Kavramsal Sanat:
Özünü kavram’ın oluşturduğu,
Kavram ve anlamın plastik biçimin önüne geçtiği,
Sanatçının tepkisel tavrının, yapıtın içeriği haline geldiği,
Form ve içerik bakımından, toplumsal ve politik bakımdan devrimci,
Düşünsel temelleri olan, bilgiye dayalı bir sanat hareketidir.
- Kavramsal sanatın devamı, 1998 yılında tanımlanan ilişkisel sanat olmuştur. İlişkisel sanat, teorik ve pratik hareket noktasını, genel insan ilişkilerinden ve sosyal bağlamlarından alan bir dizi sanatsal pratik olarak tanımlanmıştır. Sanatçının kültürel aktivist veya müdahil olarak olaylara ve kurumlara dahil olması, sanat ile gündelik hayatı yeniden bir araya getirmeye yönelik avangard fikri devam ettirmektir. Bu fikre göre, sanat eserlerinin rolü artık hayali ve ütopyacı gerçeklikler oluşturmak değil, bizzat yaşam biçimleri ve eylem modelleri olmaktır. İlişkisel sanat bu bakımdan, Dadacılık’ı, Sürrealizm’i, 1960’ların Neo Avangardlarının Fluxus etkinliklerini, Sitüasyonizm’i ve Happening’leri devam ettirir. Önemli isimleri Rirkrit Tiravanija, Carsten Höller, Maurizio Cattelan, Félix Gonzales-Torres, Jeremy Dellar’dır.
- Dadacılık ile başlayan özgürlük yaklaşımı Çağdaş Sanat ile devam etmekte ve izleyeni özgürleştiren bir ifade alanı sunmaktadır; izleyicisine siyasal, toplumsal, kültürel zeminlerde eleştiri olanağı vermektedir.
- İnsanın geliştikçe, bilincini geliştirdikçe, yerleşik beğeninin ötesine geçmeyi öğrendiği biliniyor. Bunu sistematik hale getiren Modernizm olmuştu. Bu gelişme ile, güzel olanı güzelin ötesinde aramak ve bulmak öğrenilmişti. Çağdaş Sanat, güzel kavramını önemsemiyor. Çirkini, banali, iğrenç ve düşkün olanı da gösteriyor; onun kuramını üretiyor. Bugün Klasik olan neredeyse arkaik ve terk edilmiş anlamına geliyor.
- Şiddete dayalı görüntü ve anlayış insanları güzel ve yüce duygusundan uzaklaştırıyor.
- Doksanlı yıllarla birlikte sanat, döneme ait özgün sorunların ve soruların etrafında yeniden şekillendi. Sanatsal evrende ortaya çıkan alışılmamış ya da değişmiş ifade biçimleri eskiye dair sorular üzerinden çözülemezdi, biçime ve öze yönelik yanlış anlamaların temelinde yatan da budur. Konuyla doğrudan ilgili olmayan çevrelerde olduğu kadar sanat çevrelerinde de bu anlayış aşılmadan yeni sanat yapıtlarının okunabilmesi, yorumlanabilmesi ve yeniden üretilebilmesi olanaksızdır. Küratör ve sanat eleştirmeni Nicolas Bourriaud (1965-) bu bağlamda karşılıklı-eylem, bir aradalık ve ilişkisellik üzerinden bir okuma öneriyor. Sanat yapıtının temeline bu kavramların gelip yerleşmesinin nedenini ise, kapitalist düzenin günümüzde insani ilişkilerde yarattığı eksikliklerde arıyor. Bu noktada sanatın zengin bir toplumsal deney alanı olduğunu düşünüyor. Kitabı İlişkisel Estetik (Relational Aesthetics, 1998), sanatın büyük ekonomik sistemle olan bağları doğrultusunda yeniden kurgulandığı bir manifesto sayılır.
Broken II, Burçak Bingöl, Çağdaş Kavramsal Sanat, Çağdaş Sanat, Çağdaş Sanata Varış, Carsten Höller, Dadacılık, Félix Gonzales-Torres, Fluxus, Happening, Hayalkırığı II, İlişkisel Estetik, ilişkisel sanat, Jeremy Dellar, Kavramsal Sanat, Maurizio Cattelan, Metropolitan Müzesi, Metropolitan Müzesi Daimi Koleksiyonu, Modernizm, NEO-AVANGARD, Nicolas Bourriaud, Relational Aesthetics, Rirkrit Tiravanija, sanat, Sitüasyonizm, sürrealizm
Leave A Reply