
Birçok kavram ve duyguyu iletmek için çiçekleri kullanan, onlardan güçlü semboller yaratan çağdaş Japon sanatçı Takashi Murakami (1962-), çiçek kompozisyonları ile çalışmalarına, üzüntünün ortasında bile, bir umut aşılıyor, Murakami sanat ve moda dünyasında etkili oluyor.
Fotoğraf: Zarastro Art
14. ve 15. yüzyılların en tipik şiir biçimi renga ya da bağlantılı şiirdir. Renga esasen bir grup faaliyetidir. Bir eserin yaratılması için renga oturumları yapılırdı (1). Renga, şiirden memnun kalan tanrıların lütufta bulunacağı umuduyla Şinto tapınaklarına sunulurdu (2).
Bu şiir zincirinin amacı birkaç farklı şairin farklı duyarlılıklarını bütünlükten yoksun ama akıcı ve sürprizlerle dolu bir şiirde birleştirmektir. Mısraları anlam bakımından birbirine bağlamak, bir önceki şairin düşüncesini ileriye taşımak, bazen bir önceki şiirdeki bir kelimeyi farklı bir anlamda kullanmak, sözel çağrışım yapmak, diğer şairlerin dizelerinin çağrıştırdığı tonlarla oynayarak serbest çağrışım amaçlanır. Bir renga oturumuna genellikle üç ya da daha fazla şair katılır, ancak bazen bir kişi tüm halkayı yazar. Ihara Saikaku, 1675’te bir günde tek başına 1000 mısra yazmış, bir gün ve gecede 23.500 dizeye ulaşmıştır. Renga 17. yüzyılda moda olmuştur (3). Renga zincirinin zeka ve teknik gösterilerinin edebiyat olarak kalıcı olması amaçlanmamıştır. Dönemin yalnızca şimdiki zamanı önemseyen, hızlı değişimlere odaklı, hızla değişen kalıplardan zevk alan sanatsal çabaları ile uyumlu bir modadır bu (İlgilenenler Ukiyo-e / Yüzen Dünya yazısına bakabilirler) (4).
Ortaçağ’da şiir kehanet için de kullanılmıştır (5).
Renga için konu belirlendikten sonra, katılımcılar dizelerini yazardı. En yüksek puanı alan kişilere ödüller verilirdi. Çok geçmeden insanlar renga oturumlarında hangi şairlerin ödülleri alacağına dair bahse girmeye başladı. Bu oturumlar kumar partilerine benzemeye başlayınca ayak takımının ilgisini çekti ve yetkililer tarafından yasaklandı (6).
16. yüzyılda icat edilmiş haikuda mutlaka mevsimsel bir kelime vardır (7). Haiku, Kokinshu tarzı kısıtlamalardan arınmış yeni bir türdü (8).
Kusurlu Düzenlilik (Irregularity) zevki, kendini Japon yazınında da gösterir: Çin etkisi altında olmayan Japon yazını paralellikten kaçınır ve standart dize biçimleri düzensiz dize sayılarındadır: tanka için beş, haiku için üç. Dünyanın büyük bölümünde kullanılan dörtlüklerle tezat oluşturur (9).
Şiir ve para arasında 17. ve 18. yüzyıllarda da bağlantılar olmuştur.
Haiku ustaları geçimlerini çoğunlukla öğrencilerinin şiirlerini düzelterek sağlamışlardır. Haikunun ticarileşmesi Kinsei Dönemi’nde (1600-1867) de devam etmişti. Basho (1644-1694), haiku ustalarının en büyüğü olarak, düzeltme ücretlerine bağlı değildi, bir istisna idi. Yaşamını kaligrafi satışı ve sadık öğrencilerinin hediyeleriyle sürdürmüştü (10). Günümüzde haiku öğrencileri hala öğretmenlerine ödeme yapmaktadır. 20. yüzyıl ortasında haikunun ikinci sınıf bir sanat olduğu, değerlendirme söz konusu olduğunda şairlerin itibarları dışında hiçbir standart olmadığı öne sürülmüştü (11).
Renga ustaları ülkeyi dolaşarak yerel yöneticilerin yanında aylarca kalır, karşılığında onlara renga yazma nezaketini gösterirdi (12).
Japonya’da erkeklerin kadın kimliğiyle şiir yazması alışılmadık bir durum değildir (13).
Şilte hazırlandıktan sonra üzerine bir şiir bırakmak bazı hanlarda gelenekti (14).
Yararlanılan Kaynak
(1) Japon Edebiyatının Zevki, Donald Keene, Vakıfbank Yayınları, 2023. Sayfa 72.
(2) A.g.e., sayfa 73.
(3) A.g.e., sayfa 95.
(4) A.g.e., sayfa 96.
(5) A.g.e., sayfa 73.
(6) A.g.e., sayfa 74.
(7) A.g.e., sayfa 48.
(8) A.g.e., sayfa 52.
(9) A.g.e., sayfa 22.
(10)A.g.e., sayfa 75.
(11)A.g.e., sayfa 76.
(12)A.g.e., sayfa 75.
(13)A.g.e., sayfa 80.
(14)Esrik Bir An, Muriel Barbery, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2022. Sayfa 68.
Leave A Reply