Heykel
- 19.yüzyıl, özellikle heykel alanında, aşırı uçların bir arada bulunduğu bir çağdır.
- Alman sanat terminolojisi, modeli İlkçağ Yunan sanatı olan romantik heykel için plastik deyimini yarattı. Johann Gottfried Herder (1744-1803) tanımladı bu kavramı. Herder, Coşkunluk Akımı’nın temelini oluşturan eserleri yazan kişidir. Herder’in romantizminde düşüncenin aracı duyguydu. Winckelmann ile Lessing’in aşırı Grek gayretkeşliklerine itiraz edip, bu halin gayri tarihi olduğuna dikkat çekmiştir. Friedrich Schelling’in (1775-1854) sanat felsefesinde plastik deyimi sürekli kullanılmıştır. Kant ve Fichte ile başlayan Alman idealizmi içinde Schelling, Romantizmi temsil etmiştir. Schelling’in dualizmi önemlidir. Ona göre evrenin neresine bakarsak bakalım bir ikilik, bir karşıtlık buluruz. Sanat felsefesinin de öğretisinde önemli bir yeri vardır. Schelling’e göre, doğa bilinçsiz yaratıcı bir kuvvetin sanat eseridir. Sanat eserleri ise bilinçli gücün yaratmasıdır. Bu nedenle sanat eseri doğadan üstündür, o bilinçli bir yaratmadır. Schelling’e göre, plastik, gerçekçi vücutlarda somutlaşır. (Plastik sanatlar üç boyutludur. Bir sanatı plastik olarak kabul edebilmek için onun her cephesinden seyredilebilir olması gerekir. Bu açıdan baktığımızda resim, fotoğraf, grafik, hat, minyatür, tezhip, vb sanatlar plastik sanatlar kapsamına girmez.)
- Klasisizm’in başlangıç döneminde heykel mimarlığa bağımlıydı. Romantizm ile heykel bu katı bağlardan kurtuldu.
- Büstler, çoğu zaman duvar gözlerine yerleştirilen objelerdi. Napoleon büstleri ise hemen her yerde dekoratif öge oldular. Bu büst portreler anakentlerde, prens kentlerinde, aristokratların, burjuvaların evlerinde bulunuyordu.
- Jean-Antoine Houdon gibi klasik eserler veren sanatçıların romantik çalışmaları da oldu. İtalya’da yaşayan Fransız sanatçıların çoğu klasik beğeniye uydular.
- Romantik dönemde heykelde de eşitleşme ve dünyasallaşma oldu. Fransız Devrimi’nden sonra prensler önemlerini yitirdikçe, kral ya da “Tanrı’nın lutfuyla hükümdar”gibi kavramlar sarsıldıkça, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu anlamını yitirdikçe, ülküselleşmiş tanrıların imgelerinin içerikleri boşaldı. Klasik tanrılaştırmaların, metaforların reddi ile tarihsel kişilikler, büyük komutanlar, sanatçılar ön plana geçtiler. Bunlar, Herder’in görüşüne uygun olarak, Klasisizm’in ideal giysisini bırakıp, kendi gerçek giysilerini taşıyorlar ve birer kişi olarak canlandırılıyorlardı.
- Büyük kentlerin çoğalması ile anıt dikme gereksinimi de arttı. 19.yüzyıl anıtsal atlı heykel yüzyılıdır.
- 19.yüzyılın kültürlü burjuva sınıfı, Goethe, Schiller, Dante, Moliére, Shakespeare, Luther gibi önemli kişilerin anısını yüceltmek için heykeller dikerek, kendi tinsel temsilcilerinin kişiliklerinde kendisini ülküselleştirdi. Mutlakiyetçi 18.yüzyılda bunlar yapıların iç bölümlerine konurken şimdi dışarıya dikiliyorlardı.

Danimarkalı/İzlandalı heykeltraş Bertel Thorvaldsen’ın (1770-1844) ünlü İsa’sı 19.yüzyılda en çok kopya edilen dinsel heykellerden biri oldu. Romantik bir duyarlıkla yapılmış eserinde İlkçağ estetiği ile çağcıl idealin bileşimini sundu. İsa bir İlkçağ gibi canlandırılmıştır,ama İsa kendisine bakanlara doğru kolunu uzatmıştır. Oysa, böyle bir hareket bir İlkçağ heykeli için düşünülemezdi. Thorvaldsen’in İsa’sı büyük bir fiziksel gücü olan ama büyük büyük bir ruhsal yeteneğe de sahip bir İsa’dır.

1833 yılında Paris’teki Zafer Anıtı için yapılan dört heykelden biri olan François Rude’un (1784-1855) La Marseillaise veya Gönüllülerin Yola Çıkışı heykel grubu anlatımcı gerçekçiliği ve güçlü hareketi ile Fransız romantik heykel sanatının başyapıtıdır.
Leave A Reply