SLOW FOOD 1
- Roma döneminde ve Ortaçağ’da zengin sınıflar arasında gıdanın yerel boyutunu aşma isteği hakimdi. Roma, yiyeceklerini dünyanın dört bir yanından getirtmekle övünürdü.
- Mutfakta lezzet arayışının Endüstri Devrimi’nden sonra ortaya çıktığı varsayılmakta.
- Fransız Devrimi ile aşçılar asillerin evlerindeki işlerini kaybetmiş, burjuvaziye yönelik restoranlar açmıştı.
- İkinci Dünya Savaşı sonrası bir paradoks oluştu: Yoksul köylülerin ürettiği gıdaları zenginler, zengin toprak sahiplerinin ürettiklerini ise büyük halk kitleleri tüketiyordu. Slow Food bu akımın tersine çevrilmesi gerektiğini öne sürdü.
- DNA’nın ticari amaçla değiştirilmesi 1980 yılında başlamıştı. 1982’de gen taşınması yöntemiyle üretilmiş gıdalar piyasaya çıktı. 1986’da ise GDO’lar raflarda yerini aldı.
- Slow Food, GDO’lara ve büyük çokuluslu şirketlere karşı köylü tarımını destekler; Slow Food biyoçeşitliliği, beslenme özgürlüğünü, köylülerin korunmasını önemseyen bir girişim, ekolojiyi savunma mücadelesidir.
- Günümüzde 1970’lerde harcanan enerjinin tam iki katının harcandığı, 2020’ye kadar bu rakamın da %60 artacağı tahmin ediliyor.
- Endüstriyel tarım açlığa çare olmadığı gibi çevreye ve tarım nüfusuna korkunç maliyetler çıkarıyor ve toprağı parazitlere karşı dayanıksız hale getiriyor.
- Zamanla insanlar tarımdan kaçmaya, toprağa gereken özen gösterilmemeye başlandı. Slow Food, ülkelerin tarım ekonomisini tekrar canlandırmayı amaçladı.
- Dünyanın, herkes Hintliler gibi beslense 10 milyar, İtalyanlar gibi beslense 5 milyar, Amerikalılar gibi beslense 2,5 milyar kişiyi besleyebileceği hesaplanmış.
(Dünya nüfusu 2014 yılı itibariyle 7.1 milyar kişi.)
- Su ve gıda kaynaklarının da yok olması dikkat edilmesi gereken bir başka sorundur.
- Bunun sebebinin, tahılların ve suyun hayvanların beslenmesi için kullanılması olduğu, 1900 yılında hayvanlar için ekinlerin %10’u kullanılırken günümüzde bu oranın %45’e çıktığı hesap edilmiş.
- Endüstriyel tarım ve genetiği değiştirilmiş ürünler aşırı miktarda suya gereksinim duymaktadır. 1950 yılından bu yana %350 oranında artan su tüketiminin %73’ü tarım alanlarında yapılmaktadır.
- 235 patates türünün günümüzde yalnızca 7’si ekiliyor; pirinç, mısır ve buğday, dünyadaki insanların bitkisel besinlerinin %60’ını oluşturuyormuş.
- Çok kaliteli ve ekonomik pek çok ürün gastronomik alışkanlıklar ve onların hazırlanışıyla ilgili bilgiler unutulduğu için tüketilmiyor.
- Dünyadaki tüketicileri üç farklı kategoriye ayırmışlar:
*Seçme hakkı olan, özellikle et ve paketli gıdalar tüketen, meşrubat içen, doğaya çok fazla zarar veren hipermarket müşterileri (yaklaşık 1,5 milyar kişi),
*Diyeti buğdaya ve içme suyuna dayalı, genellikle yerel dükkanlardan alış veriş eden, çevreye zararları kabul edilebilir seviyede olan, yeni orta sınıf (yaklaşık 3 milyar kişi),
*Eline yeterli miktarda buğday geçmeyen, suları her zaman içilebilir olmayan, ne şekilde besleneceğine karar verme imkanı bulunmayan, çevreye etkileri az olan yoksullar (yaklaşık 1,5 milyar kişi). - Dünyada açlıkla mücadele eden yaklaşık 1 milyar insan varmış.
- Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO’ya göre 2030’da dünyada beslenmesi gereken 8,3 milyar insan olacak.
- FAO uzun yıllar yemek yeme zevkini görmezden geldi. FAO, 2004 yılında Slow Food’u kar amacı gütmeyen örgütlerden biri olarak tanıdı. Slow Food temsilcileri FAO faaliyetlerine iştirak edebiliyor, bilgi ve belge paylaşıyor.
- Slow Food gastronomi ile sosyal ve iktisadi analizi birleştiren, bütüncül bir vizyona sahiptir.
- Sloganlarından biri “Buy fresh, buy local” (Taze ve yerel olanı al).
- Pazarların ve beslenme modellerinin globalleşmesi ile yerel kültürlere olan ilgi arttı. Yerel olan, Postmodernizm ile önemsenmeye başlamıştı.
- Gıda her yerde kültürel farklılığı ortaya koyduğu için gıdanın halkları tanımak yolundaki ilk adım olduğu anlaşıldı.
- Sivil Toplum Kurumları’nın (NGO) yaygınlaşması da Postmodern dönemin bir gelişmesidir.
- Ama Slow Hareketi, Büyük Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşu (Greenpeace, WWF gibi) olmaktan kaçınır.
(Biyoçeşitlilik ve Gastronomi adlı yazılarımızı, Yavaş Hareketi dosyasından önce yayımlayarak, Yavaş Hareketi dosyamızın daha net anlaşılabilmesini sağlamak istemiştik.)
Bhagdaon, Buy fresh, buy local, Carlo Petrini ile Söyleşi, Çoruh Vadisi, Fransız Devrimi, Greenpeace, hipermarket müşterileri, İkinci Dünya Savaşı, köylü tarımı, Nepal, ortaçağ, Postmodernizm, Roma, slow food, Slow Food Eylemi, Tangör Tan, Türkiye, WWF, Yemek ve Kültür, yeni orta sınıf, yerel kültürler
Leave A Reply