
Fotoğraf: https://www.erdempsikiyatri.com/psikolojide-yansitma-(projeksiyon)-nedir
Aktif bir kitle hareketinin başlıca meşguliyeti, taraftarlarına birlikte hareket etmeyi ve fedakarlığı aşılamaktır. Her bir bireyi kişisel özelliklerinden ve özerkliğinden ayırıp anonim bir parçacığa dönüştürerek homojen bir kitle meydana getirmek ister (1).
Dünyaya yönelik ihtirassız bir tavrı olanlar kendi benliğiyle uzlaşı içinde olanlardır. Bu uyum bozulursa kişi kendi kendine yetemez, kendini o ya da bu tarafa bağlamak zorunda kalır.
Kitle hareketler, iç dengenin yerleşmesini önler. Özerk ve kendine yeten bir kişinin varoluşunu kısır, anlamsız ve kötü olarak resmederler. Tek kurtuluş yolu, bir topluluğun (dini kurum, ulus, parti vb.) içinde kendine yer bulmasıdır.
Fanatik kişi daima eksik ve güvensizdir. Kendi kendine özgüven sağlayamaz. Özgüven sağlayan desteğe ihtirasla bağlanır, körü körüne kendini adar, gücünün kaynağını orada bulur. Kendisini davanın destekçisi ve savunucusu olarak görür, canını feda etmeye de hazırdır (2).
Fanatik kişi bir davaya esasen o davanın doğruluğu ve kutsallığı nedeniyle değil, bir şeye tutunmak için sarılır. Aklına ve ahlak duygusuna hitap ederek bir fanatiği davasından soğutup vazgeçmek imkansızdır. Bir fanatik ikna edilemez. Fakat kutsal bir davadan bir diğerine aniden geçmekte güçlük çekmez. Birbirinin karşıtı gibi görünseler de gerçekten her çeşit fanatik aslında aynı uçta toplanır; zıt kutupları oluşturanlar fanatikler ile ılımlılardır, bunlar asla bir araya gelemezler. Fanatik bir komünistin faşizme, şovenizme veya Katolikliğe dönmesi, bir liberal olmasından daha kolaydır (3). Fanatik dindarın karşıtı, fanatik ateist değil, Tanrı’nın varlığı veya yokluğunu umursamayan kibar siniktir; ateist aslında dindar bir kişidir, ateizme yeni bir dinmiş gibi inanır, sofu bir kişidir o. Şovenistin karşıtı vatan haini değil, makul vatandaştır (4).
Bir fanatik için bir şeye kendini ihtirasla adamadan yaşamak, yaşamak değildir. Hoşgörüde bir zayıflık, hoppalık ve cehalet alameti görür. Tam bir teslimiyetin, bir akideye ve davaya bütün kalbiyle sarılmanın vereceği derin güvencenin özlemi içindedir. Önemli olan davanın içeriği değil, kendini tamamen adamak ve bir cemaat ile yekvücut olmaktır (5).
Marat, Robespierre, Lenin, Mussolini ve Hitler fanatiklerin çarpıcı örneklerindendir. Prof. Peter Viereck (1916-2006), ileri gelen Nazilerden çoğunun edebiyat ve diğer sanat dallarında eser verme arzusunda olduklarına fakat bunu gerçekleştiremediklerine işaret eder.
Hitler ressam ve mimar olmak istemişti; Goebbels tiyatro oyunu, roman ve şiir yazmak istemişti; Rosenberg mimar ve filozof olmak; von Shirach şair, Funk müzisyen, Streicher ise ressam olmak istemişti. Neredeyse hepsi başarısız olmuştu. Onların edebiyat ve diğer sanat alanlarındaki ihtirasları başlangıçta siyasi ihtiraslarından çok daha derindi ve kişiliklerinin bölünmez bir parçasıydı (6).
Fanatikler bir türlü sükunete eremezler. Düzen başladığı zaman fanatik kişi bir gerginlik ve bozuculuk unsuruna dönüşür; devamlı aşırı şeyler aramaya koyulur. Zaferin ertesinde, dış düşmanlara karşı bir ölüm kalım savaşı için harcanan çaba bu defa içerideki şiddetli ve hiziplerin çarpışmasına yönelir. Nefret bir alışkanlık haline gelir. Artık yok edilecek dış düşmanlar kalmayınca fanatikler kendi içlerinden düşmanlar oluştururlar. 183 Kendi hallerine bırakılırlarsa fanatikler bir kitle hareketini kliklerle bölebilirler, hareketi imkansız girişimlere sürüklemek yoluyla yıkabilirler. Hareketin kazanımları ancak becerikli bir eylem insanının sahneye çıkmasıyla kurtarılabilir (7).
Yararlanılan Kaynak
(1) Kesin İnançlılar, Eric Hoffer, Olvido Kitap, 2019. Sayfa 109.
(2) A.g.e., sayfa 110.
(3) A.g.e., sayfa 111.
(4) A.g.e., sayfa 112.
(5) A.g.e., sayfa 113.
(6) A.g.e., sayfa 182.
(7) A.g.e., sayfa 184.
Leave A Reply