MÖ 6. yüzyılın ilk yarısında Atina, mimari ve heykelde olduğu gibi keramik dalında da üstün kaliteli çalışmaların yapıldığı bir merkez oldu ve üretimi de bütün öteki sanat merkezlerinde elde edilenden daha fazlaydı. Herkes tarafından en güzel ve en ‘modern’ olarak değerlendirilen Atina çömlekleri, aynı zamanda en çok ihraç edilen mallar arasındaydı. Yunan çömlekleri giderek Atina çevresinde yapılan Attika keramikleri ile eşanlamlı oldu (1).
Yunan uygarlığında Atina, çömlek yapımında başı çekiyordu. Attika çömleklerindeki figürler siyah zemin üzerine pişmiş toprağın doğal rengi olan kırmızı ile siluet olarak gösteriliyordu. MÖ 6. ve 5. yüzyıllarda Euphronios ve atölyesi Mısır ve Girit’ten örnek alınan tarzda siyah fon üzerinde kırmızı figürlü Attika vazoları ile ünlüydü (2).
Gerçeğe uygun görüntü açısından siyah üzerine kırmızı figürler, kırmızı üzerine siyah figürlerden daha başarılıydı. Bu teknikle, figürler birer siluet olmaktan çıkıp hacim kazanmış gibi oldular (3). Attika çömleklerinde derinlik, geri planı verebilmek için büyük bir figürün arkasına daha küçük bir şekil yerleştirmek ya da düz alanda uzaklık izlenimi uyandırabilmek amacı ile zemine birkaç dalgalı çizgi eklemek gibi üsluplaştırılmış bir düzenle sağlanıyordu (4).

Antalya Müzesi’nde sergilenmekte olan Klasik Döneme (MÖ 5.- 4. yüzyıl) ait kırmızı figürlü kaplar.
Fotoğraflar: Füsun Kavrakoğlu, 2024.
Siyah çömleklerin yapımına devam edilmekle birlikte, Attika keramikleri MÖ 4. yüzyılın sonlarında birer sanat eseri olma niteliklerini tamamen kaybetmişlerdi (5).
Firnisli bezemede geniş alanlar için fırça, çizgi çalışmaları için ince fırça ya da tüy kalem kullanılırdı. İlk önce bir çizgiyle figürlerin dış çizgileri çekilirdi, sonra daha kalın bir çizgiyle işlem tekrarlanır, daha sonra ise geri plan doldurulurdu. Bantlar ve kesintisiz firnisli alanlar, kap çarkta veya elde döndürülerek uygulanırdı. Kırmızı siluetin içindeki ayrıntılar rölyef veya sulandırılmış kahverengi çizgilerle çekilirdi. Figürlerin konturları ve iç betimleri için rölyef (kabartma iz bırakan yoğun firnis) çizgiler özel bir aletle çekilirdi. Ara sıra kazıma çizgi yöntemi de kullanılmıştır. Geri planın doldurulması en son yapılır. Ama uygulamanın nasıl yapılacağına tabii ki zanaatkar kendi karar verir. Siyah firnisli bezemeler tamamlanınca renkler eklenir. Renk tercihi de dönemlere göre değişir. En sık tercih edilen renk kırmızıdır. Beyaz, erken dönemlerde ayrıntılar için, olgun arkaik ve erken klasik dönemlerde ender olarak, daha geç dönemlerde sıkça kullanılır. Geç dönemlerde inceltilmiş firnisten sarı çizgiler vardır. Mavi, yeşil, altın yaldız, pembe gibi bazı renkler fırınlanmadan sonra eklenir. En son işlem, kabın yüzeyinin parlatılmasıdır (6).
Bazı zanaatkarlar ürünlerinin üzerine ‘yaptı’, ‘bezedi’ diye isimlerini yazıyor, eserlerini imzalıyorlardı (7).
Pazarda satıcılar mallarını toprak çömleklere koyup sattıkları gibi bir de aynı malzemeden yapılan tanrılara sunulan adak levhaları (pinakslar) vardı (8).
Yararlanılan Kaynaklar
(1) Eski Yunan Sanatını Tanıyalım, Flavio Conti, İnkilap ve Aka Basımevi, 1982. Sayfa 58, 59.
(2) A.g.e., sayfa 56, 57.
(3) A.g.e., sayfa 60.
(4) A.g.e., sayfa 61.
(5) A.g.e., sayfa 61.
(6) Vazo Resimlerinin Işığında Eski Yunan Çömlekçiliği, Kaan İren, Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları, 2003. Sayfa 30, 31.
(7) Eski Yunan Sanatını Tanıyalım, sayfa 58.
(8) A.g.e., sayfa 59.
Leave A Reply