
Fotoğraf: Sosyal medyadan alınmıştır.
- Türkiye ve benzer kültürel altyapısı olan ülkelerde erkeklerin, Cem Mumcu’nun otomotivden yola çıkarak yaptığı benzetme ile Şahin’dir ama kendisine Doğan görünümü verir; erkekler “Doğan görünümlü Şahin” olmak zorundadır. Şişirme, gerçek ve kurgu arasındaki sınırı silikleştirir.
- “Erkeklik” erkek üzerinde yıkıcı bir baskı unsurudur. Erkeklik, bir erkeğin ömür boyu her ortamda ve her ilişkide yitirmemek için mücadele ettiği bir kimliktir.
- “Erkek olma” mücadelesi, erkekliğinin her an ve her olayda sınanması, erkekliğin her an “elden gitme” tehlikesi ve bunların yarattığı kaygı, yıkıcıdır.
- Bir erkeğin erkekliği evde, işte, sokakta, trafikte, barda, statta, halı sahada ve yatakta her an sınanma durumundadır ve tehdit altındadır.
- Türkiye’de yaşam koşullarının ağırlığından yılan erkekler durumu, “Talihim olsaydı anamdan kız doğardım” deyimiyle dile getirirler.
- Erkeklik üretmeye zorlanmak, bir erkek için rahatsız edici olsa da bu hissiyat dışa yansıtılmaz. Çünkü bu “erkekliğin kitabında yazmaz”!

Metroseksüelliği Türkiye’de temsil eden Beşiktaşlı futbolcu İlhan Mansız, 2002 Dünya Kupasında başarılı bir performans sergilerken, saçları ve görüntüsü ile de kendisinden çok söz ettirmişti.
Fotoğraf: resimweb.com
- 2000’lerde ortaya atılan metroseksüel tanımı üzerine sürdürülen tartışmalara daha çok alaycı ve küçümseyici bir üslup hakimdi. Bu yaklaşım tarzı, bir dereceye kadar Batı dünyasında da mevcuttur. Metroseksüellik Beyaz Türkler ve seçkinlerle sınırlı tutulurken, şehirli-köylülere varoş seksüel, İstanbul Cihangir’de oturanlara entelseksüel gibi isimler de türetildi.
Gündelik hayatta sürekli karşılaşılan şiddet görüntüleri bir süre sonra kanıksanır ve artık “görünmez” bir hal alır. Şiddet, toplum içerisinde normalleşmiş hatta içselleştirilmiş olur.
Leave A Reply