- Kavramsal Sanat’ın, 1960’lardan 70’lere uzanan süreçte etkili olan Minimalizm ile bazı ortak noktaları vardır. Kavramsalcılar Minimalizm’in birimlerin tekrarına dayalı seri mantığını paylaşır. Bazı Kavramsalcı sanatçılar önce Minimalizm’e yönelmiş, sonra Kavramsal Sanat’ın öncülerinden olmuşlardır.
- İdeal bir Kavramsal Sanat yapıtının iki nokta üzerine temellenmesi gerektiği öne sürülmüştür. Biri, yapıtın tam bir dilsel karşılığının olabilmesi yani tanımlanabilir olması. Diğeri, sürekli tekrar edilebilir olması, tekilliğinin olmamasıdır. Basit bir biçimi tekrarlayarak kullanmak yoğunlaşmayı olanaklı kılar.
- Kavramsalcılar, görsel deneyimi ve estetik hazzı dışlar. Yapıtın nasıl göründüğü o kadar önemli değildir ama bir düşünceden yola çıkmak zorundadır.
- Göze yönelik sanat, kavramsal yerine algısaldır. Optik, Kinetik, ışık ve renk sanatının çoğu örneği algısaldır.
- Yetenek yerine sınırsız yaratıcılık düşüncesini savunur.
- Kavramsalcılar nesne bir meta olduğu için nesne yapmak istemezler.
- Kavramsal Sanat ile ilgilenen sanatçının amacı, yapıtın izleyiciye duygusal anlamda seslenmesi değildir, yapıtını izleyicisinin zihinsel anlamda ilginç bulmasıdır. Dışavurumcu sanata şartlanmış kişilerin beklentisi olan duygusal tepki, bu tür sanatın algılanmasına engel oluşturur. İzleyiciye belli koşullar dayatan sanatın estetik faşizm yarattığı düşünülür.
- Kavramsal Sanat mantıksal olmak zorunda değildir; bazen yalnızca o mantığı yerle bir etmek için kullanılır.
- Yapıtın felsefesi, yapıtın içindeki düşüncedir, herhangi bir felsefi sistemin betimlenmesi değildir.

“Düşünceler sanat yapıtları olabilir, bunlar birbirine eklenerek somutlaşır, maddeye dönüşür ancak tüm düşüncelerin maddeye dönüşme zorunluluğu yoktur.”
Sol Le Witt, Sentences on Conceptual Art, 1969.
Sol Le Witt, Minimalizm’in ilkelerine yakındır, ancak kendisini Kavramsal akım dahilinde görür.
Fotoğraf: lucamaggio.wordpress.com

Aslen Irak Kürdistan’ından olan ve Londra’da yaşayan Walid Siti’nin (1954-) ArtInternational 2015’te sergilenen The Tower (Kule) adlı eseri görüntü olarak Sol Le Witt’in eserini hatırlatsa da amacı çok farklıdır.
Ortadoğu’nun savaşa bağlı olarak değişen ve dönüşen yüzü Siti’nin tüm çalışmalarının ortak hareket noktasını oluşturur. Siti, insanoğlunun inşa ettiği yapılar ve piramitler, zigguratlar ve kulelerle tırmanma, daha yukarıya erişme fikrini görselleştiriyor. Ortadoğu’nun kırılgan ve belirsiz geleceği, sanatçının birbirine çattığı çubuklarla yukarıya doğru uzanıyor, geçmiş ve geleceği birleştiriyor.
Ortadoğu’nun acı gerçeğiyle tezat oluşturan bu narin yapılar, güç, fetih ve zafer gibi yıkıcı ve istilacı tutkulara tezat oluşturuyor. Birbirine çatılmış yeni kuleler gökyüzüne doğru cılız bir şekilde uzanırken bir umudu da simgeliyor.
Fotoğraf: Füsun Kavrakoğlu
- 1960’lı yıllar sonrasında sanatın nesneye olan gereksinimi tartışılmaya başlandı. Düşünce ön plana geçti, yapıtın maddi varlığı ve biçimi etkisini büyük ölçüde yitirdi.
- Bu akımda, felsefe ve fikir öne çıkar.
- Kavramsal Sanat, göz için olmayan sanattır.
- Eserin fikri veya dayandığı kavram en az eserin fiziksel varlığı kadar önemlidir.
- İdeoloji ve teknoloji ile sınırları zorlamak amaçlanır.
- Belirli bir düşünceyi belirli bir yöntemle sergileme olarak tanımlanabilir.
- “Düşünce plastiktir.”
- “Bir şey” anlatmak istiyorsa eser kavramsaldır. Materyal, orantı önemli ise, felsefesi yoksa eser konstrüktiftir. Karar verebilmek için sanatçının amacını bilmek gerekir. Happening bir mesaj veriyorsa Kavramsal Sanata girer.
- 1960’larda heykel, heykel olmaktan uzaklaşıyor, Enstalasyon ve Kavramsal Sanat ortaya çıkmaya başlıyor.
- Kavramsal Sanatta espas ve enerji önemlidir.
- Postmodern yaklaşımlarda Kavramsal Sanat, fikrin önem taşıdığı; malzemenin ikincil, önemsiz, gelip geçici, ucuz, gösterişsiz olduğu, maddesel olmaktan çıktığı çalışmaları içerir. Estetik zevki terk ettiği söylenen 1970’lerin Kavramsal Sanat eserlerinin birçoğu, dil ve sanat kavramının kendisiyle ilgilenmiştir. Bu yönüyle, tamamen görsel bir deneyim olma fikrinden net bir kopuşu ifade eder.
- Akım, alışılagelmiş sanatın yerine, bir anlamda, yeni bir yaşam biçimi önerisidir. Kavramsalcı yaklaşım, sanatın demokratikleşme süreci içinde profesyonel sanatçının tekelinden çıktığı Batı dünyasında, insanın kendini ifade etme yollarının nerelere dek uzanabildiğini bize gösterir.
- Kavramsal sanatçılar, eleştirel bir yaklaşımla kendisini, çevresini ve yaşamı sürekli sorgulayan, çağın hızlı teknolojik değişimleri altında ezilmemeye çalışan, teknolojiyi kullanan ya da teknolojiye başkaldıran, geleneksel sanatın sınırlarını aşarak sanatın boyutlarını değiştirmeye çalışan sanatçılardır.
- 1965-1970 arasında gerçekleşen Otobiyografi Sanatı, Hiperrealizm, Neo Fovizm, Neo Ekspresyonizm, Anatomi Sanatı, Antiformcu Sanat, Vücut Sanatı, Performans Sanatı, Support Surface, İdea Art, Information Art, Social Realism, İllüzyonizm, 1980’lerde kendilerini Trans Avangartlar, Özgür Figürcüler, New Brut Art, Post Konstrüktivizm, Hiper Manyerizm, Grafiti, New Inexpressiveness, Neo Trans Avangartlar olarak adlandıranlar estetikten önce zihinsel bir algılama sürecine davet etmesi bakımından Kavramsal Sanat’ın sınırları içinde değerlendirilebilir. Özet olarak Kavramsal Sanat için 1960 sonrasında gelişen hemen tüm akımların yolunu açmıştır diyebiliriz.
Leave A Reply