“Güney İtalya ve Sicilya’da, İmparator II. Friedrich’in kurmuş olduğu Norman Devleti’nde vergiler Doğu memleketlerine özgü işkence ve zulme başvurmak suretiyle toplanırdı. Doğulunun elinden başka türlü para almanın imkanı yoktu” (sayfa 31, 32). “Dünyayı dolandıran üçlü” yani Musa, İsa ve Muhammet sözünün de II. Friedrich’e ait olduğu kabul edilmektedir (sayfa 526).
“15. yüzyılda İtalya’da Türklerle işbirliği yapılıyordu. Türkler karşısında duyulan korku ve gerçek tehlike ne kadar büyük olursa olsun, hatırı sayılır İtalyan hükümetleri arasında, II. Mehmet ve ardılları ile diğer İtalyan devletlerine karşı anlaşmaktan çekinen yoktu. Rimini’den Sigismondo Malatesta’nın Türkleri İtalya’ya davet etmesi olasılık dışı değildi. Napoli’deki Aragon Hanedanı hükümdarları II. Beyazıt’ı Venedik’e karşı kışkırtıyorlardı. Aynı şeyi Milano’daki Sforza Hanedanı’ndan Lodovico Moro’nun da yaptığı söyleniyordu” (sayfa 132, 133).

Şam’da, Emevi Camii girişinde yer alan Selahaddin Eyyubi Türbesi.
Selahaddin Eyyubi 1193’te Şam’da öldü ve aynı yıl buraya türbesi yapıldı. 1898 yılında Şam’a gelen Kaiser II. Wilhelm türbeyi restore ettirdi ve fotoğrafta solda yer alan beyaz mermer lahdi hediye etti. Eyyubi dönemi stilinde süslenmiş olan ahşap lahit, Selahaddin Eyyubi’nin orijinal lahdi.
Fotoğraflar: Füsun Kavrakoğlu
“İtalyanlar, İslam topluluklarının erişmiş oldukları, özellikle Moğol istilasından önceki yüksek kültürü, Haçlı Seferleri’nden beri tanıyor ve buna hayranlık duyuyorlardı. Yaptıkları seyahatler ve ticari temaslar, bu duygularını besliyordu. Daha 13. yüzyılda İtalyanların, Müslümanlığa özgü olan yüce gönüllülük, haysiyet ve gurur idealini takdir ettikleri, bu ideali bir sultanın kişiliğine bağlamaktan hoşlandıkları görülür. Genel olarak Eyyubi veya Memluk sultanları düşünülmektedir; çok nadir olarak isim verilmekte, bazen Selahaddin Eyyubi’nin adı anılmaktadır. İtalyanlar, yıkıcı davranışları bir sır olmayan Osmanlı Türkler’inden bile, hafif bir ürkeklik duymakta ve onlarla barışçı bir uzlaşmanın mümkün olabileceğini düşünmekteydiler” (sayfa 525, 526).
“Dönemin edebi eserlerinde, Hıristiyan bir şövalyenin ağzına almayacağı kötü sözler, devlere, şeytanlara, paganlara ve Müslümanlara söyletilmektedir” (sayfa 528).
Yararlanılan Kaynak
İtalya’da Rönesans Kültürü, Jacop Burckhardt, Okuyan Us, 2018.
Leave A Reply