
Üç Müzisyen Melek, Bartolomeo Montagna (1450 c.- 1523), Museo di Castelvecchio, Verona, İtalya, 2017.
1830’larda Paris’te opera zevki herkesi sarmıştı. Herkes Opéra de Paris’teki locasında haftada bir, iki ve hatta üç kez görünmek istiyordu. Eşleriyle birlikte pazartesi (petit jour) ve metresleriyle birlikte Cuma (grand jour) geceleri.
18. yüzyıl, tarihsel dramın, yani klasik ve mitolojik konuların işlendiği opera seria’nın,
19. yüzyıl, tarihsel olayların işlendiği büyük operanın devriydi. Çok çarpıcı konular, yüce duygular uyandıracak ama sırf seyretmekle de anlaşılabilecek şekilde işlenir, coşkulu bir koro eşlik eder, her perdenin dekorları, kostümleri farklı olurdu.
1842 yılında Liszt’in Rusya turnesinde çar resitale geç gelmiş ve etrafındakilerle konuşmaya başlamıştı. Liszt, çalmayı kesti ve “Nikolay konuştuğunda müzik de susmalıdır,” dedi. 1840’larda, Rusya hariç Kuzey Avrupa’nın büyük bölümünde opera ve konser icralarında izleyiciler susardı. İtalya’da ise icra boyunca izleyiciler dolaşıp konuşur, sadece ana aryalar okunurken susulurdu. Localarda kumar oynanır, yemek yenirdi. İzleyicilerin aristokratlardan ziyade serbest meslek sınıfı mensuplarına dönüşmesiyle izleyici davranışları da değişti. Konser salonundaki oturma düzeni, düzenli sıralar haline dönüştü. Londra Müzik Birliği’nde katı suskunluk kuralları kondu. Leipzig’deki Gewandhaus konser salonunun düzeninde, St. Thomas Kilisesi’ni örnek aldığı için, zorunlu suskunluk vardı. Dinleyicilerin dikkatini çekmek için müzik başlamadan önce gaz lambalarını kısarak salonu karartmak da kullanılan bir yöntemdi.
Yararlanılan Kaynak: Avrupalılar, Orlando Figes, YKY, 2020. Sayfa 100, 101, 123, 124.
Leave A Reply