- Yüksek mevkiler kısırlaştırma yoluyla elde tutulurdu. Kısır bir kişi imparator olamazdı ve veraset yoluyla haklarını devredemezdi. Erkekler için bu yol acı ama garantili bir yükselme tekniği olurdu. Bunun neticesinde kısırlaştırma kötü görülen bir usul değildi. Asil erkeklerin çoğu oğullarını yükselme şanslarını artırabilmek için kısırlaştırırlardı. Aynı şeyi İmparator I. Romanos da oğullarına yapmıştı. Şehrin yöneticileri genellikle kısırdılar ve aynı zamanda ordu ve bahriyede de yöneticiydiler. Meşhur bir doktor olmak isteyen için de kısırlık bir avantajdı. Sadece kısır doktorlar kadınları tedavi edebilirlerdi. Memuriyette de en üst görevler kısırlar için ayrılırdı.
- İmparatorluk içinde hadım etme işleminin yapılması yasaktı, işlem imparatorluk dışında yapılırdı.
- Yanında bir hadım bulundurmanın nazara karşı iyi olduğuna inanılırdı. Bu yüzden imparatorlar nazara karşı yanlarında hep bir hadım bulundururdu.
- Yüksek dereceli memurlar imparator tarafından aday gösterilirler, terfi ettirilirler ve kovulurlardı.
- Bizans’ta memur olmak için hukuk eğitimi almak gerekirdi.
- VII. Konstantin zamanında (913-959), çağın bütün bilim dalları okutulur; kamu görevlileri üniversiteyi bitirenlerden seçilirdi.
- Memuriyete girmek kemeri almak, ayrılmak ise kemeri bırakmak olarak adlandırılırdı.
- Bölgelerden sorumlu olan generaller de imparator tarafından atanırlar ve ona karşı sorumlu olurlardı. Gücün suistimalini önlemek için bu askeri valilerin yanında bir de sivil atanır, askeri valinin yardımcısı olarak görev yapar, bu kişi de imparator ile doğrudan temasta olurdu.
- Devlet tüm ithalat ve ihracattan % 10 pay alırdı. Ayrıca tüketici mallarına, mirasa, toprağa uygulanan vergiler de vardı.
- Bizans İmparatorluğu’nda, hemen her hükümdar, uyruklarının hazineye olan borçlarını tahta çıktığında bağışlardı. Bu yapılırken iki amaç güdülürdü: sermayesi tükenmiş ve borçlarını ödeyecek olanaklardan yoksun olanlar sürekli baskı altında tutulmamış olur; hem de borçlu olmayan ve vergisine bağlı kişiler aleyhinde bahaneler ileri sürülüp tahsildarları jurnallerle donatmaktan kaçınılırdı.
- Devletin kendi mülkü de olurdu. En iyi ipek imparatorluk fabrikasından gelirdi, bazı özel boyalar saray için ayrılırdı.
- Konstantinopolis’te sarayların ya da büyük konut komplekslerinin tamamen ya da kısmen dinsel bir işlev verilerek bir tür vakfa dönüştürülmesi de izlenen bir yöntemdi. Bazı durumlarda imparator tarafından el konulan mülk bir kiliseye ya da manastıra dönüştürülebiliyordu. Yapıyı kiliseye dönüştüren imparator, hem yapının tekrar sahibine dönmesinin yolunu kapatmış, hem de kolayca bir kilise banisi olarak halkın ve Tanrı’nın gözüne girmiş oluyordu.
- Roma İmparatorluğu’nda 310 yılından sonra kesilen sikkelere eski Roma tanrılarının yerine sadece bir tanrı, Helios Zapt Edilemez Güneş Tanrısı resmedilmiştir. Büyük Konstantin kendisini Hıristiyan Kilisesi’nin koruyucusu saymasına, Roma’da Capitolium’daki geleneksel Jupiter’e kurban verme törenine katılmayı reddetmesine rağmen, 324 yılına kadar Helios sikkelerdeki yerini korumuştur.
- 491 yılında Bizans İmparatoru olarak tahta çıkan I. Anastasius’un 498’de yaptığı sikke reformuyla, altın nomisma, gümüş denarius ve bakır follis oranları belirlendi. Bu oranlar 11. yüzyıla kadar değişmedi. Anastasius’un başta olduğu yıllar imparatorluk hazinesinin en dolu olduğu dönemdi. Bu sikkelerin arka yüzlerinde kıymet işaretleri ve 539 yılından sonra da darp yılı yazılmaya başlanmıştır. 6. yüzyılda kıymet ve darphane atölye işaretleri Grekçe, diğer yazılar Latince olup, darphane ismi CON (Constantinopolis) olarak kıymet işaretinin altında yer alır. 8. yüzyıldan sonra kıymet işareti, darp yılı ve darphane adı yazılmaz. Daha önceleri nerede olduğu tespit edilemeyen darphane binası, bu devirde Beyazıt’ta Tavşantaşı semtindeydi.
- Bizans sikkeleri üzerinde, başlangıçta Latince olan yazı, 8. yüzyıldan sonra Latince-Grekçe karışımı ve daha sonra Grekçe olarak devam etmiştir.
- 610-641 tarihleri arasında imparator olan Heraklius, kaynakların yetersiz olmasının zorlamasıyla kiliselerin servetlerine el koymuş, hatta Aya Sofya’nın altın ve gümüş şamdanlarını da alarak altın sikke ve gümüş para bastırmıştı.
- Latin İstilası döneminde (1204-1261) darphane, Venediklilerin hükümete geçirdiği batılı şövalyeler adına, bronzdan, çukur sikkeler darp ederek faaliyetini sürdürdü.
- 1261 yılında Nikaia İmparatoru VIII. Mikhael’in Konstantinopolis’i Latinlerden kurtarmasıyla Bizans İmparatorları adına, sikke darbına devam edildi. 11. yüzyıldan sonra çanak şekline dönüşen sikkelerin ön yüzünde imparatorların veya dini kişilerin cepheden resimleri, arka yüzünde Hıristiyanlıkla ilgili tasvirler (İsa, Meryem, Haç, Azizler vs. ) sıkça kullanılmıştır.
Azizler, Birinci Anastasius, Bizans İmparatorluğu, Bizans'ta vergiler, Capitolium, Constantinopolis, Haç, Helios Zapt Edilemez Güneş Tanrısı, İsa, İstanbul Arkeoloji Müzesi, memuriyet, Meryem, para, sikke
Leave A Reply