Çağdaş Sanata Varış dosyamızın 102. sayısında Amerikan Pop Sanatı’ndan bahsederken adını andığımız ABD’li Pop Art sanatçısı Andy Warhol’a Postmodernizm penceresinden tekrar bakmak gerekiyor.
- Postmodernizm, bir anlamda Clement Greenberg’e meydan okumak, onun prensiplerine karşı çıkmaktır. Birçok sanatçı buna hizmet etmiştir. Biz burada, Glenn Ward’ın yaptığı gibi, Andy Warhol örneğini kullanacağız.
- Andy Warhol’un (1930-1987) çalışmaları:
Warhol bir görüntünün mekanik biçimde röprodüksiyonunu yapar,
Hazır görüntüler kullanır, bunları da reklamlardan ve dergilerden alır,
Bir tek görüntünün birçok kez tekrarını yapar,
Doğal olmayan renkler kullanır,
Eserlerinde illüzyonizm yokluğu; perspektif, gerçekçi gölgeleme vs yokluğu göze çarpar,
Hataları düzeltmez; fazla soluk, fazla koyu, çarpık ya da yanlış kaydedilmeyi olduğu gibi bırakır,
Kendisini tek bir ortamda değil, birçok farklı ortamda ifade eder,
Sanatları karıştırır; popüler imaj ve kaynakları, sanat bağlamında kullanır,
Yarı endüstriyel tekniklerden faydalanır; serigrafi baskı ve resim, orijinal ve kopya, el yapımı ve röprodüksiyon, soyut ve temsil, yüksek ve alçak kültürden yararlanır.
- Warhol’un çalışmalarının belirli yönleri, Greenberg’in modernist prensiplerine uyar. Gerçekçi olmayan renk şemaları, renkli düz alanlar ve tamamlanmış kompozisyonlar gibi. Eserleri yapay bir görünüme sahiptir ve yaratma sürecini gizlemez. Ama, sıradan insanların kendilerini özdeşleştirebileceği kitle kültürü imajlarını kullanır; farklı zevk kültürlerine saygı duyar. Postmodern çoklu kodlamaya uyar. Montaj hattı zihniyetinde olduğu için atölyesine Fabrika adını vermiştir.
- Güzel sanatları, günlük sanata çeviren Andy Warhol, bazı eleştirmenler tarafından Postmodern bir ressam olarak görülüyor. Biz de Warhol’u dosyamızda Modernizm ile Postmodernizm arasına yerleştirdik.

Warhol ölümünden bir yıl önce, kendisinin ürkütücü bulduğu eflatun oto portresini yapmıştı. Günümüzde yılda ortalama 200 Warhol yapıtı el değiştiriyormuş.
Fotoğraf: www.theguardian.com
- Postmodern sanatçılar, bir dönemde kullanılmış renk ve biçim elemanlarını doğrudan bir alıntı düzeyine indirmeksizin yapıtlarında değerlendirdiler. Bu, söylensel ve simgesel boyutta bir ele alış olarak tanımlanır.
- Geçmişten kopuşu tetikleyen, deneysel sürecin başlangıcı olarak kabul edilen İzlenimcilik’ten başlayarak sanat türleri görsel veya duygusal gerçeği yakalamayı amaçlarken, Pop Sanat yapaylıkla ilgilenmiştir.
- Resimde 1980’lerin başında, insan figürlerinin temsilleri geri dönmüş, ressamlar diğer ressamların eserlerinden alıntılar yapmış, soyut resim Neo-Geo hareketi ile daha ironik bir arayış olarak devam etmiş, resim sanatı daha oyunbaz ve eğlendirici bir hale gelmiştir. Neo-Geo, Minimalizm’i popüler kültür ve metalara yapılan referanslarla birleştirir. Neo-Geo’nun önemli isimleri Peter Halley, Jeff Koons, Ross Bleckner’dir. Damien Hirst ve Ian Davenport ise Neo-Geo’dan etkilenen isimler olmuştur.
- Fotoğrafçılık ve medya tabanlı çalışmalar 1980’lerin ortasında ilgi odağı olmuştur.
- Sanatın medyanın gücünü nasıl alt edebileceği, medya ile nasıl rekabet edebileceği, sanatçının lüks eşyalar üretmeden metalar dünyasına nasıl karşı çıkabileceği, sanatçıların tüketici kültürünün genişlemesine nasıl yanıt vermesi gerektiği Postmodernizm’in soruları olmuştur.
Leave A Reply