Xin Hanedanı (9-23) ve Sonrası ya da Doğu Han (25-220)
Saray görevlisi Wang Mang’ın tahtı ele geçirmesi ve kısa ömürlü Xin Hanedanını (MS 9-23) kurması, Han Hanedanını kısa süre kesintiye uğrattı.
Wang Mang, arazi yüzölçümünü eşit büyüklükte 9 bölüme ayrıldığı arazi paylaşımı ve tarımsal üretim sistemi dahil, pek çok reform yaptı; çevrede yer alan 8 bölüm serfler tarafından ekilip dikiliyor, ortadaki bölüm ise toprak sahibi aristokrat adına ortaklaşa işleniyordu. Aristokratlar birkaç yıl sonra İmparatoru bu sistemi kaldırmak zorunda bıraktılar. İmparator, meslek sahiplerinin ve vasıflı çalışanların ücretlerine de %10 vergi koydu; tuz, demir, sikke basımı, ormancılık ve balıkçılık alanlarında hükümet tekelleri kurdu. Bu dönemde Han yerleşimciler daha da güneye indiler. 3. yüzyılda nüfus sayımı yapan hükümet Çin nüfusunun 59 milyon olduğunu saptadı ve nüfus sayımlarını karşılaştırarak, 1. yüzyıl ile 2. yüzyılın ilk yılları arasındaki dönemde güneye 5 ila 10 milyon insanın göçmüş olduğunu tahmin etti. Güney bölgelerde güçlendirilmiş garnizonlar kurdu. Gizli cemiyetlerin isyanları ile İmparator devrildi (1).
Asilerden biri olan Guangwu (MS 25-57) tahta geçti ve Doğu Han Hanedanlığı (MS 25-220) olarak bilinen dönemi başlattı. Guangwu, Han imparatorluk ailesinin soyundan geliyordu. Vergi gelirlerini artırdı, zorunlu çalışma süresini azaltarak köylülerin yükünü hafifletmeye çalıştı. Geliştirilen çiftçilik aletleri sayesinde tarımsal verim arttı. Han Çinlileri, MS 43’te Vietnam‘daki konumlarını güçlendirdi ve burası Çinli valilerce yönetildi. Bu durum 544 yılına kadar sürdü. Bu arada Orta Asya yeniden fethedildi ve Hazar Denizi’ne kadar uzanan bölgeler ele geçirildi. Tarihin bu noktasında Han Çin İmparatorluğu ile Roma İmparatorluğunu yalnızca İran’ın, Partlar’ın (MÖ 247-MS 224) ayırdığını fark etmek lazım. Çinliler, Roma İmparatorluğu’na dünyanın öteki tarafına kurulmuş bir tür alternatif Çin olarak bakıyorlardı. İlki MS 166’da olmak üzere bazı Romalı casusların Çin’e ulaştığı kaydedilmiştir. 100 yıl boyunca nispeten barış içinde yaşandı. Toprak sahiplerinin gücü arttı ve yoksullaşan köylüler efendilerinin hükümete ödemesi gereken vergilerin büyük kısmını yüklenmek zorunda kaldılar. Köylüler yeniden serf haline geldiler (2). Han İmparatoru, kudretli ailelerden ve köylüleri yanlarına çeken asi çetelerden gelen tehditle karşı karşıya olduğu gibi, sarayın kendi içinden gelen, saray hizmetkarı olarak çalışan hadımlardan gelen üçüncü bir tehditle daha yüzleşmek zorundaydı. Hadımlar, 2. yüzyıl boyunca saray siyasetine giderek daha çok karışır olmuşlardı. Ayrıca imparatoriçeler ile dul imparatoriçelerin akrabaları arasında da şiddetli iktidar mücadeleleri vardı. 159 yılına gelindiğinde hadımlar denetimi ele geçirmişlerdi. Kargaşa, Han hazinesine akan gelir miktarını azalttı. Taocu bir tarikat, 184’te Sarı Sarıklılar İsyanını başlattı. İmparator Ling (168-169) öldüğünde, yaklaşık 2000 saray hadımının katledilmesi ile iktidar bazı aristokratların ve savaş ağalarının eline geçti; bunlar İmparatorluğu aralarında paylaştılar (3).
Hanedanın sonu Taocu bir mezhep olan Sarı Sarıklılar’ın ayaklanması başta olmak üzere kırsal ayaklanma dalgalarıyla geldi. MS 190’da başkent Luoyang’ın yağmalanması büyük bir yazılı eser kaybına neden oldu (4). MS 199’da tüccarlar ipek giysiler giymekten, at binmekten ve silah taşımaktan men edildiler. Japon sanatında olduğu gibi Çin sanatında da Paleolitik Çağdan (MÖ 5. bin yıldan) beri hem laik hem de dini bir tarz oluşmuştu. MS 1. binyılın ikinci üçte birlik döneminde Budizm’in sanat üzerinde önemli bir etkisi oldu. Budist sanatın izleri Han döneminden günümüze ulaşmış olmakla birlikte ancak Kuzey ve Güney Hanedanları Döneminden itibaren (MS 386-589) yaygınlaştı. Budist resim sanatı dini sanata hakim olurken, Taoculuğun ve Konfüçyüsçülüğün teşvikiyle insan ve doğa çizimleri de seküler sanata hakim oldu (5). Hristiyanlığın başlangıcında Çin’e Hindistan’dan gelmiş olan Mahayana Budizmi’nin kurtarıcı inancı MS 4. yüzyılda son derece etkili hale gelmişti. Sanskritçe eserler 2. ila 5. yüzyıl başlarında Çinceye tercüme edildi. Han Hanedanı’nın gerilemesinden MS 581’de Sui Hanedanı’nın gelişine kadar Çin dünyasının entelektüel tarihinde en zengin ve en karmaşık toplumsal yaşam gerçekleşti. Savaşan Devletler Dönemi (MÖ 4.-3. yüzyıllar) bir Rönesans olmuştu; bir kere daha siyasi zayıflığın kültürel serpilmeye ket vurmadığı görüldü (6).
Yararlanılan Kaynaklar
(1) Kısa Çin Tarihi, Gordon Kerr, Say Yayınları, 2021. Sayfa 46, 47.
(2) A.g.e., sayfa 47.
(3) A.g.e., sayfa 48.
(4) Rönesanslar, Jack Goody, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2017. Sayfa 257.
(5) A.g.e., sayfa 258.
(6) A.g.e., sayfa 259.
Leave A Reply