Seremonisi o yazılarda anlatılmıştır. Tekrar olmaması için buraya almıyoruz.
Japonya, kahveyle 17. yüzyılın sonlarına doğru Edo Döneminde tanışmıştı. Kahve başlarda Japonların damak tadına pek hitap etmemiş ve kesinlikle keyif için içilen bir şey olarak görülmemişti (1). Oysa ruhu yumuşattığı, zihne ahenk verdiği, halsizliği yorgunluğu geçirdiği, uyuşukluğa engel olup fikirleri canlandırdığı düşünülen çayın yeri Japonya’da bambaşkadır (2). Çay bitkisinin Tibet, Kore ve Japonya’ya 6. yüzyıl sonunda girdiği; çay törenini Kamakura Döneminde (1185-1333) başladığı, 17. yüzyılda Avrupa’ya getirilen çayın yeşil çay olduğu biliniyor (3).

Japonya’da çay tarlası.
Fotoğraf: Vildan Çayır’a teşekkürler.
Japon yeşil çaylarının en önemli özelliği, oksidasyonu durdurmak için buhar işlemi uygulanmasıdır. Bu buhar işlemi çaylara çok karakteristik bir renk, koku ve tat kazandırır. Buhar işleminin derin/yüzeysel, uzun/kısa süren uygulamaları vardır. Çay yapraklarının boyutu, arzu edilen dem rengi ve elde edilmek istenen lezzet uygulamanın türünü belirler (4).
Oysa çayın ne çok çeşidi vardır:
Gyokura yaprak, tiryakisi çok olan Matcha toz haldedir, tatlılarda kullanırlar. Mayıs ayındaki ilk hasatta toplanan çaya Sencha denir. Koku vermesi için kavrulmuş pirinç taneleri ile karıştırılmış yeşil çaya Genmaicha adı verilir (5). Hojicha, üst kalite Bancha çayından, kömür ateşinde porselen kaplarda kavrulan çaydır. Çay bitkisinin gövdesinin de karıştırılarak kurutulmuş olan Kukicha’nın, füme karamelize bir tadı vardır.
Çayın içinde çay çöpü şanstır. Çok kaynar su çayın üzerine dökülürse, lezzetin inceliği kaçar.
Raku tek renkli, ilkel görünüşlü, bile bile çarpık, kusurlu ya da kırık, seramik çay fincanı. Çay seremonisinde kullanılan geleneksel raku, çayın rengini gösteren, çayı soğutmayan yumuşak bir kilden yapılmıştır.

“Yeşil çay içmek bile politik olabilir.”
Japon sanatçı Koki Tanaka (1975-), 2012 yılında bir gruba buluşmaya gelirken evlerinden poşet çay getirmelerini söyler. Getirilen çayların hepsini aynı çaydanlıkta demleyerek hep birlikte o çaydan içerler. Çayı paylaşarak gerçek bir topluluk olmuşlardır. Ama bir yıl önce Fukushima nükleer felaketi yaşanmıştır. Getirilen çaylar 2011 öncesinin mahsulü ise güvenliydi. Çayın yetiştiği bölge ve tarih bilinmediğinden radyoaktif kalıntı taşıma riski vardı. Tanaka, bir demlik çayı paylaştırarak sosyal bir problemi gündeme taşımış, gündelik yaşamın her yönüyle siyasetin parçası olduğunu ortaya koyan işlerine (art activism) bir yenisini eklemiştir. (Koki Tanaka – A Vulnerable Narrator, Deutsche Bank “Artist of the Year” 2015. Deutsche Bank Kunst Halle, Berlin.) (6).
Fotoğraf: ICA, Koki Tanaka, Precarious tasks #0 communal tea drinking, 2012.
Yararlanılan Kaynaklar
(1) Kahve Soğumadan Önce, Toshikazu Kawaguchi, Epsilon Yayınevi, 2021. Sayfa 61.
(2) Hülya Akal Seminerleri, Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı.
(3) İlker Aktükün Seminerleri, Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı.
(4) https://chado.com.tr/
(5) Can Kırığı, Akira Mizubayashi, YKY, 2021. Sayfa 89.
(6) https://db-artmag.de/en/87/feature/a-methodology-for-the-future-koki-tanakas-art-activism/
Leave A Reply