Frankfurt Okulu, 1923 yılında Frankfurt’ta kurulmuş Toplumsal Araştırma Enstitüsü’nün bünyesinde bir araya gelen, 1933 sonrasında ABD’ye sürgüne giden bir grup aydını niteler: Max Horkheimer, Theodor Adorno, Franz Neumann bu grubun öne çıkanlarıdır; çemberi biraz genişlettiğimizde Walter Benjamin, Siegried Kracauer de dahil edilir; bir sonraki kuşaktaysa Jürgen Habermas vardır. Eleştirel Kuram’ı kuran bu entelektüeller kapitalizmi ve kitle kültürünü eleştiri temelinde analiz ederken, Marksizm’e, psikanalize ve yeni toplumsal bilimlere başvurmuşlardır (1).
Hem kapitalizme hem de Sovyet sosyalizmine eleştiriler yönelterek, yeni bir eleştirel toplum teorisi ortaya koymayı amaçlayan düşünce akımı Frankfurt Okulu olarak ifade edilir (2). Frankfurt Okulu’nun, daha 1920’lerde yaptığı yoğun kapitalist toplum eleştirisi; kapitalizmin tüm bireyleri birbirine benzeterek bireyi tek boyutlu kıldığı; Modernizm’i aklı dogmalardan kurtarmaya çalışırken aklın kendisini dogmaya çevirmek ve aklı araçsallaştırmakla suçlaması gibi önemli Postmodern tezlerin temelini de atmıştır (3).
20. yüzyıl edebiyatında çıkış noktası olarak önce yazar, daha sonra metin çıkış noktası olarak ele alınmıştır. Metin odaklı bakış açıları için Rus Biçimcileri/Formalistler’i, Yapısalcılar ve Göstergebilimciler’i ile Frankfurt Okulu’nu da örnek verebiliriz (4).
Kitle kültürü denen olguya karşı genel olarak iki duruş mümkündür: Popüler duruş, halkların kültürlerini kayıtsız şartsız över; entelektüel elitist duruş / aristokratizm ise eksik, kaba, insanlık dışı ve yabancılaşmış bir hayat süren halkın eğitici kültürden yoksun kaldığını düşündüğü için kitle kültürünü hor görür. Onlar için sinema tebaanın eğlencesi, kara roman alt edebiyat, çizgi roman tam bir soysuzlaşmadır. Tavır, eğlendirici kitle kültürüne karşı çıkmaktır. Marksist kuram, kitle kültürünü bir tür halkın afyonu sayar. Tabii ki, bu hakim retoriğin dışına çıkabilen hem sağ hem de sol entelektüel gelenekler de vardır (5).
Frankfurt Okulu sosyolog-filozofları da kitle kültürünü incelemişlerdir. Walter Benjamin, yeniden üretilebilmenin sanat eserinin aurasını yok ettiğini kuramsallaştırır. Sinema ve fotoğraf ile estetik düzende köklü bir değişim yaşanmıştır. Sanat eseri artık algıların sarsılması yoluyla alımlanmaktadır (6).
Kitle kültürü adı, bu alanın iki ana eleştirel kuramcısı Theodor Adorno ve Max Horkheimer tarafından, endüstriyel üretim ve dağıtım yöntemleri söz konusu olduğu için, kültür endüstrileri olarak değiştirildi. Bu durumda kültürel zevk standartlaşıp, tektipleşecek, yoksullaşacaktı. Herkesin ulaşabildiği bu endüstri, onların mantığına göre, kültür kisvesi altında yavanlaştırıcı ve aptallaştırıcı etki yapıyordu. Frankfurt Okulu, otoriter kişilik ve faşist eğilimleri belirlemek üzere dokuz boyutlu F Ölçeği’ni geliştirilmiş olsa da (7), kitle kültürü için yürüttüğü mantığın Almanya’da Nazizm’i hazırlayan mantık olduğunu öne sürenler de vardır (8).
Yararlanılan Kaynaklar
- Avrupa’nın Kısa Kültür Tarihi, Emmanuelle Loyer, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2022. Sayfa 137.
- Kavrakoglu Blog, Çağdaş Sanata Varış 55 Avangard 2.
- Kavrakoglu Blog, Çağdaş Sanata Varış 129 Postmodernizm 2.
- Kavrakoglu Blog, Postmodern Edebiyat 1.
- Avrupa’nın Kısa Kültür Tarihi, sayfa 136.
- A.g.e., sayfa 137.
- Kavrakoglu Blog, Şiddet 19.
- A.g.e., sayfa 138.
Leave A Reply