50 yılı aşkın bir süre Columbia Üniversitesi Japon Edebiyatı Bölümü’nde ders veren, 60’a yakın eserle Japon Kültürü çalışmalarına katkısı olan Donald L. Keene (1922-2019), Budist Rahip Kenko’nun 1330-1333 yılları arasında yazmış olduğu Aylaklık Üzerine Denemeler adlı kitabın bugünkü Japon tercihlerini hala yansıttığını, Japon zevkinin kısmen Kenko’nun yazılarının etkisi altında geliştiğini yazıyor (1).
İma (Dolaylı Anlatım)
Çiçek açmak üzere olan dallar ya da solmuş çiçeklerle dolu bahçelere hayrandırlar. Her şeyde ilginç buldukları başlangıç ve sonlardır (2). Japonlar için tam açılmış çiçekler ve dolunay hayal gücünün oyununu engeller. Oysa hilal ve tomurcuklar gelmekte olanı ima eden başlangıçlardır. Aynı şekilde sonlar da olmuş olanı ima ederler.
Japon aşk şiiri kavuşma sevinci üzerine değildir, buluşma özlemi ya da bir ilişkinin bitişinin verdiği üzüntü üzerine yazılmıştır (3).
Mürekkep resimleri de tam olarak ifade etme yerine ima ettikleri için tercih edilirler. Pek çok ressam, tek renk için renklerden vazgeçmiştir (4).
Kusurlu Düzenlilik (Irregularity)
Japon felsefesi yapay düzenlilik yerine dünyayı olduğu haliyle tasvir etmeye önem verir. Dünyadaki doğal düzen kusurlu olsa da kendi içinde bir düzene sahiptir. Hiçbir şeyde tekdüzelik istenmez. Asimetriye düşkündürler. Bu noktada, Çinlilerden ve Asya’nın diğer halklarından belirgin bir şekilde ayrılırlar.
Kaligrafi derslerinde asla yatay bir konturu dikey bir konturla bölmemeleri öğretilir. Dikey kontur, yatay konturu her zaman iki uçtan eşit olmayan uzaklıkta bir noktada kesmelidir. Simetrik bir karakter “ölü”dür.
Uzmanların beğenisi kazanan Bizen ya da Shigaraki seramikleri neredeyse hiçbir zaman düzenli bir şekle sahip değildir. Orantısızdır, inişli çıkışlıdır, sır lekeler bırakacak şekilde uygulanmış olabilir, kilin içindeki küçük taşların neden olduğu pürüzler çok beğenilir. Kusursuz seramik örnekleri hayranlık uyandırır ama pek sevilmezler (5).
Aynı özellik, çiçek düzenlemesi ve bahçecilik için de geçerlidir. Çakıl, kum ve taşlarla yapılan Zen Budist tapınak bahçelerinde simetriden özenle kaçınılır. Şekil ve konum açısından düzensiz olan taşlar, bahçenin yaratılışına katılmamızı sağlar ve izleyeni daha çok etkiler (6).
Sadelik
Zevkli bir insanın evi sakin olur. Zevklerde sade olmak önemsenir. Sadelik, süslülükten daha pahalıdır. Kötü bir ahşap yaldızla süslenebilir, ama boyasız ahşap niteliğini hemen belli eder. Sadelik görünümü elde etmek için büyük para harcanması Japon geleneğine oldukça uygundur. Japonların göze batmayan lüks tutkusu vardır. Göze çarpan bir zenginlik gösterisinden kaçınılır.
Erik çiçeğinin hafif kokusu, zambağın ağır kokusuna tercih edilir. Japonların sadelik tercihi yemeklerinde de kendini gösterir. Japon yemeklerinde baharat nadiren kullanılır, sarımsak ise neredeyse hiç kullanılmaz. Malzemenin soslarla değiştirilmemiş, doğal tadı tercih edilir (7).
Bozulabilirlik Geçicilik
Kalıcılık, Batı’da tercih edilen bir husustur. Japonya’da ise dün yapılmış gibi parlak, mükemmel, yeni bir nesne tercih edilmez.
Geleneksel Japon mimarisinde mekanın içi gözükmeden dışarıdaki ışıktan yararlanmayı sağlayan kağıtla kaplanmış, ışığı geçiren kapı, pencere ya da paravanlar kullanılır ve bunlar yenilenmesi gereken malzemelerdir. Ahşap tapınaklar inşa etmeye olan düşkünlük buradan gelir. İnsanda da yaşlanma belirtileri, kırılganlık, güzelliğin koşuludur. Kiraz çiçeklerinin en büyük cazibesi çabuk bozulmalarıdır.
Çatlamış ve onarılmış bir çömlek, çatlaklara dikkat çekmek istercesine onarılır; insancıldır; birçok elden geçtiğini gösteren kanıtlar değerlidir (8).
Japon estetiğinde sade, hemen göze çarpmayan zariflikteki güzellik için kullanılan terim şibumi’dir (9).
Yararlanılan Kaynak
(1) Japon Edebiyatının Zevki, Donald Keene, Vakıfbank Yayınları, 2023. Sayfa 15, 34.
(2) A.g.e., sayfa 19.
(3) A.g.e., sayfa 20.
(4) A.g.e., sayfa 21.
(5) A.g.e., sayfa 23.
(6) A.g.e., sayfa 24, 25.
(7) A.g.e., sayfa 25-30.
(8) A.g.e., sayfa 30-32.
(9) Sadece Müzik, Haruki Murakami, Seiji Ozawa Söyleşisi, Doğan Kitap, 2021. Sayfa 186.
Leave A Reply